25.03.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Müzik eğitimi almaya imkanı olmayan, sosyo ekonomik olanakları kısıtlı bölgelerde yaşayan çocukları müziğin büyülü dünyasıyla tanıştırmak amacıyla kurulan Barış İçin Müzik Vakfı, binlerce çocuğun hayatını değiştirdi. Onlara hayal bile edemeyecekleri dünyaların kapılarını müziğin gücüyle açabileceklerini gösteren vakıfta yetişen çocukların bir kısmı profesyonel müzik hayatlarını sürdürüyor. O çocuklar kendilerini ve müziğe olan tutkularını anlattı.
‘Kendimi şanslı hissediyorum’
“Barış İçin Müzik”le anaokuluna giderken tanışan Enes Velet (17), müziğin hayatını değiştirdiğini anlatırken, Barış İçin Müzik&BİFO konser serisinde Mercan Dede, İlhan Erşahin gibi usta sanatçılarla aynı sahneyi paylaştı. Üç yıldır da İstanbul, Ankara ve Eskişehir Devlet Senfoni orkestralarında takviye müzisyen olarak devam eden Velet, bir yandan da konservatuvar eğitimine devam ediyor. Hedefi ise trombet üzerine yurt dışında eğitim almak. Vakfa ilk geldiğinde müziğin tüm hayatını değiştirecek meslek olacağını tahmin bile edemediğini anlatan Velet, “İlk enstrümanım akordeon olmuştu. Daha sonra piyanoya geçtim. O dönem ağabeyim de vakfa devam ediyordu ve trombon çalıyordu. Ondan özenince bu kez trompet çalmaya başladım. Şu anda da Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda trompet öğrencisiyim. Vakıfla tanışmasaydım şu anda konservatuvarda okuyor olmazdım. Tamamen farklı bir meslek okuyor ve farklı bir meslek yapıyor olurdum. Türkiye’de müzik eğitimine ulaşmak gerçekten çok zor ve ben bu konuda kendimi şanslı hissediyorum” dedi. Gürcistan’da katıldığı Silk Way Uluslararası Müzik Yarışması’nda ikinci olduğunu söyleyen Velet, “Gerçekten müziği seviyorsanız çok sıkı çalışın ve yaptığınız işten her zaman zevk alın” tavsiyesinde bulundu.
Parlayan yıldızlar
Müzikle 7 yaşında tanışan Ayça Gökdeniz de, akordeonla başladığı müzik hayatında daha sonra viyolonseli seçti. 2016 yılına kadar Barış İçin Müzik Gençlik Orkestrası’nda çello çalan Gökdeniz, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda Dilbağ Tokay’ın öğrencisi oldu. İtalya, Bulgaristan, Rusya’da düzenlenen yaylı çalgılar yarışmalarında ödüller kazanan Gökdeniz, Cem Mansur’un kurduğu Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nda görev aldı.
Hem çalıyor hem de enstrüman yapıyor
Barış İçin Müzik Vakfı’yla 15 yaşında tanıştığını anlatan 22 yaşındaki Zeynep Simay Al da şu anda Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çalgı Yapım Bölümü’nde eğitimini sürdürüyor. Müziğe karşı hep ilgisinin olduğunu, küçükken ayna karşısına geçerek keman çalıyormuş gibi yaptığını anlatan Al, “Vakfa geldiğimde de ilk enstrümanım obua oldu. Ama obuanın ne olduğunu bile bilmiyordum. Vakfa ara verip geri geldikten sonra viyola ile devam ettim. Halen viyola çalıyorum” dedi. “Barış İçin Müzik Vakfı ile beraber müzik hayatıma dokundu ve bende bir iz bıraktı. Artık müzikten vazgeçemem” diyen Al, “Vakıfla tanışmak bana meslek hayatımla ve geleceğimle ilgili hedefler oluşturmamı sağladı. Müzikle ilgilendiğim gibi enstrüman yapımıyla da ilgilenmeye başladım. Kendim de bir müzisyen olarak müzisyenlerin çaldığı enstrümanlarda emeğinizin olması ve bir şeyler üretiyor olmak gerçekten müthiş bir haz” diye konuştu. Al, bir yandan akademik kariyer yapmak istediğini bir yanda da müzikle iç içe olmayı aksatmadan kendi atölyesini açmayı düşündüğünü dile getirdi. Müzik yapmak isteyen gençlere ise “Asla hayal etmeyi ve çabalamayı bırakmayın” tavsiyesinde bulundu.
Hem eğitmen hem de davulcu
Barış İçin Müzik Vakfı’yla yedi yaşında tanışan Batuhan Baraç ise şu anda hem vakıfta eğitmenlik yaparak birikim ve deneyimlerini aktarıyor hem de caz orkestralarında davul çalıyor.
Yunus Altıkanat, beş yaşındayken katıldığı Barış İçin Müzik’te akordeon öğrenerek müzikle tanıştı. Daha sonra viyolonsel çalmaya başlayan Altıkanat, 2016 yılına kadar Barış İçin Müzik Gençlik Orkestrası’nda çellist olarak görev aldı. Sistema Europe’un her yıl farklı bir ülkede gerçekleşen uluslararası müzik kamplarına katıldı. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’na kabul edildi. İş Sanat Parlayan Yıldızlar Serisi’nde ve pek çok konserde sahne aldı. Cem Mansur’un kurduğu Türkiye Gençlik Filarmoni Orkestrası’nda görev aldı. 2019 yılında, Tekfen Vakfı Müzik Bursu ile Barenboim-Said Akademi’de lisans eğitimi almak üzere Berlin’e gitti.
‘Mutsuz biri olacaktım’
Müzik yaparken vakfın idari ekibinde çalışmaya devam eden 22 yaşındaki Hazal Anık da hikayesini şöyle anlattı:
“Barış İçin Müzik Vakfı’na 10 yaşında başladım. Siirt’ten İstanbul’a taşınmıştık. Okulda her sınıftan ‘yaramaz’ olduğu düşünülen iki öğrenciyi vakfa akordeon derslerine gönderdiler. Yaramaz olmadığım için üzülmüştüm. Arkadaşlarım akordeonlarını sınıfa getirince ilk kez bir enstrüman gördüm. Akordeonu dinleyip tanıdıktan sonra enstrüman çalmanın hayalini çok kez kurdum. Okulumda çalışmalar başlayınca hemen katıldım. Akordeonla başladım, sonra çelloya geçtim. Şimdi ikisini birlikte çalıyorum. Müzik ve vakıf olmasaydı zorla bitirdiğim okulun arkasından girdiğim işte mutsuz biri olacaktım. Dünyaya olan bakışımızı değiştirdi. İlk konserimi okulun konferans salonunda velilere vermiştim. O gün biri bana gelip de ‘Bundan birkaç yıl sonra çok büyük salonlarda, başka şehirlerde, başka ülkelerde konser vereceksin. Dünyaca tanınan insanlarla aynı sahneyi paylaşacaksın’ deselerdi inanır mıydım, bilmiyorum.”