10.04.2013 - 15:17 | Son Güncellenme:
EMEK SİNEMASI’NA TÜM DÜNYADAN DESTEKLER SÜRÜYOR
Emek Sineması’nın yıkılmaması için tüm dünyadan destek mesajları gelmeye devam ediyor. Haber siteleri ve festivali takip eden dış basın 7 Nisan Pazar günü yapılan eylemi ve Emek Sineması’nın son durumunu bildiren yazılara yer veriyorlar. Yayınlanan bazı haberler şöyle:
• BBC: Turkey Emek cinema protesters released after clash
• İtalya: Istanbul, polizia ferma critico cinematografico
• Dradio.de, Almanya: Protest gegen Umbau eines Kinos in Istanbul: Polizei wegen überharten Vorgehens in der Kritik
Türkiye’den de tepkiler gelmeye devam ediyor.
• Film Yönetmenleri Derneği bir bildiri yayınladı
• Sinemacılardan Açık Mektup
Festivalde Dün
İKİ KADININ SIRADIŞI DOSTLUĞU
Starlet filminin gösterimine yönetmen Sean Baker, yürütücü yapımcısı Shih-Ching ve ortak yapımcı-görüntü yönetmeni Radium Cheung ile katıldı. Baker, bir TV programı vesilesiyle porno film oyuncularını yakından tanıma fırsatını ele geçirdiğini, bu sayede onların sıradan hayatlarına tanık olduğunu söyledi. Ayrıca filme adını veren ve gerçek adı Boonie olan Starlet’in kendi köpeği olduğunu ve İstanbul’a gelemese de onunla birlikte festivalleri gezdiğini sözlerine ekledi.
HERKES KENDİ KARNAVALINI YAŞIYOR
Altın Lale Ulusal Yarışma filmlerinden Can Kılcıoğlu’nun ilk uzun metrajlı filmi Karnaval yapımcısı Doğa Kılcıoğlu ve film ekibinin geniş katılımıyla gösterildi. Filmin başrol oyuncuları Serdar Orçin ve Tülin Özen’le birlikte anne rolündeki İpek Bilgin’in de katıldığı gösterimde yönetmen Kılcıoğlu geçen yıl bu salonda Tepenin Ardı’nı izlerken Seyfi Teoman’ın tüm ekibin adını tek tek saymasından çok etkilendiğini söyledi ve tüm ekibinin isimlerini sayarak teşekkür etti. Kılcıoğlu “İstanbul Film Festivali hep en sevdiğim filmleri izlediğim festival oldu, ilk filmimin galasının da bu festivalde olmasından çok mutluyum” dedi. Yönetmenle yapılan söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz:
http://film.iksv.org/tr/festivalgunlugu/686
ARJANTİN YOLLARI
Arjantinli yönetmen Gonzalo Tobal, Nescafe Gold sponsorluğundaki “Yeni Bir Bakış” bölümünde yer alan ilk uzun metrajlı filmi Villegas’ın gösterimine katıldı: “Bana bu hikâyeyi anlattıran temel şeylerden biri Villegas kasabasını tanımam oldu. Bir de büyükbabamın cenazesine uzakta olduğum için gidememiştim, fakat aklımdaydı hep. Eğer gitmiş olsaydım nasıl olurdu bu yolculuk, neler hissederdim diye düşünüyordum. Bu düşüncelerle filmin hikâyesi ortaya çıktı.”
İPLERİN UCUNDAN
Leviathan’ın dünkü gösteriminde bir izleyicinin “izlediğimiz görüntüler beni insanoğlunun acımasız olduğuna dair düşündürdü” diyerek 13. İstanbul Bienali’nin Lale Müldür’ün şiirinden alıntılanan “Anne Ben Barbar Mıyım?” sözünü hatırlatması üzerine, filmin yönetmenlerinden Lucien Castaing-Taylor “Evet ben de barbarım, siz de barbarsınız, ama balıkçıların bizden daha barbar olduğunu düşünmüyorum” diye karşılık verdi.
