01.10.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Nil Kural - Gelmiş geçmiş en uzun soluklu serilerden Bond’un 25. filmi “Ölmek İçin Zaman Yok / No Time to Die”, iki açıdan önemli. Birincisi, pandemi nedeniyle filmlerin vizyonunun durakladığını ilk idrak ettiren film olması. Pandemi başladığında hazır olan “Ölmek İçin Zaman Yok”un üst üste ertelenmesi, onu neredeyse bir buçuk yıl boyunca sinemalarda gösterime giremeyen filmlerin sembolü haline getirdi. İkinci nedense karanlık, gerçekçi ve ciddi Bond portresiyle ünlü ajana yepyeni bir kimlik kazandıran Daniel Craig’in Bond’u son kez canlandırdığı film olması. Uzun bir bekleyişin ardından gösterime giren “Ölmek İçin Zaman Yok”, bütün bu bekleyişin hakkını veren epik bir aksiyon filmi olarak unutulmayacaklar arasına girecek. Unutulmayacak olmasının başka bir nedeni daha var ama filmin sürprizlerini ele vermemek açısından yazıda yer almayacak.
Yarım kalan emeklilik
“Ölmek İçin Zaman Yok / No Time to Die”’un yönetmen koltuğunda “True Detective”in yaratıcısı, “Jane Eyre” ve “Beasts of No Nation” filmlerinin yönetmeni, yıldızı parlayan isimlerden Cary Fukunaga oturuyor.
Daniel Craig’e önemli rollerde Lea Seydoux, Jeffrey Wright, Ralph Fiennes ve Rami Malek’in eşlik ettiği filmin konusu Craig’in ilk Bond olduğu film “Casino Royale” (2006) ile başlayan ve “Quantum of Solace”, “Skyfall” ve “Spectre” ile devam eden hikâyeyi tamamlıyor. Özetleyelim: Filmin başında emeklilik günlerinin keyfini çıkarırken gördüğümüz Bond, çoğu sinema ajanı gibi emekliliğine devam edemiyor. Hem CIA’in hem de eski kurumu MI6’in yönlendirmesi sonucu eski düşmanı Spectre ile ilgili bir göreve gidiyor. Ortada çok tehlikeli bir teknolojiyi ele geçirmiş bir kötü adam var ve Bond’un bir kez daha dünyaya ve Kraliçe’ye hizmet etmesi gerekiyor.
Film, epik bir maceradan beklenen her şartı yerine getiriyor ve soluksuz izleniyor. Fukunaga’nın bu büyüklükte bir filmin yönetmenliğinin altından rahatlıkla kalktığını ve “No Time to Die”yı en iyi Bond filmlerinden biri haline getirdiğini söylemek mümkün. Sinema salonlarında hasret kalınan büyük epik film boşluğunu “Ölmek İçin Zaman Yok / No Time to Die”, rahatlıkla dolduracak.
Bu yapımları da kaçırmayın!
Bu hafta gösterime giren diğer filmlerden biri Emre Akay’ın yönettiği “Av”. Bu yılki İstanbul Film Festivali’nde ulusal yarışmada yer alan film, Ayşe adlı bir ana karakterin peşindeki adamlarından kaçmasını konu alıyor. Usta Rus sinemacı Andrey Konchalovski’nin yönettiği “Sevgili Yoldaşlar / Dear Comrades!”, 1962 yılında Rusya’nın Novoçerkassk şehrinde gerçekleşen bir katliamı merkeze alıyor.