14.11.2019 - 14:04 | Son Güncellenme:
Küratörlüğünü sanat dünyasının önde gelen isimlerinden akademisyen ve yazar Nicolas Bourriaud’nun üstlendiği Yedinci Kıta başlığını taşıyan bienal, günümüzün en acil konularından ekolojiyi farklı açılardan ele alan eserlere ev sahipliği yaptı. İnsanlığın sebep olduğu doğal veya kültürel atıklara antropoloji ve arkeolojinin araçlarıyla bakan güncel sanat çalışmalarına yer veren bienal, sanat ve ekoloji arasındaki ilişkiyi de tartışmaya açtı.
Popüler bilimde 3,4 milyon kilometrekare genişliğinde ve 7 milyon ton ağırlığındaki bir plastik yığınından meydana gelen kütleye “Yedinci Kıta” adı veriliyor. İnsan atıklarının okyanusun ortasında yeni bir kıtanın oluşumuna sebebiyet verdiği bu olay, 16. İstanbul Bienali için ekolojik sorunlar karşısında sanatın güncel durumunu pek çok sanatçı, düşünür, antropolog ve çevreci ile birlikte araştırmak için bir çıkış noktası oluşturdu.
Yedinci Kıta başlığı altında bienal, Türkiye modern sanatının başlıca eserlerini korumak, geliştirmek ve kamuyla paylaşmak amacıyla kurulan ve 2020 baharında tasarımı Emre Arolat’a ait olan yeni binasında kapılarını açmaya hazırlanan Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, İstanbul Resim ve Heykel Müzesi’nin Tophane’deki yeni binasının yanı sıra bienale daha önce de ev sahipliği yapmış olan Pera Müzesi ve tarihi boyunca farklı kültürleri bir araya getiren Büyükada’da ücretsiz olarak izleyicilerle buluştu.
Büyükada’da bienali ziyaretçilerle buluşturan mekânlar arasında, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında toplumsal gelişmeye katkıda bulunması için kurulan Anadolu Kulübü, Cumhuriyetin ilanından sonra 1927’de Hükümet Konağı’na dönüştürülen yapı Hacopulo Köşkü, on dokuzuncu yüzyılın sonunda George Mizzi tarafından bir ev olarak inşa edilmiş olan Mizzi Köşkü, 1870’lerde İskenderiye Patriği Sofronios’un yazlık evi olarak inşa edilip daha sonra ilkokul olarak hizmet veren Taş Mektep ve adanın iskele meydanı yer aldı.
İstanbul Bienali otuzuncu yaşını kutladığı 2017 yılında, 2007–2026 Bienal Sponsoru Koç Holding’in desteğini alarak, İstanbul’a her bienalle birlikte kalıcı bir eser üretmek üzere yola çıkmıştı. 2017’de Ugo Rondinone’nin Buradan Nereye Gidiyoruz? başlıklı neon heykelini şehre kalıcı olarak kazandıran bienal, bu sene de dünyaca ünlü sanatçı Monster Chetwynd’in bir eserini İstanbul’a ve İstanbul’un çocuklarıyla paylaşıyor.
Monster Chetwynd’in 16. İstanbul Bienali’ne özel olarak bir çocuk parkı mizanseniyle kurguladığı ve Maçka Sanat Parkı’na yerleştirilen Gorgon’un Oyun Alanı başlıklı açık hava yerleştirmesi çocuklar tarafından büyük ilgi görüyor.