REYGADAS SİNEMA DERSİ
Festival programında “Gerçek Mucizedir: Carlos Reygadas” başlıklı bölümde tüm uzun metrajlı filmleri ve iki kısa filmi gösterilen Carlos Reygadas’ın sinema dersi, Engin Ertan moderatörlüğünde Salon İKSV’de yapıldı. Ertan, Reygadas’a film yapmaya başlamadan önceki dönemini, dinle olan bağını ve filmleriyle ilgili genel sorular sordu. Daha sonra katılanların soru cevaplarıyla devam eden sinema dersinde Reygadas’ın sinema geçmişine ve film yapma anlayışına dair bazı değindiği noktalar şöyle: 16 yaşıma kadar sadece Süpermen ya da uçaklı filmler izliyordum. Daha sonra ilk kez Tarkovski ve Carlos Saura, Aleksander Sokurov, Yılmaz Güney gibi yönetmenlerin filmleriyle tanıştım. Hepsinden etkilenmişimdir ama en çok etkilendiklerim Tarkovski ve Kiarostami. İlk filmim Japonya’da profesyonel aktörlerle görüştüm, ancak köylü biri gibi konuşmanın taklidini görünce profesyonel oyuncularla çalışmamaya karar verdim. Filmlerimde makyaj ve film ışığı kullanmayı sevmiyorum. Belki filmlerde gördüğümüz bu makyajlar ve ışık kendi kendine geliştirdiğimiz bir kod ve olmayınca garipsiyoruz. Bence esas tuhaflık gerçekle bir ilgisi olmayan o ışık ve makyaj çalışmalarında. Fakat çoğunluk da o tarafta. Bu yüzden hep azınlıkta olan tuhaf duruyor.
AİLELERİN GÜNAHLARIYLA HEP ÇOCUKLAR MI YÜZLEŞİR?
Bir roman uyarlaması olan Ölü Avrupa’nın dünkü gösteriminde Tony Krawitz’e onu bu filmi yapmaya iten neden sorulduğunda yönetmen “Kitabı okuduğumda sadece savaş dönemi yaşanan acı olaylara değil, şu anda Avrupa’da yaşanan adaletsizliklere de vurgu yapıldığını gördüm ve bu beni duygusal olarak çok etkiledi” cevabını verdi. Altın Lale Uluslararası Yarışma bölümünde yer alan bu filmin yönetmeniyle yapılan röportaja buradan ulaşabilirsiniz:
http://film.iksv.org/tr/festivalgunlugu/681
SAVAŞIN GÖLGESİNDE
Yönetmen Srdan Golubovic, Kesişen Hayatlar filminin dünkü gösteriminde filme kendi ülkesinde gelen tepkileri şöyle özetledi: Sırbistan’daki milliyetçiler, filmin Sırp karşıtı olduğunu söylediler ve filmden nefret ettiler, üstelik çoğu filmi izlememişti. Ancak değil Sırp karşıtı, Bosna taraftarı, Hırvat karşıtı bir film de yapmadım. Politik bir film değil bu; filmdeki asker bir Müslümanı değil sadece komşusu olan bir insanı koruyordu. En önemlisi de eleştirmen olmayanların da film hakkında çok güzel şeyler yazmış olmaları. Çünkü filmler, sanat toplumu değiştirmese de bir film bir insanın fikirlerini, o insan da bir toplumu değiştirebilir.
HAYATBOYU
Bu yıl festival programındaki Altın Lale Ulusal ve Uluslararası Yarışma filmlerinden Hayatboyu’nun gösterimine yönetmen Aslı Özge, filmin yapımcısı Nadir Öperli, başrol oyuncuları Defne Halman ve Hakan Çimenser’in yanı sıra film ekibi de katıldı. Yönetmen filmiyle ilgili olarak, ilk filmi Köprüdekiler’de de aynı temanın yani risk alamama, bir yere saplanma ve ondan çıkamama durumunun söz konusu olduğunu; ilk filmindeki karakterlerin ellerindeki imkânsızlıktan dolayı bir çıkış bulamadığını; fakat bu filmde karakterlerin yapabilecekleri halde risk alamadığını ve oldukları yerde sıkışıp kaldıkları için daha içsel bir durumun yaşandığını söyledi.
