Kültür SanatEdebiyat dünyasının ‘En’leri

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

15.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:

Hadi sevdiğiniz yazarları, şairleri bir düşünün! Şu sıcak yaz gününde kendinize bir ‘en’ler listesi yapın. Biz de size kendi listemizi sunuyoruz. Belki ilham verir

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

Sinem Çelebioğlu Hepimizin tutkuyla bağlandığı bir en’ler listesi vardır. En sevdiğimiz kitaplar, en sevdiğimiz şarkılar, en sevdiğimiz yemekler… Ve hayatımızın bir noktasına dokunan, kendimize yakın bulduğumuz için sevdiğimiz yazarlar… Elbette öznel tercihler yaparız. “En romantik şair” veya “en karmaşık yazar” seçimlerimiz farklıdır. Yine de haklarında daha derin bilgiler edindiğimizde “İşte, demek bundanmış!” dediğimiz çok olmuştur. Bu nedenle edebiyat dünyasında nam salmış sanatçıların hayat hikâyeleri de yazdıkları kadar önemlidir. Kaynaklardan öğrendiğimiz, anekdotlardan dinlediğimiz, biraz da kişisel  bir en’ler listesi paylaşmak keyifli olacak. Belki siz de kendi listenizle karşılaştırmak istersiniz.

Haberin Devamı

En gizemli / Agatha Christie

Kız kardeşinin dedektiflik hikâyesi yazma konusunda kendisine meydan okumasıyla ilk romanını kaleme alan Agatha Christie, bugün iki milyardan fazla satılan ve en çok okunan polisiye kitaplarının yazarı. Birinci Dünya Savaşı sırasında revirde çalıştığı süre, ilaçlar konusunda bilgi edinmesini ve bunları kurgularında kullanmasını sağladı. Diğer yandan polisiye edebiyatta sevilen iki dedektif hediye etti okurlara. Yüzlerce gizemi çözmeleri, parçaları birleştirme becerileri ve keskin zekâlarıyla Hercule Poirot ile Miss Marple, hayal gücümüzü zenginleştiren unutulmaz kahramanlara dönüştü. Ne var ki onların bile çözemeyeceği bir gizemi var Agatha Christie’nin. 3 Aralık 1926’da evinden çıkan ve on bir gün boyunca tüm aramalara rağmen bulunamayan Christie’nin bu süreçte ne yaşadığı hâlâ bilinmiyor. Zira 14 Aralık’ta Harrogate’deki bir otelde bulunan yazar, hiçbir şey hatırlamadığını belirtmiş. 

Haberin Devamı

En platonik / Edip Cansever

İlk şiiri 1 Mart 1944’te İstanbul dergisinde yayınlanan ve yazdıklarıyla gönlümüze taht kuran Edip Cansever, yıllarca duygularını döktü satırlara. Erdal Öz’ün, şiirinde ayrıntı ve çağrışımın önemini vurguladığı şairin, Tomris Uyar’a olan derin sevdası biliniyor. Bir de her yıl doğum gününde Tomris Uyar’a şiir yazdığı… Belki hatırımızda kalan en özeli de daha başlığındaki mütevazılığıyla yüreğimizi titreten “Yaş Değiştirme Törenine Yetişen Öyle Bir Şiir”dir.

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

Ne güzel dile gelmiştir sevgi… İşte minik bir alıntı:

“Mart ayında patlıcan, ağustosta karnıbahar

Mutfağın mutfak olalı böyle

Bir adın vardı senin, Tomris Uyar’dı

Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene

Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma

Oysa güneş pek batmadı senin evinde

Söyle

Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.”

En kahvekolik / Balzac

Geçim kaynağı yazmak olan ve genellikle günün on sekiz saati çalışarak eserlerini kaleme alan Honoré de Balzac’ın tam bir kahve tutkunu olduğunu söyleyebiliriz. Kahvenin verdiği zevk ve acıya dair yazdığı “The Pleasures and Pains of Coffee” yazısında Balzac, kahvenin hayatına kattığı gücü vurguluyor. Kaynaklara göre günde yaklaşık elli fincan kahve içen yazarın, kahve yapan birini bulamazsa da kahve çekirdeklerini çiğnediği belirtiliyor.

Haberin Devamı

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

En takıntılı / Charles Dickens

Edebiyat dünyasının en fazla takıntısı olan yazarı kimdir diye sorsak, yüksek ihtimalle yanıtımız Charles Dickens olacaktır. Ev hayatında tam bir düzen isteyen, her gün çocuklarının odasına girerek kontrol eden ve memnun kalmadığında onlara notlar bırakan, mobilyaların yerini asla değiştirmeyen, misafirler gittikten sonra ortamı eski haline getiren ve yaratıcılığını artıracağına inandığı için kuzeye dönük uyuduğu söylenen Dickens’ın en ürkütücü alışkanlığı ise kimsesizler morguna yaptığı ziyaretlermiş. 19. yüzyılda halka açılan Paris Morgu’na gidip ölüleri izlemenin çekici olduğunu vurgulayan yazar, “The Uncommercial Traveller”da konuyla ilgili şöyle yazmış: “Ne zaman Paris’te olsam görünmez bir güç tarafından morga sürükleniyorum. Oraya hiç gitmek istemiyorum ama hep oraya çekiliyorum.”

Haberin Devamı

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

En karmaşık / James Joyce

İrlanda’nın yeni kültür merkezlerinden biri olan MOLI’nin kapısından girseniz, hem yazdıklarıyla hem de yazım şekliyle en karmaşık olduğunu düşünebileceğiniz bir yazarla karşılaşırsınız: James Joyce. Göz problemleri yaşayan yazarın, yüz üstü yatarak ve beyaz bir giysi giyerek, büyük bir kartona renkli kalemlerle yazdığını biliyoruz. Boya kalemleri yazdıklarını görmesini, beyaz kıyafet de geceleri daha fazla ışığın yansımasını sağlıyordu. 844 sayfa boyunca tek bir günü anlatan “Ulysses”, hem içerik hem biçim olarak 20. yüzyıla damga vuran en önemli eserlerinden biri. “Zaten kelimelere sahibim, peşinde olduğum esas şey kelimelerin bir cümlenin içindeki mükemmel sıralanışı” diyen yazarın bu romanını okumak için çok sebebimiz var. 4391 sözcükten oluşan tek bir cümlesine hayran kalmak, bunlardan sadece bir tanesi... 

Edebiyat dünyasının ‘En’leri

En titiz / Hüseyin Rahmi Gürpınar

Heybeliada’da bir ev hayal edin ki danteller, yatak örtüleri, yastıklar, düğmeler ve örgülerle dolu olsun. Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın müzeye çevrilen evi, onun el işlemeleriyle süslü. Reçel ve dondurma yapmayı da çok seven yazarın, arkadaşları tarafından kibar ve titiz olarak tanımlandığı biliniyor. Söylenenlere göre misafirlikte kalmayı ve el sıkışmayı tercih etmeyen Gürpınar, yanında eldiven olmadan dışarı çıkmazmış.

Edebiyat dünyasının ‘En’leri