Kültür Sanat'Hayde' aşk haline...

'Hayde' aşk haline...

16.09.2003 - 00:00 | Son Güncellenme:

Kâzım Koyuncu'nun yeni albümü "Hayde" ile sanatçının 'aşk hali'ne yakın dediği müziği, Karadeniz'in özel renklerinde ve seslerinde dinleyeceğiz.

Hayde aşk haline...






YIL 1998, Harbiye Ordu Evi'nde Açık Radyo'nun kotardığı müzik festivali var. Orduevi müziğe kesmiş, hangi konsere gireceğinize karar verememek depresyon sebebi. Hepsi o kadar süper. Büyük salona karar vermek bizim için de süper olmuştu. Lazca rock yapan Zuğaşi Berepe ile tanışmıştık ne de olsa. Arkasından çıkardıkları iki albüm de nefisti, gitaristleri ve solistleri olan Kâzım Koyuncu'nun hem nefis bir sesi hem de korkunç bir yeteneği olduğunu idrak ettik ve asla unutmadık. O da sağolsun bizi kırmadı, akabinde solo albümü "Viya"da yüzümüzü kara çıkarmadı. Tıpkı yeni albümü "Hayde"de olduğu gibi. Süper işler yapma eylemine devam edecek ve de etsin zaten. Unutmadan, "Gülbeyaz" dizisinin müzikleri de ona ait. Bu ayın ilk konserini diğer Karadenizli 'türkücü'lerle 5 Eylül'de Bursa'da verecekler. Biline.


İlk önce "Gülbeyaz" dizisinde önemli olduğunu düşündüğüm üç enstrümantal şarkının yer aldığını söylemeliyim. Bir de dizide Şevval Sam ile seslendirdiğimiz üç şarkı var. "Ben seni sevdiğumi", "Koyverdin gittin beni" isimli şarkılarda Şevval Sam ile düet yaptık.


Kimilerine, haksız da sayılmayacak bir şekilde, şu düşünce gelecektir. Ha işte piyasa kaygısı, satar. Doğrudur, Şevval Sam'ın sesinin yer alması bu albümü sattırır. Fakat tüm samimiyetimle söylüyorum, Şevval Sam ile şarkı söylemek çok mutluluk verici. Ben Şevval Sam'ın henüz bir albümü olmaması ve şarkıcı olarak anılmamasına rağmen Türkiye'deki en iyi ve en kalpten söyleyen kadın seslerinden biri olduğunu biliyorum. Şüphesiz böyle bir durumun ekonomik karşılığı da olacak. Çünkü insanlarda hâlâ "Gülbeyaz" dizisinin rüzgârı esiyor. Ama bir yerden sonra çok kafaya takmıyorum, çünkü hayatımda hep kalbimle yaşadım. Çok da umurumda değil.


Şevval'in bir çalışmaya imza atmasını çok arzu ettim, o da buna sıcak duruyor. Sanırım sonbaharda Şevval Sam'ın albümünün bir yerinde olacağım. Geleceğe dair, hem Şevval'in hem de benim planlarımda, beraber olacağımızı düşünüyorum. Çok kalpten şarkı söyleyen biri, delidolu, biraz inatçı, genel olarak hayata karşı olumlu, çok pozitif bir insan. Bu, şarkı söylemesine de yansıyor. O da direkt benim kabulüm olan bir noktaya denk düşüyor. Ben de aşağı yukarı aynı hayatı yaşama biçimine sahibim.


1.5 tane Lazca, bir tane Hemşince, bir tane Gürcüce, Karadeniz Türkçesi ile yapılmış üç şarkı var. Lazca olan şarkının içinde entresan bir klarnet solosuyla bir tulum melodisinin sevişgenliği söz konusu. Pazar türküsü "Denizde Karaltı Var"da da bir klarnet açılışı var. Sonra, "Asiye" isimli birçok insanın bildiği bir türkü... Ama düzenlemesi oldukça farklı. Gürcüce şarkıda tek bir tane Batı enstrümanı yok. Entresan bir bir albüm oldu.


Tulumda, tarihten gelen bir dağ sesi vardır. Horon oynattığı zaman bile tulum korkunç acıklıdır. Tulumda hep yalnızlık duygusu hissediyorum. Klarnetle coğrafyaları çok apayrı ama klarnette de öyle bir yalnızlığın ve korkunç bir hüznün varlığını seziyorum. Özellikle ritmik bir şarkıda tulum ve klarnet buluşması şarttı benim için. İkisini birlikte duymak istiyordum. Bir de artık biraz değişiklik yapmak gerektiğini düşünüyorum. Şöyle bir inancım da var; Laz ve Karadeniz müziği yapmaya inançlı bir insanım ama Laz ve Karadeniz müziği yapmaya mecbur hissetmeyen bir insanım. Yaptığım müziğe de önce kendimi katmayı isterim.


"Gülbeyaz"da "Uy aha" nidasıyla yaptığım bir şarkı vardı. Bu, toplu halde çeşitli tehlikeli zamanlarda, mesela gol pozisyonlarında, penaltı atışlarında vs. kullanılacak çok güzel bir ünlem diye düşünüyorum. Ben Trabzonspor'u çok seviyorum ve dünyadaki tüm fanatiklerden daha fazla sevmeme rağmen asla gerizekâlı fanatikler gibi değilim. Ve Trabzonspor'dan hakikaten bir karşılık beklemeden bu şarkıyı düzenleyip vermeyi düşünüyorum. Onlar da kabul ederlerse çok güzel olur!