DAHA ANLATILACAK ÇOK HİKÂYE VAR
İletişim Yayınları’ndan 4. baskısı çıkan “Gurbet Pastası”nın yazarı Uğur Biryol’la, filmin tüm yapım aşamasında birlikte çalıştıklarını söyleyen yönetmen Ayşe Funda Aras göç, pastacılık, fakirlik hakkında daha anlatılacak çok hikâye olduğunu da ekledi. “Gurbet Pastası konusuyla alakalı ilk film. Bu pastacı göçü çok fazla sayıda insanı etkilemiş. Biz kırk kişiyle konuştuk, ancak filmde yirmisine yer verebildik sadece.”
BABA-OĞUL RENOIRLAR’IN ÖYKÜSÜ
Renoir’ın gösteriminin ardından filmin yönetmeni Gilles Bourdos izleyicilerin baba-oğul Renoir’lar hakkında merak ettikleri soruları yanıtladı. Bourdos’nun ilgisini çeken, baba oğulu birleştirenin bir kadın olması olmuş. Birinin resimlerine modellik yapan, diğerinin film yapmasına sebep olan kadın. Bourdos, bu hikâyenin Fransa’da da çok bilinmediğini söyledi.
DERSİMİN DOĞASI VE KADINLARI
Fecîra’nın dünkü gösterimine filmin yönetmeni Piran Baydemir ve yapımcısı Deniz Aydın katıldı. Baydemir, gündelik hayatları doğaya ve mevsim şartlarına göre şekillenen bu kadınlar ile Dersim’in doğasını özdeşleştirmeye çalıştığını söyledi.
EMEK DAYANIŞMASI SİYAD’ın gelenekselleşen festival partisi dün akşam Emek Sineması gündemiyle Sekiz’deydi. Emek eyleminde yaşanan olaylar sonrasında bir dayanışma gecesine dönüşen partiye yerli ve yabancı festival konukları ve sinema yazarları katıldı.
Festivalde Bugün
IRGATLIK MEVSİMİ GELİNCE
“Yeni Türkiye Sineması” bölümünden, Ömer Can’ın Toprağa Uzanan Eller filmi Beyoğlu Sineması saat 11.00’da yönetmenin katılımıyla gösterilecek. Film, Çukurova’da mevsimlik işçilerin yaşamları ve çalışma koşullarını çocuk gözünden masalsı bir dille anlatıyor.
BABASIZ BİR HAYAT
Altın Lale Ulusal Yarışma filmlerinden Köksüz’ün Atlas Sineması saat 13.30’daki gösterimine yönetmen Deniz Akçay Katıksız katılacak. Katıksız, kendi sözleriyle bu ilk filminde "arada kalmış, kendine rol biçememiş insanların başkalarınca giydirilen rolleri beceriksizce taşıma çabalarının hikâyesini" anlatıyor. Yönetmenin bu ilk sinema deneyimiyle ilgili fikirlerini paylaştığı röportaja buradan ulaşabilirsiniz:
http://film.iksv.org/tr/festivalgunlugu/689
ÇEMBERİN İÇİNDE
“Yeni Türkiye Sineması” bölümünden bir başka film İçimdeki Çember’in gösterimi, yönetmen Deniz Çınar’ın katılımı ile Beyoğlu Sineması saat 16.00’da yapılacak.
TARİH, SUÇLULUK VE SIRLAR ÜZERİNE
Yönetmeni Tony Krawitz’in Yunan tragedyası formundan esinlendiği, Altın Lale Uluslararası Yarışma filmlerinden Ölü Avrupa, yönetmenin katılımıyla Feriye Sineması’nda saat 19.00’da gösterilecek.
