04.08.2021 - 12:51 | Son Güncellenme:
İhsan Dindar - milliyet.com.tr / ihsan.dindar@milliyet.com.tr
Öncelikle nasılsın? İçinde bulunduğumuz şu bir buçuk sene sana neler hissettiriyor? Neler düşündürüyor?
Henüz çok taze olduğundan, hislerim havada yüzüyor. Duyguların yerlerine oturması zaman alabiliyor travmatik dönemler ardından. Elimden geldiği kadarıyla ayakta kalmaya, çalışmaya gayret ettim. Biraz sağaltım, biraz oyalanma, biraz kendi gündemini yaratma gibi değerlendirebiliriz. Zira dış gündem sert ve silindir gibi geliyor üzerimize. Böyle zamanlarda koşulları dönüştürme adına bazı alanlar açmak gerekebiliyor. Bu dönemde müzik bir kez daha -her zamanki gibi- yarenlik etti bana.
Geçtiğimiz aylarda beş şarkıdan oluşan "Belli Olmaz" isimli EP kaydınız yayımlandı. Bu çalışma pandemi sürecinin bir ürünü mü genel olarak?
EP’deki “Sevdanın Yükleri” şarkısı hariç tüm şarkılar bu süreçte yazıldı, kaydedildi. Biraz sesli günlük gibi ele aldım bu kayıtları. Hem üretim alanıyla olumsuz koşulları sağaltma yönü oldu; hem de konsept bir mini albüm tasarlama fırsatı buldum. Malum evdeydik, zamanımız vardı ve bazı fantezilerim için alan açıldı. Ben de bunu değerlendirmeye çalıştım.
Özellikle "Derde İhanet Edemem" beni çok etkiledi. Sözleri ve müziğin hüznünün yanı sıra bir nostaljik hava da şarkıda seziliyor. Ki bunu EP'in geneli için de söylemek mümkün. "Altın Yıllara" bir selam mı bu?
Çocukluğumdan hatırladığım bazı müzik imajlarına dokunasım vardı epeydir. İlk çocukluk yıllarımda Barış Manço’nun bir Compact Disk’i vardı evde. Sürekli onu dinliyordum, o yaşlarda edebi olarak ne anlattığını tam anlamasam da sanırım genel tavır ve estetikten çok etkilenmiştim. Yıllar içinde o stil müzik biraz modalaşınca uzaklaşıp başka şeyler dinlemeye başlamıştım. Bu EP’de, söz ettiğimiz çerçevede bir sound’la uğraşma isteği beni çağırdı ve heyecanlandırdı. Ben de düzenleme ve kayıtlarda bu tür bir sound’a yöneldim.
Son yıllarda solo çalışmalarınızla öne çıksanız da müzikal geçmişinizde pek çok önemli isim ve grupla birlikte çalıştınız. Hatta gözüme ilişen bazı yorumlar Türkiye'nin en iyi gitar icracılarından biri olarak tanımlıyor sizi. Gitar ve bu ailedeki enstrümanlarla ilişkiniz nasıl devam ediyor?
Gitarla ilgili pek öyle iyi bir icracı olduğumu düşünmüyorum. Farklı dilleri konuşmakla ilgili “kendimi ifade edecek kadar konuşuyorum” dedikleri gibi bir kıvamda gitar çalabiliyorum diyebilirim. Fakat, elbette bir anlatı teknikle sınırlı değil. Çaldıklarınızın içini, ifadeniz, seçkileriniz, beğenileriniz, kendinize yakın hissettiğiniz varyasyonlarla dolduruyorsunuz. Dolayısıyla gitar müziğiyle kendime uygun bir ilişkim olduğunu söyleyebilirim. Gitardan gelen bir avantaj olarak da mızraplı sazlara bir yatkınlığım var. Yine orada da “ayaklarımı yerden kesecek kadar” farklı enstrümanlara dokunuyorum diyebilirim:)
Tatsız ama hayatımızın bir gerçeği haline gelen bir konsersizlik dönemi yaşadık - ki umarım bir daha da tekrarlanmaz. Bu süreçte herhalde bir müddet online konserlerin revaçta olduğunu gördük. Ancak canlı olan duyulan özlem gün geçtikçe de artmıştı. Bu konsersizlik süreci ve bu online konser üzerine neler düşünüyorsunuz?
