Kültür SanatBütün sorunların kaynağı insanlar

Bütün sorunların kaynağı insanlar

07.10.2024 - 07:02 | Son Güncellenme:

Mehmet Mollaosmanoğlu, yeni romanında son yıllarda giderek yaygınlaşan “Veganlık” tercihine eğiliyor. Yazara göre dünyadaki bütün sorunların temeli insanın kendisi

Bütün sorunların kaynağı insanlar

Veganlık son yıllarda Türkiye’de ve dünyada giderek yaygınlaşıyor. Bu tercihde bireysel ve sosyal etkilerin yanı sıra yarasa tüketimiyle ilişkilendirilen koronavirüs pandemisinin de etkisi giderek büyüyor... Peki hayvanlardan kaynaklanan bu büyük salgınla kaosa sürüklenen dünyada et yemek yasaklansaydı nasıl bir hayatımız olurdu? Yazar Mehmet Mollaosmanoğlu, distopik romanı “Veganlar”da et yemenin cezalandırıldığı çevreci ama yasakçı bir sistemi odağına alıyor.

Haberin Devamı

- Et ve hayvan ürünleri tüketiminin yasak olduğu bir gelecekte geçiyor romanınız. Böyle bir atmosfere ihtimal veriyor musunuz?

Neden et yiyoruz, niçin etin tadını çok lezzetli buluyoruz? Bu sorudan başlamak lazım... Yanıtı kolay aslında; kabuller ve alışkanlık. Bu işin logaritmasına bakacak olursak, özgür iradeyle algılama biçimi kabullerle algılama biçiminden farklıdır. Kabuller, manipülasyonların atasıdır. İnsan faktörünün olduğu yerde istikrar olmaz, dolayısıyla orada da istismar edilecek öyle çok faktör ortaya çıkacak ki asla hayal edildiği gibi bir gelecek olmayacak, tıpkı romanımdaki gibi. Bana göre bütün sorunların kaynağı insanın kendisidir.

- Kitabı okuyan birinin et yemekten vazgeçebileceğini düşünüyor musunuz?

Haberin Devamı

Hayır, ne yaparsanız yapın et tüketiminin önüne geçemezsiniz. Sigarayı kapalı mekânlarda yasakladılar, paketlerin üzerine insan psikolojini alt üst edecek resimler koyar oldular, hiçbir şey olmadı. A.Bazterrica’nın “Leziz Kadavralar” ve Joseph D’Lacey’nin “Et” adlı romanlarında gelecek dünyasında farklı salgınlar ve hastalıklar sonucunda hayvanların yenmeyecek duruma gelmesinin peşinden et elde etmek için insan çiftlikleri kurulur ve orada üretilen etlik insanlar kesilip ürün hâline getirilmeye başlanır. Bu iki kitabı okuyup empati yapan olmuş mudur, bunun sonucunda et yemekten vazgeçmiş midir acaba? İnsan etrafında ne varsa ona dönüşür, varoluşsal özelliğini kaybetmeyenler yani uymayanlardır gerçek insanlar. “Veganlar”ın alt başlığı da bu zaten, “Her insan benzersiz doğar, doğduğu yere benzer sonra. Benzemeyenlerdir dünyayı değiştirecek olanlar.”

‘Sığınmacı sorununa farklı bir bakış’

- “Veganlar” 13. romanınız, genellikle gizem-gerilim romanları yazan biri olarak 13 rakamının uğursuzluğuna inanır mısınız? Bir de 14. roman var mı ufukta?

Batıl inançlarım yok ama “Veganlar”da buna inanmam için bir sürü sebep oluştu. Yazıldıktan sonra iki sene resmen ortalıkta süründü. Üç yıl boyunca (bir yılı yazma-iki yılı bekleme) hayatımın merkezinde olan “Veganlar”ın neredeyse lanetli olduğuna inanacaktım ki İnkılap Yayınları’yla çok hızlı bir görüşme sonucu beklemediğim kadar çabuk bir sürede baskıya girmiş oldu. Üzerinde çalıştığım bir roman var. Geçen yıl haziranda bu romanın ön çalışması için Güney Afrika Cumhuriyeti ve Madagaskar’a gitmiştim, özellikle Madagaskar’da geçirdiğim günlerden sonra sosyal hayatın ve coğrafyanın aklımdaki konu için tam isabet olduğunu gördüm. “Ölümcül Baobab” adlı bu eserimde Türkiye’deki sığınmacı sorununu hiç kimsenin üzerinde durmadığı farklı bir boyutta ele aldım ve “Veganlar”dan önceki eserlerimde olduğu gibi bir seyahat/gerilim romanı kurguladım.