01.02.2021 - 11:04 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Benim sizi dikkatle takip etmeye başladığım dönem Kardeş Payı dizisinde yer aldığınız dönemde. Sonrasında filmler de geldi. Şimdi de "Aile Şirketi" ile karşımızdasınız. Projeyi nasıl oluşturdunuz?
Emrah Kaman: Proje, pandemi sürecinde ortaya çıktı. Koray Şahin ile tam da pandeminin başladığı Mart ayında "Bir şey yapmalıyız, çok sıkılacağız. Yoksa delireceğiz" şeklinde bir konuşma geçti aramızda. İnsanlar evlerinde deliriyor diye düşünüyorum. Ama bir yandan da insanlar birbirlerine "her şeyi izledim" diyor. Gerçekten de insanlar her şeyi izlemiş. Yine de biz bir şey yapmasak olmayacaktı. Koray Şahin ile birlikte bu zor süreçte olabilecek en güvenli şekilde ne yapabiliriz diye düşündük. Ülkemizde çok az komedi dizisi yapılıyor. Halbuki hikâye dinlemeyi, izlemeyi çok seven bir milletimiz. Neden komedi dizisi çok az bunu anlamak mümkün değil.
Sizce bunun nedeni ne olabilir? Örneğin film konusunda durum öyle değil. Şu an durmuş vaziyette tabii ama normalde gösterime giren filmlerde komedi türünün bir ağırlığı söz konusu bir yandan da...
Emrah Kaman: Sinemada bir karşılığı var ama dediğiniz gibi şimdi de işte sinemalar bitti. Televizyonda ise pek karşılığı yok. Türk dizilerinin ekonomisi biraz da yurt dışına satmaktan da geçiyor. Aslında yapabiliriz de. Baktığınızda Amerikalılar yapıyor. Yani dramlarımıza ağlıyorlarsa komedilerimize de gülebilirler.
Format ve süre konusuna gelmek istiyorum. Bildiğimiz dizilerin sürelerinden çok farklı bir yapıda Aile Şirketi. Buna nasıl karar verildi?
Emrah Kaman: Bu biraz da şartların getirdiği bir şey oldu. Diziyi Koray Şahin'in kendi ofisinde çekiyoruz. Elimizde üç oda ve bir bahçe var. Bu iş ancak bu kadarlık bir süre için olur. 50 dakika olmaz zaten. beINCONNECT de bu konuda bize çok destek oldu. Onlara da bu anlamda teşekkür etmek lâzım.
Şimdi biraz da Cihan Durmaz'a soru yöneltmek istiyorum. Nam-ı diğer Baki. Dizide Emrah Kaman ile hem patron-çalışan hem de bir arkadaş ilişkisi içersindesiniz. Rolünüze nasıl hazırlandınız? Mesela beyaz yakalı bir ortamda gözlemde bulundunuz mu?
Cihan Durmaz: Karakterim hakkında ilk başta bana anlatılan yalnızca bir şey vardı. Tek amacı "yırtmak". Bu adamın derdi bir kademe atlayabilmek. Hayatta hep köşeyi dönme fikri üzerinden hareket ettiği için patronuyla yeri geliyor dost oluyor, yeri geliyor satıyor.
Emrah Kaman: İlk tanışma hikâyemiz şöyleydi hatırlarsan. Baki, Harun Boz'u iki yıl boyunca Facebook'ta kadınım diye kandırmış. Sonrasında da bir görüşme faslı ve gerçekler ortaya çıkar.
Cihan Durmaz: Ardından da arkadaş olmuyor üstelik.
Ben, diziyi izlerken çok güldüm. Ama bir yandan da aynı şekilde sizlerin de çekim esnasında çok güldüğünü hissettim. Yanılıyor muyum?
Cihan Durmaz: Bu, benim ilk işim. Şu anda da hayranı olduğum insanlarla çalışıyorum. Müfit Kayacan gibi ustalarla aynı setteyim. Sette gülmekten oynayamadığım sahneler oldu. Müfit abinin yüzüne bakıp "ben oynayamıyorum" dedim. İşin eğlence kısmı çok yüksekti. Dediğiniz doğru. İkinci sezon çekimlerinde ekip birbirine daha fazla alıştı.
Harun Boz karakterine de bir parantez açmak istiyorum sevgili Emrah Kaman. Bugün sokakta fazla sayıda karşılığı olan bir karaker. Bu karakterin çerçevesi nasıl çizildi? Bu işin içinde bir sosyolojik gözlem de var.
Emrah Kaman: Çok teşekkür ederim. Aslında hepimiz biraz Harun Boz'uz. Harun Boz'un tek farkı şu; biz hepimiz hayatımızdaki hırslarımızdan, arzularımızdan vazgeçebiliyoruz. Harun Boz ise bırakmıyor. Harun Boz tutkularına sarılmış durumda. İsteklerine ulaşmak için yapmayacağı şey yok.
Peki bundan sonraki hayatında Harun Boz gibi bir patron veya yapımcıyla çalışmak ister miydin?
Cihan Durmaz: Çalışmak isterim. Çok iyimser biri Harun Boz.
Emrah Kaman: Harun Boz kötü bir insan değil. Ama istemeden de olsa kötülük yapıyor.
Geçtiğimiz hafta dizinin ikinci sezonu sona erdi. Bu noktada akla gelen soru devamı olacak mı?
Emrah Kaman: Biz yapmak istiyoruz. Bize gelen yorumlar da çok güzel. Olacak gibi.
Ben de sosyal medyadan insanların tepkilerine baktım. epey beğenilmiş durumda. Bazı yorumlarda The Office dizisi ile olan benzerliğe temas ediliyordu. Bu benzetme hakkında ne söylemek istersiniz?
Emrah Kaman: Her şeyden önce ben The Office dizisini çok seviyorum. Bu belgesel tarzını çok seviyorum. Benim yapmak istediğim mizaha da hizmet ediyor. Çünkü ben daha çok durum komedisi seviyorum. Bu onun tepe noktası. Aslında bir belgesel. 22 dakika süren, üç mekânda geçen altı oyunculu bir iş yapıyorsunuz. Mecburen de bunun sahneleri kısa olması lazım ki izlenebilir olsun. Aile Şirketi'nde açıkçası en sevdiğim şey de bu. İzlemekten sıkılmadığımız bir iş. Altı oyuncuyla 26 bölüm çektiğimiz bir dizinin üçüncü sezonu konuşuluyor ve biz bunu yapabilecek durumdayız. Bunu bu tarza borçluyuz. Bu tarz da The Office'te vardı. Geniş kitlelere yayılmasını sağlayan o oldu. Borat da öyleydi. Aslında bu The Office ile başlayan bir tarz da değil. Ama biz bunu imkânlarımız nedeniyle bir ofiste yapmamız gerektiği için The Office'ten de esinlendik. Altı birbirine benzemez karakter bize çok hareket alanı veriyor. Ayrıca The Office benzemek bizim için mutluluk verici bir şey olur. Bu diziye benzediğini bana söylüyorlar. Bilmiyor olabilir miyim bunu?
Cihan Durmaz: Bu bir biçim ve sadece The Office'a ait değil.
Benim soracaklarım bunlardı. Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Emrah Kaman: Müfit Kayacan, Can Sipahi, Eslem Akar, Özlem Öçalmaz Yıldız ve diğer oyuncu arkadaşlar adına size çok teşekkür ederiz. Bu işin içinde onlarla birlikte olmaktan ötürü çok mutluyum.