12.01.2024 - 07:00 | Son Güncellenme:
MÜJDE IŞIL - Sinema kariyeri az ve öz biçimde bu kadar verimli olabilen kaç kişi sayabiliriz? Vizyona girdiğinde ses getirmese de sonradan el üstünde tutulacak “Ölümlü Dünya”nın zengin kadrosunda yer almak, televizyonda elendiği yetenek yarışmasından Nuri Bilge Ceylan’ın “Ahlat Ağacı”na geçiş yapmak ve Zeki Demirkubuz’un “Hayat”ında da rol almak… Böylece her oyuncuya nasip olmayacak bir filmografiye sahip olmak… Doğu Demirkol genç yaşında sinemada kendine ciddi bir kariyer inşa etti. Senaryosunu kendisinin yazdığı ve başrolünde oynadığı “Yaşam Koçu” ise bundan sonrasını nasıl devam ettireceği konusunda kafalarda soru işareti yaratıyor.
Filmin teması çok güncel ve komediye çok müsait. Herkesin birilerinin yaşam koçu, mentoru olabildiği; ağızlardan ‘şifalanmak’ lafının düşmediği zamanımızda bu mevzuyu tiye alıyor Demirkol. Canlandırdığı Cafer, âşık olup bir türlü açılamadığı için kankalık yapmak zorunda kaldığı ünlü oyuncu Helin ile yaşam koçları, enerjici ve falcıları dolaşırken bir anda kendini ülkenin en popüler yaşam koçu olarak buluyor.
Senaryo zaafı
Doğu Demirkol zengin bir cevher bulmuş ki Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’i de bu konuyla kısacık olsa da dalgasını geçmişti. Filmin başında şahit olduğumuz terapi seanslarıyla ilerleyen dakikalarda daha yaratıcı mizah gelecekmiş gibi görünüyor. Ancak pek çok popüler komedi gibi akışın skeç skeç ilerlemesini doğal karşılasak bile filmin ciddi bir senaryo bütünlüğü sorunu var. Alakasız bölümler arka arkaya eklenmiş ya da kurguda film epeyce kısaltılmış hissi yaratıyor.
Mizah tarafında gelince… Demirkol’un mizahını sevenler için gülümsetecek bölümler var. Sahne şovlarında sıklıkla anlattığı gibi anne ve babasının, ailesinin yaşamından alıntılarla süslemiş Cafer’in öyküsünü. Otobüsteki ses kaydı gibi mizah seviyesini yükselten sahneler de mevcut. Ama genel anlamda kopuk bir senaryo ve mizah stratejisi hâkim filmde. Filmde sürekli eleştirdiği klişeleri tersine çevirmek isterken karmaşık ve güldüren mizahtan uzak bir sonuç ortaya çıkmış. Çok güzel bir sosyal mesaj veren, jenerik sonrası bölüm bile bu kopukluğun kurbanı oluyor.
Burak Kuka’nın yönettiği; Nazlı Tosunoğlu, Hakan Meriçliler ve Bülent Çolak gibi tecrübeli oyunculardan destek alan “Yaşam Koçu” bu anlamda Doğu Demirkol’un kariyerinde derin iz bırakmayacak bir yapım olarak görünüyor. Belki de başkalarının yazdığı senaryolara yoğunlaşsa içindeki oyunculuk damarını daha iyi besleyebilir.
Kovanını koruyan arıcı
“Fury” ve “Suicide Squad”dan sonra David Ayer iddialı bir aksiyonla karşımızda. Jason Statham’ın başrolünde yer aldığı “The Beekeeper/Arıcı: Ölüm Kovanı” bilindik bir intikam hikâyesi anlatıyor. Emekli gizli ajan Adam Clay, kendisine bir anne şefkatiyle yaklaşan yaşlı ev sahibinin dolandırılması üzerine suçluların peşine düşüyor. Film, iki aksiyon klasiğini harmanlıyor. Bir yandan günümüz “John Wick” serisini hatırlatırken bir yandan da ‘90’ların ‘ABD’de suç en tepeye uzansa da bir kahraman çıkar ve adaleti sağlar’ klişesini kullanıyor. Jason Statham, hayranlarını memnun edecek şekilde türlü dövüş tekniklerini sergilerken filmin ‘yaşlıları koruyalım kollayalım’ mesajı da duygusallık dozu veriyor.