Kültür SanatBilge kütleye mânâlı dokunuş

Bilge kütleye mânâlı dokunuş

23.08.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:

Atatürk Kültür Merkezi için düzenlenen Heykel Yarışması’nda birinciliğe layık görülen Semih Eskicioğlu, “AKM gibi köklü ve ruh kazanmış bir kütleye tasarım yapmak hazlar, mânâlar ve gurur içeriyor” diyor.

Bilge kütleye mânâlı dokunuş

SEYHAN AKINCI- İstanbullu- ların belleğinde bambaşka bir yeri vardır Atatürk Kültür Merkezi’nin... Birçoğumuz AKM’nin önünde diye sözleşiriz, birçoğumuzunsa izlediği ilk oyun oradadır... 1969’da ilk kez kapılarını açan yapı geçirdiği yangın sonucu yeniden inşa ile 1977’de bir kez daha şehrin kalbi olmuştu. İstanbulluların AKM özlemi yıllar sonra binanın bir kez daha yeniden inşası ile geçtiğimiz yıl sonlanmıştı. Görkemli bir açılışla kentin kültür sanat alanına bir kez daha merhaba diyen ikonik yapının kalıcı sanat eserleriyle zenginleşmesiyse hedefler arasındaydı. Bu amaçla düzenlenen Heykel Yarışması geçtiğimiz hafta sonuçlandı. İç mimar ve tasarımcı Semih Eskicioğlu’nun tasarladığı eser; yarışma şartnamesinde de belirtilen çevre ile uyum, yenilikçi yaklaşım, mimari ile kesin diyaloga girmesi gibi kriterleri karşıladığından, AKM ile kurduğu diyalogun hem karşıt hem de pozitif ve üretken olması açısından birinciliğe layık görüldü. Eskicioğlu, 150 bin TL ödülün de sahibi oldu. Biz de İstanbul ile özdeşleşmiş bu ikonik yapıda kalıcı olarak eseri sergilenecek olan Semih Eskicioğlu ile bu birinciliğin anlamını ve eserin tasarım sürecini konuştuk.

Haberin Devamı

*AKM’nin yeniden hayat bulmasını beklerken yokluğunda kent için ne ifade ettiğini daha iyi anlamıştık. AKM için bir tasarım yapmak ne ifade ediyor sizin için?

Konum olarak ülkemizin kalbi niteliğinde olan Taksim Meydanı ve sanatın sembolik merkezi hâline gelmiş Atatürk Kültür Merkezi gibi bir kurum kimliğine temas edip iz bırakabilecek olmanın tarifinin cümleler ile pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. Bir tasarımcı için AKM gibi köklü ve ruh kazanmış bir kütleye tasarım yapmak ve bunun kabul görmesi, tasarlama eyleminin ötesinde hazlar, mânâlar ve gurur içeriyor.

Bilge kütleye mânâlı dokunuş

*Çalışmanız birinciliğe layık görüldü… Neler ilham verdi eseri ortaya çıkarırken?

Eseri ortaya çıkarmadan önce yapılar bütünü, çevresi, Taksim Meydanı ve İstanbul ile bir diyalog kurmam gerekti. Bu diyalog, bu yapılara ve kente uzaktan bakarak, birbirleriyle ilişkilerini sorgulayarak gerçekleşti. AKM binasının cephesinin güçlü ve keskin mizacı, ruhundaki yaşanmışlıklar ve şahit oldukları, önüne geçecek bir müdahaleye izin vermediğini hissettirdi. Aynı zamanda etrafındaki ağaçlarla da bütünleşmiş fakat naif bir dokunuş olması gerektiğini hissettim. Tüm bu diyalog üzerine düşündüklerimi ve hissettiklerimi, onların bana söylediklerini içselleştirerek, oluşan fikri ifade edecek ve tetikleyecek bir paragraf ortaya çıktı: Sessiz ve keskin mizacıyla asil ve çalkantılı bir kaderi sabırla izleyen, bu bilge kütleye ithafen; şehrin kalbi ile bütünleşecek kadar vurgulu fakat onun öz sanatsal kimliği gibi naif, mütevazı, geçirgen, doğaya, sanata ve kente saygılı bir eşlikçinin bu ruha dokunuşu mümkün.

Haberin Devamı

*Bir tasarımcı olarak global iklim krizi gerçeği hem AKM için üretiminizde hem de diğer tasarımlarınızda sizi nasıl dönüştürdü?

Tasarlama eylemini gerçekleştirdiğimiz her evrede yaptıklarımızda doğayı vurgulamamız gerektiğini düşünüyorum. Tasarım eylemi dünyayı, insanlığı değiştiren, geliştiren ve yönlendiren bir kavram. Bu nedenle bu vurgu ve dikkat çekme kaygısı ile hareket etmemiz gerektiğini düşünüyorum ve yaptıklarımda bunu uygulamaya çalışıyorum.

Haberin Devamı

“Fikrim eser var oldukça insanlara temas edecek”

*Birincilik, para ödülü elbette önemli ama eserinizin kalıcı olarak mekânda yer alacak   olması en büyük ödül gibi… Ne söylemek istersiniz?

Yaşantımda hep anlam aramaya ve sorgulamaya yatkın biriyim, bu beni yıpratan fakat geliştiren bir refleks. İstemsiz yaptığım, varoluşumdaki anlam arayışının bir cevabı gibi aslında. Eserimi somut bir nesneden ziyade bir fikir ve yaklaşım olarak tanımlıyorum. Bu nedenle aslında fikrim eser var olduğu sürece insanlara temas etmiş olacak ve bu benim için çok değerli.

Yarışmanın kazananları

Hüsamettin Koçan’ın başkanlığında; Celaleddin Çelik, Günseli Kato, Murat Tabanlıoğlu, Osman Dinç, Seçkin Pirim ve Şakir Gökçebağ’dan oluşan jürinin değerlendirmeleri sonucunda ödüle değer bulunan isimler ve eserler belirlendi. Birinciliğe Semih Eskicioğlu’nun layık görüldüğü Heykel Yarışması’nda Sinan Günay, Nurhayat Öz ve Ayceren Karabıyık’ın birlikte tasarladığı “Zamanın İzinde” isimli eser önerilen malzemenin çevreci ve sürdürülebilir olması ve enerji telkin etmesi bakımından ikinci seçilirken eser sahipleri 100 bin TL ile ödüllendirildi. Ramazan Avcı ve Özlem Satı Kurtcu’nun “Uvertür” isimli eseri ise ses öğesini ve oradaki hava sirkülasyonunu tasarıma katması, binadaki dikey ritme ve ağacın yükselişine uyum göstermesi, yapıt ve insan arasındaki ilişki açısından üçüncülüğe değer bulundu ve 50 bin TL ile ödüllendirildi. Yaşar Tahmaz, Cihan Sevindik & Sıddık Güvendi, Kenan Pençe & Deniz Çalışır Pençe ise tasarladıkları eserlerle mansiyon ödülüne değer görüldü ve sanatçılar 20 bin TL ile ödüllendirildiler.