01.09.2015 - 10:36 | Son Güncellenme:
Yapı sektörünün önde gelen kuruluşlarından Yalçınlar Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Yalçın, değerlenen dolar ve euronun yapı sektörünü sarstığını, istikrarsız döviz hareketlerinin ticareti en olumsuz etkileyen faktörlerin başında geldiğini belirtiyor. Dövizin kısa süreli yükselmesinin olumsuz etkisinin de kısa süreli olduğunu, ancak uzun süreli dengesiz kur hareketlerinin düşerken de artarken de kayda değer zararlar verdiğini ifade eden Yalçın, ayrıca bu hareketler sürdüğü müddetçe tüketicilerin bekleme sürecine girdiğini söylüyor.
Doların artışı kadar düşüşünün de alıcıya zarar verdiğini ifade eden Yalçın, yüksek kur ile alınan ve faiz ilavesiyle TL olarak borçlanılan alımlarda kur düştüğü takdirde alıcının TL bazında daha fazla bedel ödeyerek zarara girebileceğini belirtiyor. Döviz yükselirken dövizle borçlanma, düşükken TL ile borçlanmanın tavsiye edildiğini dile getiren Yalçın, ancak her ikisini koruyan bir finansman sisteminin dünyada uygulanmadığını kaydediyor.
Doların yükselişi nedeniyle satışların azaldığını ve sektörde bir taraftan nakit daralması yaşanırken diğer taraftan giderlerin arttığı ve kredi ödemelerinin de sektörü zora soktuğunu ifade eden Yalçın, buna bağlı olarak kredi veya öz kaynak girdisi ile sektörün kendini takviye etmesi gerektiğini, bu yapılamadığı takdirde inşaat faaliyetinin nakit akışına göre daraltılması gerektiğini belirtiyor.
Kendi finansman sistemini kurdu
Yalçınlar Group olarak bu soruna çözüm bulmak amacıyla kendi finansman sistemlerini kurduklarını ifade eden Yalçın, satışa sundukları villalarda TL ve Dolar ile satış seçenekleri dışında, "dolar düşerse dolar, artarsa TL öde" uygulaması finasman seçenekleri arasında sunduklarını kaydediyor.
Uygulamada, sözleşme imzalanırken Türk lirası çek veya senet aldıklarını belirten Yalçın, dolar artarsa alıcının döviz artış farkını ödemediğini, dolar düşerse dolar olarak hesabına geçirilip fazla ödenen dolar farkının ödeme sonundaki toplam dolar burcu hesabından düşüldüğünü, bakiye alacak varsa alıcıya iade edildiğini söylüyor. Yalçınlar Group'un uyguladığı sistemin alıcıyı hem döviz artışında hem de düşüşünde koruyan avantajlı bir sistem olduğunu dile getiren Yalçın, finansman modelini son satışlarında uyguladıklarını ve müşterileri tarafından beğeniyle karşılandığını belirtiyor.
Yalçınlar Group olarak finansman sorununu orantısal olarak kendi sermayelerinden, öz kaynaklarından, önceki projelerinden satışta olan gayrimenkullerden, alacaklarından ve üçte birini de uzun vadeli banka proje kredisiyle sağladıklarına değinen Yalçın, sektörde yer alan aktörlerin müşterilerinin beklentilerine göre kendi finans modellerini yaratması gerektiğine vurgu yapıyor.
İdeal seviye 2.5 tl altı
Doların normal seviyesinin enflasyonla, orantılı olması ve istikrarlı bir çizgide seyretmesi gerektiğini belirten Yalçın, bu sayede piyasa dengelerinin korunabileceğini kaydediyor. İdeal seviyenin 2.5 TL olduğunu ifade eden Yalçın, ancak bugün ürküten bir görünüm sunan 2.9 TL gibi bir seviyenin bile süre içinde aynı kalmasının, yani istikrarın olması koşuluyla ekonomi için yeterli olabileceğini belirtiyor. Önemli olan faktörün iniş çıkış hareketleri olduğunu kaydeden Yalçın, bu hareketliliğin yabancı ve yerli yatırımcıyı ürküttüğünü, uzun süreli istikrar durumunda ise ekonominin kendi içinde dengelerini bulduğunu ifade ediyor.
Doların mevcut durumu bakımından iyimser ve kötümser olmak üzere iki tablo çizen Yalçın, iyimser açıdan önümüzdeki seçim sonrasında belirsizlik kalktığı andan itibaren doların yüzde 5-10 dolayında düşeceğini, askıda kalmış taleplerin alıma geçeceğini ve satışlarda patlama yaşanabileceğini belirtiyor. Yalçın, kötümser açıdan ise belirsizlik aşılamadığı takdirde doların 3.5 TL'yi geçeceğini ve yalnızca yapı sektörü değil tüm sektörler açısından 2016'nın kayıp bir yıl olarak yaşanacağını kaydediyor.
Diğer yandan, doların yükselişinin konut satın almak isteyen yabancı yatırımcıyı çok fazla etkilemediğini belirten Yalçın, yabancı yatırımcı açısından sıkıntı yaratan faktörleri siyasi belirsizlik atmosferi, aşırı vergiler, bürokratik engeller, faiz oranları, bankaların yabancılara sağladığı kredi imkanları ile kendi ülkesindeki siyasi karar ve gelişmeler olarak sıralıyor.