Kültür SanatHer kemancıda onun izi var

Her kemancıda onun izi var

18.06.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Gülsin Onay, kemanın ‘harika sesi’ Suna Kan’ın ardından yazdı: “Bugün kemancı olarak tanıdığınız kim varsa, hepsinde Suna Kan’ın izi vardır”​

Her kemancıda onun izi var

Sonsuza dek ‘Harika Çocuk Suna Kan’ olarak kalbimizde yaşayacak… Eşsiz anıları ve kayıtları bizimle olacak...

Haberin Devamı

“Çoksesli evrensel müziğin ülkemizde yaygınlaşması için çaba sarf eden, Anadolu’yu karış karış dolaşan bir devrimci... Türk bestecilerinin eserlerini yurt dışında tanıtan bir sanat elçisi... Solistliğini halkın müzik kültürünü arttırmaya adayan bir Devlet Ana...”

“Öz Şarkısını Duyuran Keman” adlı kitabında, Suna Kan’ı böyle anlatıyordu Müşerref Hekimoğlu. Bu tanım o kadar güzel, o kadar doğru ki… Bugün ülkemizde kemancı olarak tanıdığınız kim varsa, hepsinde Suna Kan’ın izi vardır. Hiç karşılaşmamış bile olsalar, yaktığı meşaleyle, açtığı yolla ve başardıklarıyla, kendisini takip eden tüm müzisyenleri etkilemiştir. Suna Kan muhteşem bir sanatçı, çok özel bir keman virtüözü, bilge ve güçlü bir insandı... Bir röportajında şöyle diyordu Suna Kan: “Çalmaktan, dinlemekten zevk aldığım çok besteci var ama ‘bir tanesini seç’ derseniz, Mozart derim. Mozart’ın anlatım gücü, müziği; bana hayatı, sevgiyi, hoşgörüyü ve dünyadaki güzellikleri ifade ediyor. Dinlerken de çalarken de başıma geliyor. Mozart’ın yazdığı iki-üç notayla cennetin kapılarını dinleyerek ya da elinizdeki çalgıyla açıyorsunuz. Sahiden cennet var mı bilmiyorum ama benim için cennetin kapısı onun müziğiyle açılıyor. Değerli dostum, eminim Mozart müzik cennetinde sizi sevgiyle karşılayacak. Yolunuz ışıklarla dolsun..

Haberin Devamı

21 Ekim 1936’da dünyaya gelen Suna Kan, ilk keman derslerini babası Nuri Kan’dan almaya başladığında, beş yaşındaydı. Mozart’ın la majör Keman Konçertosu’nu seslendirdiği ilk konserini, dokuz yaşındayken verdi. 1948’de, İdil Biret’le birlikte eğitim için Paris’e gönderildi. Gabriel Bouillon’un öğrencisi olarak öğrenim gördüğü konservatuarı, 1952’de, birincilikle bitirdi. 1954’ten itibaren, Cenevre, Viotti, Münih ve Long-Thibaud gibi uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. Suna Kan, uzun yıllar Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda ve kurucuları arasında bulunduğu Ankara Oda Orkestrası’nda başkemancı ve solist olarak yer aldı. 1960 yılında piyanist Ferhunde Erkin’le kurduğu keman-piyano ikilisiyle sayısız konser verdi. Sonrasında Gülay Uğurata ile 29 yıl süren iş birliği, ülkemiz müzik yaşamına damgasını vurdu. Oğlu Ömer Üstel başta olmak üzere; tüm yakınlarına, sevenlerine ve müzik camiamıza baş sağlığı, sabırlar dilerim…