11.11.2008 - 01:00 | Son Güncellenme:
Miraç Zeynep Özkartal
“Bin kocadan arta kalan bive-i bakir”, Avrupa Kültür Başkenti, dünyanın en pahalı 23. kenti, bir türlü tamamlanmayan ‘şantiye’... Hepsi de İstanbul. Bir değil, on değil bu kentin kimlikleri, ona yüklenen anlamlar, sıfatlar...
Edebiyatın, sinemanın, müziğin, tiyatronun her daim esin kaynağı olan İstanbul, bu kez garajistanbul sahnesine konuk oluyor. Ama önemli bir farkla... İstanbul’un geçmişini anlatan sayısız çalışmanın aksine, “Histanbul” bugününü anlatıyor.
“Histanbul” aslında mizahçı Kemal Gökhan Gürses’in çizgi romanı. Övül ve Mustafa Avkıran bu çizgi romandan yola çıkarak, 90 dakikalık bu oyunu tasarlamışlar. Oyunculara eşlik eden çizimlerini Gürses seslendirmiş. Evrim Demirel’in müzikleri de eklenince farklı, ‘yeni’, çarpıcı bir iş çıkmış ortaya.
Yedi tepeye gönderme
Görevi binalara zemin etüdü yapmak olan jeolog Ali Bora (Memet Ali Alabora), kafasının güzel olduğu bir akşam İstanbul sokaklarında bir kadına küt diye âşık oluyor. Genç kadının (Roza Erdem) adı ise İstanbul. Oyun boyu çarşaflı, işkadını, aşüfte, derbeder gibi yedi farklı haliyle çıkıyor Ali Bora’nın karşısına... Ve Ali Bora bu kadının gerçekten İstanbul mu yoksa bir hayal mi olduğunu anlamak için yedi tepesini geziyor şehrin. Ama bu yedi tepe, Kemal Gökhan Gürses’in yeniden tanımladığı, güncel tepeler...
Oyun, İstanbul’un yedi tepesine gönderme olarak yedi sayısı üzerine kurulu zaten. Sahnede eğimleri farklı yedi platform var; hikâye yedi epizodda anlatılıyor, oyun başlamadan fuayeye yerleştirilmiş hoparlörlerden yedi mezenin tarifini dinliyoruz. Üstelik masalarda da sunulan bu yedi mezeyi tadabiliyoruz.
Oyun platformlarına yansıtılan hızlandırılmış filmlerde, meyhanelerin, sokakların, polislerin, fahişelerin beyaz kâğıdın üzerinde şekillenişini izliyoruz baştan sona. Ali Bora zaman zaman konuşuyor buradaki karakterlerle... Kemal Gökhan Gürses, ‘dublajcı’lıkta da yazarlıkta ve çizerlikte olduğu kadar başarılı.
Tevfik Fikret’e hip hop yorum
Roza Erdem oyun boyunca Teoman’dan Duman’a, Sezen Aksu’dan Candan Erçetin’e İstanbul şarkılarını söylüyor muhteşem sesiyle. Ancak her şarkıda kullandığı tekdüze koreografi, İstanbul’un değişkenliğiyle örtüşmüyor.
Memet Ali Alabora, şaşkın, iyi kalpli, aşık Ali Bora rolünde çok sempatik... Alabora’nın seslendirdiği, Tevfik Fikret”in “Sis” şiirinin hip hop versiyonu ise tek kelimeyle muhteşem!
İstanbul’u kurtarmak istediği, “At üstündeki yükleri” tiradında da hem metin hem de oyunculuk kusursuz. Bu sözleri 5.2’lik bir sarsıntı sırasında söylüyor jeolog Ali Bora.
Zaten oyun, İstanbul’un, sırtındaki hiç ‘hak etmediği’ yüklerle büyük bir depreme doğru yol alışının hikayesi biraz da...
Bu anlamda çok cesur bir söylemi var “Histanbul”un; bir felakete sürüklenen İstanbul’u, olası suçlamalara karşı baştan sahipleniyor. “Eğer bir gün sizi silkeler de atarsa, bilin ki suç sizdedir” demek yürekliliğini gösteriyor garajistanbul ekibi.
garajistanbul’un “Kendini yeniye bırak” sloganının karşılığını görmek istiyorsanız, “Histanbul”u seyretmelisiniz.
Yarın akşam 20.30’da.
Tel: (0212) 244 44 99