Son iki yıldır çalıyor aslında. Fakat esas çıkışı bence Volkan Konak ile başladı. Biz o dönemde Zuğaşi Berepe olarak çıkmıştık, asla popüler olmadık ama çok ciddi katkımız olduğunu düşünüyorum. Biz insanları teker teker örgütlemeye çalıştık. Konserlerle. İkinci önemli çıkışı Fuat Saka yaptı. Süphesiz İsmail Türüt ve Mustafa Topaloğlu'nun yaptığı da bir şekilde yer etti, beğensek de beğenmesek de. Karadeniz müziğinin bir yüzünü onlar gündemde tuttular. Öbür yüzünü de yani Karadenizli olmayanları daha zor bir Karadeniz müziğine yönlendirme durumunu, Volkan Konak, Fuat Saka, Zuğaşi Berepe, Birol Topaloğlu ve en son "Gülbeyaz" dizisi yaptı diyebilirim. Ayrıca da Karadeniz müziğinin çok farklı ritim ve melodilere sahip olmasına rağmen, çok evrensel bir vurgusu ve etkisi olduğunu düşünüyorum. Çok enteresan ve kıvrak melodiler, duygusal şarkıları da çok yayvan. Bunların karşılığı Diyarbakır'da, Hopa'da, İstanbul'da, Londra'da aynı oluyor.


Aslında bu albümde "Şalvar Destanı" isminde bir şarkı olacaktı ama koymadım. Albümün konseptine pek uymuyor. Fadime ile Niyazi'nin hikâyesi. Memelerden, yılan gibi kıvranmasından filan bahsediyor. Hatta sözleri biraz daha abartsalar resmen pornografik. Ben bu şarkıyı single yapmayı düşünüyorum mesela. Karadeniz'de bir ironik hal vardır. Aslında dalga Karadeniz'de değil, Karadenizliler'de çok var. Sürekli bir dalga hali, insanlarda sözcük ve konuşma özgürlüğünü çok fazla genişletiyor. Pek fazla bir sınır yok. Fakat bir sözden bir Karadenizli ne anlıyorsa, Karadenizli olmayan aynı şeyi anlayamıyor. Size çok erotik gelebilecek bir sözün karşılığı bir Karadenizli'de o kadar da erotik değildir. Bir Karadenizli kadın Karadenizli olmayan bir kadının ağzına almak istemeyeceği birtakım sözleri rahatlıkla söyleyebilir.


O kültürde, bazı şeyler o kadar da ayıp değildir. Dışarıdan baktığında çok tutucu, çok kapalı görünürler; ama gerçek hallerinin daha özgür ve kültürel anlamda daha geniş bir yelpazeye uzanan bir yapısı olduğunu düşünüyorum. Bu şarkılara da yansıyor, genel bir dalga geçme hali. Cinsellik, onun hayatın çok önemli bir parçası olduğunu, çok ciddi bir biçimde kavramalarından ötürü bence şarkılarına bu kadar fazla giriyor. Gündelik hayatta seksüel konuşmalar çok. Bir de Karadenizliler'de direkt iletişim diye bir şey var. Çeşitli yollardan bir şey söylenir ya, bizde böyle bir şey yok, pat diye söylersin. Bazen Karadenizliler ile, olmayanlar iletişim zorluğu yaşarlar. Siz bir şey söylersiniz ve "Bak adam anlamadı ne de olsa Laz," dersiniz. Ama aslında sorun biraz sizdedir. Çünkü sizin anlatma biçiminizle onun anlatma biçimi farklıdır. Her coğrafyada farklı şeyler yaşanır, herkesin diğerlerinden farklı olan kültürel halleri vardır ve bu da gündelik hayata yansır. Karadeniz'de her an her şey olabilir; yağmur yağabilir, toprak kayabilir, deniz yükselebilir vs. Böyle bir hayatın içindeyseniz eğer yaşamak için de, gülmek için de, aşık olmak için de çok sebep var.


Ben şarkı söylemek ve sahnede olmak mutluluğuyla genel olarak içi doldurulmuş, anlatılabilen seksin birebir örtüştüğünü düşünüyorum.


Mesela konser ya da şarkı söyleme hali bana çok seksi bir şey gibi geliyor. Aşk hali yani. Özellikle sahnede şarkı söylemek bu korkunç bir aşk halinin ya da haz halinin yaşanır hali olmalı. Çünkü bu kadar kendini yok etmeye, parçalamaya hazır ve kendini de bu kadar mutlu hissedebildiğin zamanları ancak aşkta bulabilirsin. Başka bir yerde yok. O tadı sahnede hissediyorsun.


Sevişmek aşkın kendisidir. Ben böyle algıyorum. Ve üstelik, yanlış anlaşılmasın, onu bir kişiyle yapmıyorsun, binlerce kişiyle yapıyorsun.


(Gülüyor) Üç - beş bin kişiyle toplu bir aşk hali yaşıyorsunuz, evet. Sevişmek, seks ve sekse dair isimlendirilmiş hiçbir şeyin aşkın dışında olabileceğine inanmıyorum. Hal böyle olunca ben seks dediğim zaman isterim ki, insanlar aşktan bahsetsin ve anlasınlar. Seks mesela çok hoş söylerken ama aşkın ses uyumu da çok güzel. Türkçedeki en doğru sözcük aşk olsa gerek. Hayatta insanın yapabileceği en zor şeyin sevişmek olduğunu düşünüyorum. Çünkü yapabilmek için çok önemli iki şey gerekiyor. Birisi kendinizi bilmeniz ve sevmeniz, ikincisi karşınızdakini bilip sevebilmeniz. Müziği tarif edin dediğiniz zaman söyleyebileceğim tek şey; o aşk haline yakın olduğu. Umut ediyorum, bu benden gitmesin ve bu duyguyla şarkı söyleyeyim.