08.12.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
Efnan Atmaca - Onun 2009’da tam 15 yıl önce yayımlanan “Gazze’nin Dipnotları” adlı çizgi romanı İthaki Yayınları etiketiyle nihayet Türkçede. Bu çizgi romanda Sacco, 1956 yılının kasım ayında Gazze’deki Han Yunus ve Refah’ta yapılan katliamları ve yaşananları anlatıyor. Kitap Refah’ta ve komşu kasaba Han Yunus’ta Filistinlilerle yapılan sohbetlere dayanıyor. Sacco, 1956 olaylarını röportajların yapıldığı sırada evlerin buldozerle yıkılması, Rachel Corrie’nin ölümü de dahil Refah’ta yaşananlarla Irak Savaşı’nın patlak vermesine verilen tepkileri birlikte anlatıyor. Bu kitabın önemi adında yatıyor. Çünkü tıpkı Sacco’nun önsözde yazdığı gibi “Gazze’de birinin bana söylediği gibi ‘olaylar devamlılık gösterir.’ Filistinlilerin bir diğeri gelmeden önce yaşadıkları bir trajediyi sindirmek gibi bir şansları olmuyor.” Sacco’yla bugünün dipnotlarına baktık...
- “Gazze’nin Dipnotları” adlı kitabınız Türkiye’de yeni yayımlandı. Sizin de kitabın önsözünde vurguladığınız gibi Filisin’de olaylar devamlılık gösterir. O dipnotlar bugünün geleceğini söyledi mi size?
Hayır, gelecek tam olarak ortaya çıkmamıştı ancak yok etme mantığı geçmişteki katliamlarda mevcuttu. 1948 Nakba’sı, 1956’daki Gazze katliamları (kitabımın konusu) ve bugün olanlar/yaşananlar arasında doğrudan bir bağlantı var. Filistinlilerin insanlıktan çıkarılması onlarca yıldır devam ediyor ve bir halkı yok etmek veya ortadan kaldırmak için insanlıktan çıkarma süreci gereklidir.
- Kitabın en önemli özelliklerinden biri acıyı istismar etmemesi. Bugün bu konuda medyaya pek çok eleştiri yapılıyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Geçmişi romantikleştirmekle veya acıyı fetişleştirmekle ilgilenmiyorum. Filistinlileri hiçbir zaman ‘kurbanlar/mağdurlar’ olarak düşünmedim. Elbette acı çektiler, elbette kurbanlar, mağdur edildiler ancak aynı zamanda özlemleri ve arzuları, sevgileri ve tutkuları olan yaşayan, nefes alan insanlardı. Onları her zaman tüm insanlıklarıyla göstermeye çalıştım ve sanırım diğer medyayı da aynı şeyi yapmaya teşvik ederdim.
- Bugüne gelirsek; Gazze’de yaşananları nasıl yorumluyorsunuz? Bugünün dipnotları size nihai amacın ne olduğunu gösteriyor?
Şu anda Gazze’de, Batı Şeria’da ve Lübnan’da olanlar, Ortadoğu’yu yeniden düzenleme ve İsrail’in egemenliğini kesin bir şekilde pekiştirme ve bu egemenliği sonsuza dek sürdürme girişimi gibi görünüyor. Bunun başarıya ulaşıp ulaşamayacağından emin değilim ancak İsrail’in bir coğrafyayı ve oradaki insanları yok edecek silahlara sahip olduğu kesin. Bu İsrail’e güvenlik getirecek mi? Yoksa uzun vadede daha fazla düşman mı yaratacak? Bunlar ucu açık sorular ve açık kalmaya da devam ediyor.
Türkiye savaşa sürüklenmez
- Türkiye’de savaşın bizim topraklarımıza sıçrayacağına dair endişeler var. Siz ne düşünürsünüz bu konuda?
Şu anda Türkiye’nin daha geniş bir savaşa sürüklendiğini, çekileceğini görmüyorum. Ama olayların nasıl gelişeceğini kim bilebilir?
- Türkiye’den Gazze’ye baktığımızda çaresizlik ve öfke hissediyoruz. Avrupa ve ABD’deki kamuoyunun görüşlerini nasıl gözlemliyorsunuz?
Batı’da, halkın giderek artan bir kısmının, özellikle öğrencilerin, hükümetlerinin İsrail’e kayıtsız şartsız desteğinden ve bu soykırıma katılımından bıktığını düşünüyorum. Özellikle genç nesilde İsrail’in algılanma biçiminde kesinlikle bir değişim söz konusu. Bugünü göreceğimi hiç düşünmezdim. Batılı hükümetler, anlatının değişmesinden ötürü tehdit altında hissediyor. Kendi yorumlarından başka bir yorumun ifade edilmesini bastırmaya çalışıyorlar.
- Ve elbette herkesin cevabını merak ettiği soru. Bu savaş biter mi? Huzur gelir mi Ortadoğu’ya? Deneyimleriniz ne diyor size?
Üzgünüm ama bunu bilmiyorum. Savaşın yok oluşla sonuçlanana kadar devam etmesi mümkün. Bu çok karanlık bir barış anlamına gelir. Ya da belki savaş genişler ve eğer bu olursa işlerin nasıl sonuçlanacağını tahmin etmem, etmemiz mümkün değil.