PERA’DA TÜRKİYE BELGESELLERİ
Yarın Pera Müzesi Salonu’nda gösterilecek “Türkiye Belgeselleri”nden ilki Somnur Vardar’ın Yolun Başında filmi. Yönetmen, saat 16.00’daki gösterimin ardından salonda olacak. Münir Alper Doğan’ın yönetmenliğini yaptığı Böyle Söyledi Habip saat 19.00’da, Sami Solmaz’ın medyada yer almayan haberleri konu alan belgeseli Savaşın Tanıkları ise saat 21.30’da yönetmenlerin katılımıyla izlenebilir.
İSRAİL’İN “SON” İDEALİST NESLİ
Festivalin “Yeni Bir Bakış” bölümünün merakla beklenen filmlerinden Son, yaşlı bir çiftin mahrem portresini çizerken tüketim ve bürokrasi çarkları içinde yabancılaşmış ve körelmiş İsrail toplumunu da eleştiriyor. Festival konuklarından yönetmen Amir Manor, bu ilk uzun metrajlı filminin Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda saat 19.00’daki gösteriminde izleyicilerle buluşuyor.
AİLEYİ BİR ARADA TUTAN
Cemil Ağacıkoğlu’nun zihinsel engelli bir adamın hüzünlü hikâyesini anlattığı Özür Dilerim filmi Altın Lale Ulusal Yarışma bölümünde yer alıyor. Filmin Atlas Sineması saat 21.30’daki Ağacıkoğlu katılacak.
KUZEYDEN KADIN HİKÂYELERİ
Göçmen bir kadın işçiyi canlandıran 21 yaşındaki başrol oyuncusu Nermina Lukac’a birçok ödül kazandıran Ye Uyu Öl filmi festivalin yeni bölümü “Kadın Hikayeleri”nde yer alıyor. Feriye Sineması saat 21.30’daki gösterime filmin yönetmeni Gabriela Pichler katılıyor.
Festivalde Yarın
AYNI EVDE ÜÇ YABANCI
“Yeni Türkiye Sineması” bölümünden yönetmen koltuğunda Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kaçargil’in bulunduğu Evdeki Yabancılar Perşembe günü Beyoğlu Sineması saat 11.00’de yönetmenlerin katılımıyla festival izleyicisiyle buluşacak.
SAROYAN ÜLKESİ
Tanınmış Ermeni asıllı Amerikalı yazar Willam Saroyan’ın memleketi Bitlis’e yolculuğunu bugün bize tekrar yaşatan Lusin Dink, Saroyan Ülkesi’nin yarın Atlas Sineması saat 13.30’daki gösteriminde filmle ve Saroyan ile ilgili soruları cevaplayacak.
ÇOCUK GÖZÜNDEN SAVAŞ SONRASI
Tarkovski’nin Solaris’ini kaleme almış Ukraynalı yazar Friedrich Gorenstein’in bir öyküsüne dayanan Kuleli Ev Altın Lale Uluslararası Yarışma filmlerinden. Filmin yönetmen ve senaristi Eva Neymann yarın Atlas Sineması saat 16.00’daki gösterimde salonda olacak. Yönetmenle yapılan söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz: http://film.iksv.org/tr/festivalgunlugu/662
SON BİR YOLCULUK
Haneke’nin büyük ses getiren Amour / Aşk filmine İsrail’in cevabı olarak görülen Son’un yönetmeni Amir Manor, perşembe günü Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda saat 16.00’daki gösterimin ardından soruları cevaplayacak.
VAN DEPREMİNİN ARDINDAN
Van Depremi’nde hayatını kaybeden gazeteci Cem Emir’in hayat hikâyesini konu alan Zemo, filmin yönetmeni ve gazetecinin kardeşi Kemal Emir’in katımıyla yarın Pera Müzesi Salonu’nda saat 16.00’da gösterilecek.
