01.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Türk tiyatrosu bir ustayı daha kaybetti. Zarafeti, billur sesi, tiyatro aşkıyla tandığımız, sevdiğimiz, saygı duyduğumuz Nedret Güvenç’i. Çoktandır göremiyorduk onu belki ama artık aramızda olmadığını duyunca yüzü, benzersiz Türkçesi, her daim zarif jestleri gözümüzde canlandı. 90 yaşında sabaha karşı uykusunda sessizce bu dünyadan göçtü Nedret Güvenç. Arkasında ise başarılarla ve tiyatro aşkıyla dolu bir yaşam bıraktı.
300 sinema filmi
5 Eylül 1930’da doğdu sanatçı. İlk ve ortaöğrenimini İzmir’de tamamladıktan sonra Ankara Devlet Konservatuvarı’nın şan ve piyano bölümlerini bitirdi. Sahneye ilk kez 1948’de, İzmir Şehir Tiyatrosu’nda “Kadınlar Terzihanesi” adlı oyunla çıktı. İzmir Şehir Tiyatroları 1950’de kapatılınca İstanbul’a taşındı ve İstanbul Şehir Tiyatroları’na girdi. Aynı yıl sinemaya adım attı. “Yüzbaşı Tahsin” filmiyle göründü beyazperdede. Dile kolay sanat hayatı boyunca 300 sinema filminde rol aldı. 1995’te İstanbul Şehir Tiyatroları’ndan emekli olduktan sonra Tiyatro İstanbul’a katıldı ve pek çok oyunda seyirci karşısına çıktı. Tiyatro hayatı sayısız ödülle taçlandı, 1998’de “Devlet Sanatçısı” unvanını aldı.
‘Bir oyun daha...’
2009’da kaleme aldığı Dünya Tiyatrolar Günü Bildirisi’ne “Ben bir tiyatro oyuncusuyum. Bütün dünyam tiyatrodur. Gücümü sahne ışıklarından alırım” sözleriyle başlıyordu Nedret Güvenç. Sonra da sanki ömrünün özetini yapar gibi “Ben bir sahne işçisiyim, bir ağır işçi. İşim gereği gece-gündüz çalışırım, buradan sizlere en güzel, en doğru, en çağdaş ve gerçekçi bir oyunla ulaşmak için... Bir oyun, bir oyun daha, bir oyun daha... Böyle mutlu geçer ömrüm, yeter ki siz burada olun ve birlikte kotaralım oyunumuzu. Birlikte gülelim, birlikte ağlayalım, birlikte coşalım, şaşalım, sevinelim ve birlikte düşünelim. Oyunun sonunda tiyatronun o vazgeçilmez gizemi içinden, alkışlarınızla birlikte uyanalım. Güzel bir oyun sonrasının tatlı yorgunluğu içinde zevkle göz göze gelelim” diyordu.
‘Çalsın son ziller’
Nedret Güvenç yazdığı bildiriyi “’Sanatçı alnında ışığı hisseden insandır’ diyor Büyük Önder. Bizler o ışığı sizlerden alıyoruz. Ve dünya durdukça, kim ne derse desin, her söze verilecek en doğru cevap buradan olacaktır, tiyatro sahnelerinden. Çünkü sizler buradasınız. O halde çalsın son ziller, açılsın perdeler...” diye bitiriyordu.
Dünya durdukça duruşunuzla, tiyatro aşkınızla, çalışkanlığınızla hatırlanacaksınız Nedret Güvenç. Tiyatro salonlarından yükselen her alkışla sizi ve yitirdiğimiz tüm ustaları anacağız.
Aşk dolu bir hayat
Nedret Güvenç’in ölümü üzerine sevenleri duygularını paylaştılar art arda. Yeğeni Ece Uslu, “Yetenekleri ve başarılarıyla donattı hayatını ve asıl benim için en önemli olanı, kıymetli eşi, rahmetli Okan Bilgitay ile birlikte aşklarını ve aralarındaki saygıyı hiçbir zaman kaybetmeden ve o aşklarına hepimizi imrendirerek yaşadılar güzel hayatlarını. Aşkları ve birliktelikleri herkese örnek olabilecek kadar harikaydı, şimdi artık tekrar bir aradalar” diyerek vedalaştı büyük teyzesiyle. Işıl Yücesoy “Bir ömür sanatla dimdik ayakta kalmak” sözleriyle usta ismi anlatırken, Nedim Saban “Nedret Güvenç’in varlığı tiyatromuz için bir bayramdı. Yokluğu ise yangın yeri” mesajını paylaştı.