20.03.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Seray Şahinler - Sanat tarihinin en yaygın referanslarından biri doğa tasvirleri… Duvar resimlerinden başlayarak yağlı boya tablolarla ivme kazanan çağdaş sanatla yeniden yorumlanan “doğa” sanatın vazgeçilmeyen temalarından…
Kalyon Kültür’ün yeni sergisi “Flora” işte bu tasvirlerin dijital sanattaki karşılığına odaklanıyor. Dijital sanatçıların doğayı nasıl yorumladığını ve doğayla nasıl ilişki kurduğunu görüyoruz “Flora”da. Son yıllarda -insan eliyle gelen- felaketlerle doğayla olan ilişki ve iletişimimiz üzerine daha sık düşünür olduk. Doğayla münasebetimizi disiplinlerarası çalışmalarla yeniden sorguluyor, üzerinde daha çok kafa yoruyoruz ki tünelin ucunda bir ışık görelim! “Flora” sergisi konuya dijital sanatın penceresinden bakarak, doğa tasvirleri özelinde dijital sanatçıların doğaya getirdiği yenilikçi ve değişik yorumlara eğiliyor.
Bitcoin laleleri
Ceren ve Irmak Arkman küratörlüğünde gerçekleşen sergide Anna Ridler, Clement Valla, François Quévillon, Mat Collishaw, Mustafa Hulusi, Pascual Sisto, Quayola, Ryoichi Kurokawa ve Sabrina Ratté’nin işlerini izliyoruz. Sanatçılar bitcoin’den ekosisteme uzanarak gerek tarihsel atıflara gerek günümüzün sorunlarına temas ediyor. Botaniğin estetiğiyle kurulan bu imajinatif dünyaya bir göz atalım…
Anna Ridler’in üç ekrandan yansıyan “Mozaik Virüsü” kapitalizm, değer ve çöküş konularına ilginç bir noktadan eğiliyor. “Mozaik Virüsü”, 17. YY’ın sembolü Hollanda laleleri ekseninde derdini anlatan bir iş. O dönemde bir ev fiyatıyla eş değer olan lale soğanı fiyatlarına gönderme yapan sanatçı lalelerin değerini bitcion’le ölçerek kripto para piyasasındaki spekülasyonları aynı aksta buluşturuyor. Üç kanallı video yerleştirmesi olan “Natures” ise yine 17. YY. Hollanda'sında çizilmiş bitki resimlerinin hareketlendirilmiş bir versiyonunu çağrıştırıyor. İlk bakışta tanıdık gibi görünen bu imajlar yaklaştıkça soyutlaşıyor. Besteci Mira Calix ve çellist Oliver Coates’in katkısıyla şekillenen proje, gerçekle soyut arasındaki diyalogun doğanın diliyle bir tasviri.
Sabrina Ratte imzalı dört kanal video yerleştirmesi ve duvar kâğıdı ise Donna J. Haraway, Ursula K. Le Guin ve Greg Egan kitaplarından ilham alan bir çalışma. Kalyon Kültür’ün ikinci katında yer alan eser ütopya-distopya arasında gidip gelen bir dünya sunuyor. 2021 tarihli proje, bizi soyu tükenmiş bitkilerin örneklerinin sanal arşiv odalarında saklandığı ve sergilendiği hayali bir geleceğe götürerek teknoloji ve organik maddelerin birleşmesinden doğan ve geçmişle geleceğin bir arada yer aldığı yeni ekosistemlerin bir simülasyonunu sunuyor. “Flora”nın başarıyla kurgulanmış bir sergi olmasının yanı sıra yola çıkış felsefesiyle örtüşen bir hediyesi de var ziyaretçilere… 16 Nisan’a kadar sürecek sergiye gelen her ziyaretçi için bir fidan dikilecek.
Üçleme olacak
“Flora” üçleme olarak yola devam edecek. Serinin bir sonraki etkinliği 17. İstanbul Bienali’ne paralel olarak eylül ayında gerçekleşecek. Proje günümüzün en önemli meselelerinden iklim krizine dikkat çeken ve insanların doğa üzerindeki etkilerine odaklanarak “İnsan Eli Değmiş” (Touched by Mankind) adıyla sorgulamalara devam edecek.