TAŞRADA MÜZİK VE DÜŞKIRIKLIĞI
Taşrada hayatlarını sürdüren karakterlerin yaşadığı değişimi ve buna bağlı derin duygusal kırılmayı anlatan Altın Lale Ulusal Yarışma filmlerinden Yozgat Blues’un Atlas Sineması’nda saat 19.00’daki gösteriminde yönetmen Mahmut Fazıl Coşkun da salonda olacak.
BABA VE OĞUL ÜZERİNE
Gerbrand Bakker’in aynı adlı, çok satan ödüllü romanından uyarlanan Her Şey O Kadar Sessiz Ki, Hollanda’nın başarılı isimlerinden yönetmen Nanouk Leopold’un katılımıyla yarın Feriye Sineması’nda saat 19.00’da izlenebilecek. Bu Altın Lale Uluslararası Yarışma filmine dair yapılan söyleşiye buradan ulaşabilirsiniz:
http://film.iksv.org/tr/festivalgunlugu/657
İSVEÇ’TEN BOL ÖDÜLLÜ BİR KADIN HİKÂYESİ
İsveç’te yaşayan 21 yaşındaki göçmen bir kadın işçinin hayatına odaklanan Ye Uyu Öl’ün yönetmeni Gabriela Pichler Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda saat 19.00’da seansında izleyicilerle buluşacak.
25 YIL SONRA BİR ARADA
1989 yılında Hakkâri’de bir köy ilkokulunun bahçesinde öğrencilerin çektirdiği bir fotoğrafla başlayan Bûka Barané’nin yönetmeni Dilek Gökçin belgeselin Pera Müzesi Salonu’nda saat 19.00’daki gösteriminde soruları cevaplıyor.
ULUSLARARASI YARIŞMADAN İKİ FİLM
Altın Palmiye ödüllü Laurent Cantet, ikinci İngilizce filmi Can Ateşi’nin Atlas Sineması’nda saat 21.30’daki gösteriminde izleyicilerle buluşuyor. Yönetmenliğini Tony Krawitz’in üstlendiği Avustralya yapımı Ölü Avrupa filmi ise yönetmenin katılımıyla Nişantaşı Citylife City’s Sinemaları’nda saat 21.30’da gösterilecek.
OT BEKÇİLİĞİ
Yönetmenliğini Caner Canerik’in yaptığı Ot belgeseli ilk gösterimini Pera Müzesi Salonu’nda saat 21.30’da yönetmenin katılımıyla gerçekleştiriyor.
İMROZ’U KAYDETMEK
“Rum azınlığın giderek izlerinin silindiği Gökçeada’nın (İmroz) bugününü, küllenmiş olsa da var olanı belgelemek, filmin amaçlarından biridir” diyen Selim Evci, Rüzgarlar filminin Beyoğlu Sineması’nda saat 21.30’daki gösteriminde filme ve Gökçeada’ya dair merak edilenleri konuşacak.
KÖPRÜDE BULUŞMALAR PANELLERİ
Akbank Sanat’ta saat 14.00’deki “Ortak Yapımlarda Yaşanan Post-Prodüksiyon Sorunlarına Çözüm Önerileri” panelinde ep2c’nin kurucularından yapımcı Sébastien Delloye ve İsrail Film Fonu yöneticisi ve yapımcı Katriel Schory konuşmacı olarak yer alacaklar. Fransız Kültür Merkezi’nde saat 16.00’da düzenlenecek bir diğer panel “Ermenistan-Türkiye Sinema Platformu ile Ortak Yapımlarda Deneyimler” de ise Türkiye’den Anadolu Kültür ve Ermenistan’dan Altın Kayısı Film Festivali girişimiyle kurulan Ermenistan-Türkiye Sinema Platformu katılımcılarla deneyimlerini paylaşacaklar. Panellere katılım ücretlidir.