İkisi de oldukça benzer ve oldukça farklı iki deneyim sunuyor. Birbirlerine kıyasla avantajlı ve dezavantajlı yönleri var. Biraz geçiş süreci gibi değerlendiriyorum online etkinliklerin varlığını. Uzun vadede önemli bir yeri olacak mı emin değilim. Dinleyiciyle buluşmanın önemini merkeze aldığımızdaysa hiç farkları yok kendi adıma. Bu değerlendirmelerimiz zamanla yerine oturacak diye düşünüyorum.
Neyse ki şimdi bir nevi yeniden kavuşma günleri. Bu kapsamda Zorlu PSM'nin Açıkhava mekanı Vestel Amfide sahne alacaksınız. Çoğu insanlar için de "Belli Olmaz"dan şarkıları ilk defa dinleme fırsatı olacak sanırım?
Uzun zamandır çalamıyorduk. Dinleyicimle yeni yeni buluşuyoruz canlı performanslarla. Açıkçası birkaç konser bile beni çok tazeledi. Üzerimizdeki tozu yavaş yavaş atıyor gibiyiz. Zorlu PSM konseriyle pandemi döneminde İstanbul’da ilk kez çalma fırsatı bulacağız. Biliyorsunuz “Belli Olmaz” ve “Hafif Masal” EP’leri pandemi döneminde yayınlandı. Konserde bu iki EP’den de yeni şarkılar çalmayı düşünüyoruz. Pandemi, yayınlanan şarkıların canlı olarak dinleyiciyle buluşamaması anlamında da tuhaf bir dönem benim için. Çünkü pandemide epey şarkı yayınladım ve hepsi havada asılı kaldı gibi. Bu konserle o tansiyonu biraz olsun kırarız umarım.
Kimi sanatçılar ve işletme sahipleri etkinliklerde aşı zorunluluğu getirilip bu sayede bir daha işlerin durma noktasına gelmesini önleme amacında. Avrupa'da da benzeri uygulamaların yavaş yavaş yapılmaya başlandığını görüyoruz. Siz nasıl yaklaşırsınız bu fikre?
Açıkcası çok radikal bir şey yaşıyoruz. Yargılarım da bu radikal duruma göre şekilleniyor. Bilimi elbette güçlü bir referans olarak alıyorum. Geçmiş ve gelecek üzerinden bir rasyonelite kavrayışı olarak bilimi önemli bir yere koymak durumundayım. Aşıların da insan hayatındaki önemli yeri tartışılmaz. Bu nedenle süreci belirsiz bulsam da aşı olunması gerektiği fikrindeyim. Toplu mekanlarda da zorunlu olması bana makul geliyor. Bu, bildiğimiz veya üretilmiş kapital hayatın devamı için ise kırmızı alarm boyutunda elzem gibi görünüyor.
Önümüz sonbahar. Şu an için sonbahara dair konser veya yeni proje hazırlığı var mı?
Demo halinde kaydettiğim epey şarkı birikti. 2022’in bir bölümüne kadar tekli şarkılar yayınlamayı düşünüyorum. Sonbaharda mutlaka şarkı yayınlamak istiyorum. Bazı şarkılar maxi-single şeklinde olabilir, bazıları ise tek tek. Konserlere gelince, bu süreç Covid vakalarının, aşının seyrine göre etkileniyor biliyorsunuz. Umuyorum çalabilmeye devam ederiz. Fazlasıyla özlem var.