21.10.2022 - 07:00 | Son Güncellenme:
Müjde Işıl
Müjde Işıl- Süper kahraman filmleri neden bu kadar çok seviliyor ve gişede de karşılığını buluyor? Çizgi roman hayranlarının, teknolojinin sinemaya getirdiği gösterişli atmosferi ve hayal gücünü zorlayan efektleri görmek istemesi bir yana; kötülerin en fiyakalı şekilde cezalandırılması ve süper kahramanların adaleti sağlaması, gerçek dünyadaki haksızlıkları birkaç saatliğine unutturuyor. Ama bir noktada takılıp kalıyoruz aslında. Sürekli bir kurtarıcıya, kahramana ihtiyaç duyuyoruz çünkü. Bireysel güç yerine dayanışma, kötülüğe karşı toplumların ortak mücadelesi nedense unutulup gidiyor bu süper kahraman furyasında. En fazla, süper güçlüler bir araya gelip takım kuruyor, o kadar. O sırada insanlık, kötülükten kaçmakla ya da kendisinde olmayan güçlere sahip birilerine sığınmakla meşgul… DC evreninin sinemadaki yeni halkası “Black Adam” bu kahramanlık olgusunu sorgularken Ortadoğu üzerine politik söylemlere de yer veriyor.
Hikâyemiz Kahndaq adlı bir şehirde geçiyor. Geçmişte halkını köleleştiren kralı yok eden kahraman savaşçı, uzun süredir uykudadır. Şehir, modern zamanda ise emperyalist güçlerin sömürüsü altına girmiştir. İşgalcilere karşı direnen Adrianna, savaşçıyı yani Black Adam’ı uykusundan uyandırır. Ancak Black Adam’ın kötülere karşı kontrol dışı mücadelesi, Adalet Topluluğu’nu harekete geçirir. Önce birbiriyle savaşan Black Adam ve Adalet Topluluğu, şeytani güce karşı iş birliği yapmak durumunda kalır.
Jaume Collet-Serra’nın yönettiği, senaryosunu Adam Sztykiel, Rory Haines ve Sohrab Noshirvani’nin yazdığı “Black Adam”da olaylar, halkını kölelik ruhundan uyandırmak isteyen küçük çocuğa babasının “Bırak başkası kahramanlık yapsın, mezarlık onlarla dolu zaten” şeklindeki uyarısıyla başlıyor. Karakterlerin isimlerinden ve coğrafyadan anladığımıza göre burası bir Ortadoğu bölgesi. Sürekli işgal altında, doğal kaynakları sömürülüyor ve halk bir kurtarıcı bekliyor. Değerli bir elemente karşı duyarlılığı ile Superman’i, kontrol edemediği öfkesi ile Hulk’ı, havada havalı havalı asılışıyla Doctor Strange’i anımsatan Black Adam, binlerce yıllık uykusundan uyanması ile halkın umudu ve kurtarıcısı hâline geliyor. Gerçek hayatta belki Birleşmiş Milletler’e karşılık gelebilecek Adalet Topluluğu, bölge uzun süredir sömürülürken hiç sesini çıkarmazken Black Adam’ın ortaya çıkışıyla dengeleyici güç olarak aniden müdahil oluyor. Bu açıdan gerçekçi ve hümanist bir yaklaşımı olduğunu söylemek mümkün filmin. Ancak bu cesaretini sonuna kadar koruyamıyor ve ortaya ortalama bir süper kahraman filmi klişeleri toplamı çıkıyor. Asıl kahramanın, dayanışan halk olduğu söylemi de bir noktadan sonra havada kalıyor.
Orijinalinde anti kahraman olarak çizilen Black Adam karakteri, filmde iyi tarafa daha yakın olarak resmedilmiş. Adalet Topluluğu’nun yerine, onun haklılığından yana tavır alıyor kolayca seyirci. Ancak tıpkı kahramanlık kavramı gibi bu karakterin konumunu da sağlamlaştıramıyor film. Sonundaki sürpriz sahnede bu karmaşa daha net ortaya çıkıyor. Black Adam rolünde Dwayne Johnson’ın güçlü duruşu ve karizması, filmin avantajı. Aktörün hayranları muhtemelen daha da sempatiyle bakacaktır performansına.
Vizyonda öne çıkanlar
“Bandırma Füze Kulübü”: 1950’lerin sonunda Sovyetler Birliği ve Amerika arasında uzay yarışı hızlanmışken, Bandırma’da yaşayan bir avuç liseli genç kısıtlı imkânlarla füze çalışmalarına başlar. Çevrelerindekilerin geçici heves olarak gördükleri bu çaba, giderek hızlanır ve büyür. O kadar ki, hem yurt içinde hem de yurt dışında ses getirir. Engellemeleri ve eleştirileri de… Ömer Faruk Sorak’ın yönettiği filmle ilgili detaylı yazıyı pazar günü Milliyet Kültür Sanat Eki’nde bulabilirsiniz.
“Good Luck to You, Leo Grande/İyi Şanslar Leo Grande”: Prömiyerini bu sene başında Sundance Film Festivali’nde yapan filmin başrolünde usta oyuncu Emma Thompson ile İngiliz suç dizisi “Peaky Blinders” ile tanınan Daryl McCormack yer alıyor. Film, emekli ve dul bir öğretmen ile bir seks işçisinin bir otel odasında buluşmasıyla başlıyor. Yaşları ve meslekleri birbirine uzak olan bu ikili, ettikleri sohbetler ile geçmişleri, hataları ve pişmanlıklarıyla yüzleşiyor.
Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin, efektler hikâyenin önüne geçedursun, ne varsa yine eskide var. “Black Adam”da “İyi, Kötü ve Çirkin”in yâd edilmesi, eski Bond’lardan Pierce Brosnan’ın, Johnson kadar akılda kalıcı varlığı, bunun en bariz kanıtı.