11.07.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Nil Kural - Fransız Yeni Dalgası’nın yaratıcı ismi Agnes Varda, ikon müzisyen ve oyuncu Jane Birkin hakkında çektiği 1988 yapımı filme “Jane B. Par Agnes V” adını vermişti. Şimdi sıra kızı müzisyen ve oyuncu Charlotte Gainsbourg’da. Agnes Varda filmine göndermeyle adı “Jane par Charlotte” adlı bu kişisel portre, 74. Cannes Film Festivali’nde özel gösterimle takipçilerle buluştu. Belgeselin en başlarında Charlotte Gainsbourg’un üst sesi annesine “Bu, sana kamerayı kullanarak yakından bakmak için bir bahane” diyerek çizeceği mahrem portrenin ipuçlarını veriyor. Charlotte Gainsbourg’un ilk kez yönetmen koltuğuna oturma nedeni, başarıyla sürdürdüğü işlere bir yenisi eklemek değil, annesiyle zaman geçirmek ve ona daha yakından bakmak. Nitekim Charlotte Gainsbourg’un Japonya’da başladığı çekimler Birkin’in isteği üzerine durmuş, Birkin fikrini değiştirince devam etmiş. Her aile ferdinin, Birkin, Gainsbourg ve elbette varlığı hâlâ hissedilen Serge Gainsbourg’un gözler önünde yaşanan hayatlarına dair bir film değil, kişisel bir portre söz konusu.
Birkin’in pişmanlıkları
Jane Birkin’in uzun kariyerine rağmen devam eden performans endişeleri, sahne korkusu, üç evliliği ve çocukluklarıyla ilgili pişmanlıkları samimi şekilde gündeme gelirken onu torununa yemek pişirirken, bahçeyle uğraşırken, çok sevdiği köpekler hakkında konuşurken; uzun sözün kısası gündelik halinde izliyoruz. 2013 yılında hayatını kaybeden moda fotoğrafçısı ilk çocuğu Kate Berry’nin ölümünün onu nasıl değiştirdiği, kafasında her şeyi gözden geçirdiğini ve ondan sonra geçirdiği psikosomatik hastalıkları kızına ve dolayısıyla bizlere anlatıyor Birkin. Film, sonunda onu tüm yaldızlı yönlerinden ayırıp nasıl birisi olduğuna dair samimi bir portre sunuyor. Bu da çok boyutlu bir portre.
Bugünkü Birkin
Charlotte Gainsbourg, annesinin şimdilik halini belgelemenin filmi çekme sebeplerinin başında geldiğini söylüyor: “Fransa’da 1970’lerde annem ve babam bir aradayken çekilmiş herkesin gördüğü çok fazla arşiv görüntüsü var. Herkes annemin o zamanki halini biliyor. Onu güzel gösterirken tektipleştiren bu görüntülere yer vermek istemedim. Onun bugünkü halini göstermekti amacım. İnsanların onu nasıl bildiği ve nasıl görmek istediği umurumda değil. Bu filmi kendim için çok bencilce düşünerek çektim.”
Baba evi
Filmin en özel anlarından biri Jane Birkin’in uzun süre evli kaldığı, Charlotte’un babası Serge Gainsbourg’un evine yapılan ziyaret. Jane Birkin, kızı eşliğinde yeniden gördüğü, anılarla dolu mekânın tozlanmadan, zamanda donmuş gibi kaldığını fark ediyor. Charlotte Gainsbourg, bu evle bağını şöyle anlatıyor: “O, Fransa’da o kadar ünlü ki herkese ait. Hâlâ bana ait olan tek şey evi. Mezarına gittiğimde bile mutlaka birçok insan oluyor. Ama evine gidip kapıyı çektiğimde onun anılarıyla baş başa kalıyorum. Bunu filme çekmek, bir son vermek demekti ve buna çok ihtiyacım vardı.”