22.08.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Harun Karaburç Yazarlığa ilk adımlarını atanlar için edebiyat dünyasında verilen ödüller son derece kıymetli. Okurun ilgisi ve takdiri kadar yetkin bir jürinin değerlendirmesi sonucunda ödüle layık görmesi, ona başarılı bir yazar olarak doğru yolda ilerlediğini hissettirir, ileride yazacakları için bir görev ve sorumluluk yükler. Edebiyat dünyasında öykü alanında öyle kıymetli ödüller var ki… Bunlardan en uzun soluklusu ve kıymetlisi Milliyet Gazetesi’nin edebiyatımızın usta kalemi Haldun Taner’in anısını yaşatmak için 1987’den beri düzenlediği Haldun Taner Öykü Ödülü. Seçici Kurulu’nda Demet Taner, Doğan Hızlan, Metin Celâl, Prof. Dr. Handan İnci, Nursel Duruel ve Mehmet Zaman Saçlıoğlu’nun bulunduğu Haldun Taner Öykü Ödülü için başvurular sürüyor. Yazarlar eserlerini 30 Eylül 2021 tarihine kadar ulaştırabilir. Ödüle geçtiğimiz yıllarda değer görülen Nazlı Eray (1988), Necati Tosuner (1997), Kerem Işık (2011) ve Neslihan Önderoğlu’na (2012) “Haldun Taner Öykü Ödülü yazarlığınızı/ öykücülüğünüzü nasıl etkiledi? Bu ödül edebiyat dünyası için neden önemli?” diye sorduk.
“Önümü açtı”
Nazlı Eray: 1988’de “Yoldan Geçen Öyküler”le bu ödülü aldım. Eniştem Sabahattin Kudret Aksal, Haldun Taner’in çok iyi arkadaşıydı. Fenerbahçe’deki evlerine hep gelirdi. Çocukken onun adına verilecek ödülü bir gün benim alacağım hiç aklıma gelmezdi. Haldun Taner Öykü Ödülü’nü aldığımda hastaydım, zatürreydim. Ödülü almaya bir otel odasında kalıp hemen geri dönmem şartıyla doktorum izin verdi ve öyle oldu. O yüzden bende ayrı bir yeri vardır. Bu ödül beni çok gönendirdi, bana çok büyük bir mutluluk verdi. Çünkü o zamanlar ben çok yeniydim ve çok değişik öyküler yazıyordum. Tabii bu ödül benim önümü açtı. Bana daha çok güven verdi. Çok iyi ve kalıcı dostlar edindim. O bakımdan benim için çok kıymetlidir. Edebiyat dünyasında pek çok ödül var ama Haldun Taner Öykü Ödülü çok önemli. Bir kere Haldun Taner’in kişiliğini, eserlerini, yarattığı dünyayı ve bize bıraktığı mirası düşündüğünüz zaman bu ödülü alan insan bütün bu sonsuz balın süzmesini alıyor demektir. Bütün öykücüler bu ödülü almak için çalışmalı bence.
“Saygın çizgisini hep korudu”
Neslihan Önderoğlu: Haldun Taner Öykü Ödülü benim için çok önemliydi çünkü ilk kitabıma verilmiş bir ödüldü. Bunun yeni başlayan biri için nasıl bir motivasyon kaynağı olduğu tartışılmaz. Ama bir o kadar da korkutuyor sizi, acaba bundan sonraki yazacaklarımla hâlâ bu ödüle layık bir yazar olduğum düşünülecek mi yoksa bunun altında mı kalacağım? Bunun çok örneği vardır. Tek kitaplık yazarlar. Kısacası bir sorumluluk yüklüyor insana, iyi yazma, yazdıklarını geliştirme sorumluluğu. Haldun Taner öykücülüğümüz için çok önemli bir isim. Dolayısıyla bu ödül ve ödülün jürisi de her zaman çok saygın kabul ediliyor edebiyat alanında. Bütün ödüllerin amacı nitelikli edebiyatın değerlendirilmesi, öne çıkarılıp teşvik edilmesidir. Gerçi ne yazık ki popüler olana kurban edilen nice saygın ödüller de var son dönemde. Ben Haldun Taner Öykü Ödülü’nün belirli ve saygın bir çizgisi olduğunu ve bunu koruduğunu düşünüyorum.
“Beni edebiyata döndürdü”
Necati Tosuner: 1997’de “Armağan” adlı öykümle Haldun Taner Ödülü’nü aldım. Aynı yıl Yüksel Pazarkaya, Mehmet Güler, Zeynep Aliye ve Müge İplikçi de başarı kazandılar. O zaman reklamcılıktan yeni emekli olmuştum ve o edebiyata kesin dönüş yolunda benim için “Haldun Taner” çok yüreklendirici oldu. Öyküde sağlamlık diye bir şey vardır. Kalıcılığın ilk koşuludur. Özlenendir. “Keşanlı Ali Destanı” nedeniyle, daha çok oyun yazarı olarak öne çıkıyormuş gibi görünür ama gerçekte, sağlam öykülerin yazarıdır Haldun Taner.
“Yazdıklarımda etkisi oldu”
Kerem Işık: Bir yazarın başına, yazdığı metinlerin yayımlanıp okur ve eleştirmenlerden olumlu geri dönüşler almasından sonra gelebilecek en iyi şey ödüle yahut ödüllere layık görülmek olsa gerek. Haldun Taner Ödülü’ne layık görülmemin yazdıklarım üzerinde dolaylı bir etkisi oldu diyebilirim. Elbette ki kâğıt üzerinde kurmaya çalıştığım dünyayla, üslubumla yahut beni yazmaya iten meselelerle alakalı bir değişiklik olmadı fakat doğru yolda ilerlediğimi hissetmemi sağlayarak yazdıklarıma ve edebiyata olan yaklaşımıma her geçen gün artan bir şevk, sorumluluk ve istekle sarılma gücü verdi. Böylesine prestijli ödüllerin edebiyat dünyasında seslerini hak ettiği ölçüde duyuramamış yazarları bir adım öne çıkarmak gibi bir misyonu olması gerektiğini düşünüyorum. Her yıl yayımlanan yüzlerce kitabın arasından bir ya da birkaç tanesine işaret ederek okurlara Bakın, gözden kaçırmamanız gereken şöyle bir kitap var demek.