12.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Uluslararası performans sanatı platformu Performistanbul sanatçısı Ekin Bernay, geçtiğimiz 26 Kasım’da dünyanın en büyük müzelerinden Victoria & Albert’ta dikkat çekici bir işe imza attı. Londra’daki müzenin Rafaello odasında, sekiz büyük tablonun tam ortasında gerçekleşen 33 dakikalık performans izleyicileri adeta büyüledi.
Bernay’ın “Atlas” adını verdiği performansın hikâyesi hayli ilginç. Sanatçı hayatta kalan en eski müzik kompozisyonu kabul edilen “Seikilos Epitaph”ın bestesinden ilham almış. Seikilos Anıtı, 1882-1883 yıllarında Aydın- İzmir demir yolunun inşaatı sırasında Tralleis Antik Kenti’nde bulunan bir Eski Yunan gömü taşı. Üzerindeki müziksel gösterimi ile bilim insanlarının ilgisini çekiyor ve yapılan incelemeler sonucu üzerinde yer alan şu ifadeler tespit ediliyor: “Yaşarken parla / Hiç korkma / Hayat sadece kısa bir süre için var / Ve zaman / Hakkını talep ediyor.” İşte bu zamansız sözler Bernay’ı harekete geçirmiş. Ne acı ki bu anıt 1966’dan beri Danimarka Milli Müzesi’nde...
Omurganın sırrı
Performansın bir diğer ağırlığı ise “omurga”da. Gökleri omuzlarında taşımaya mahkûm edilen Titan efsanesi “Atlas”, aynı zamanda kafatasımızı omurgaya bağlayan C1 isimli omura adını veriyor. Bernay bu kemiğin dünyadaki insan deneyiminin bir yansıması olduğuna inandığını söylüyor. Orman bilgeliği ve tasavvuftan fikirler ödünç alarak daha derine inen sanatçı, performansı dört bölüm olarak ele alıyor: “Doğuyorum, yolda yürüyorum, sonsuz huzuruma ulaşıyorum ve bedenimin sınırlarını aşıyorum.” Performans fiziksel bir sunuşun yanı sıra “omurga”nın bugünkü sembolik anlamını sorgulatacak bir metafor.
Hakikatin peşinde
“Atlas” bir yönüyle de hakikat duygusunun peşinde... Yaşam ve ölüm arasındaki bir gelgit gibi. Sanatçı performansın bir bölümünde yedi metre uzunluğundaki eteğiyle geriye doğru yürüyor. Tıpkı yaşam gibi. Ancak geriye doğru gittikçe heybemizdekileri görebiliyoruz. Performans fikri Ekin Bernay’ın bir hakikat duygusu arayışında “Dünyadaki tüm deneyimlerimin yaratıldığı gerçekliğimin ekseni, nöronların yaşam denen simülasyonun her anına komuta etmek için anlamlı sinyaller ilettiği yer” olarak tanımladığı omurgasına odaklanmasıyla ortaya çıkıyor. Bernay, “Kendimi anlatıyorum aslında. Ben ve sen aslında aynı şey. Hepimizin gideceği yer zaten belli. Öleceğiz. Buna nasıl bakıyoruz? Geri yürüyüşte gittiğin yolu ve geçmişini görüyorsun. Orayla ilgili fikirler var aklında, geleceğe bilmiyorsun sadece hayata bakıyorsun” diyor. Geçmişe, bugüne ve geleceğe dair bir “zamansızlık anıtı” “Atlas” Performistanbul’un sosyal medya kanallarından izlenebilir.
Dans hareket terapisi
Ekin Bernay, Roehampton Üniversitesi’nde Yüksek Lisans Dans Hareket Psikoterapisi eğitimi aldıktan sonra klinik çalışmalarını dans hareket terapisti olarak sürdürdü. Ruh sağlığı, otizm, ilkokul dönemindeki ve mülteci çocuklar üzerine çalıştı. Sanatçı, canlı sanat pratiğinde, dans hareket terapisi bulgularını performatif atölyeler aracılığıyla daha geniş bir kitleye ulaştırmak ve birleştirmek için çalışıyor.