16.02.2021 - 10:58 | Son Güncellenme:
Ayşegül Ekinci, bir haberci ve bir savaş muhabiri olarak küçük bir bavulla hep yollarda, hep haber peşindeydi. Bir şubat günü, doktor olan ağabeyinin iki hastasını ameliyat ettikten sonra ameliyathanede geçirdiği anevrizma sonucu hayatını kaybetmesi onun için hâlâ devam eden, bambaşka bir yolculuğun başlangıcı oldu. Bu ani gidiş, komadaki ağabeyinin hayata tutunması için onunla düşünce yoluyla iletişim kuran haberciyi derinden sarstı. Hem genç yaşta vefat eden ağabeyinin hayatını onurlandırmak hem de yaşamın önemine dikkat çekmek isteyen Ekinci, çıktığı bu uzun yolda deneyimlediklerini habercilikle buluşturarak insanlara ilham kaynağı olacak bir belgesele dönüştürmeye karar verdi.
Ayşegül Ekinci;
“Türkiye’yi yurtdışında temsil eden bir dış haberci olarak yıllarca haber peşinde koştum. Çok hareketli bir yaşamım oldu. Savaş muhabiri olarak sayısız bölgeden bildirdim. Ama ağabeyimin ani gidişi hayatımdaki tüm dinamikleri değiştirdi.”
“Hayatı erteleyerek yaşıyoruz, hep yarın var diye söyleyeceklerimizi söylemiyoruz. Bizde de böyle oldu. İki kardeş çok meşguldük. Birbirimize söyleyeceklerimizi, nasılsa yarın var diye erteliyorduk. Pek çoğumuz böyle yaşıyoruz zaten. Ağabeyimin komaya girmesiyle dünya başıma yıkılmıştı. Ona söyleyeceğim bir sürü şey vardı ve ben de her şeyi düşünce gücüyle anlatmaya başladım. Beni duyduğunu hissediyordum. Amacım, yaşadığım bu deneyimi insanların hayatında farkındalık yaratacak bir araca dönüştürmek. Ağabeyimin de bunu istediğini biliyorum.”