Kobi‘Marka üretici’ olan kazanıyor

‘Marka üretici’ olan kazanıyor

09.05.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

“Marka olmak sadece etiket ya da son tüketiciye ulaşmak değildir” diyen TGSD Başkanı Kaya, katma değer yaratan işletmelerin dünya devleriyle stratejik ortaklıklar yaptığını, fason kimliğinden sıyrılıp ‘marka üretici’ haline geldiğini söyledi.

‘Marka üretici’ olan kazanıyor

EBRU SUNGUR - Hazır giyim, Türkiye’nin lokomotif sektörlerinden... İmalat sanayiinde en çok istihdamı yaratan hazır giyim, aynı zamanda ülkenin en fazla ihracat yapan üçüncü sektörü. Üstelik bu sektörde faaliyet gösteren firmaların yüzde 99.5’i KOBİ. Dinamizmiyle dikkat çeken sektör, günün gereklerine göre yönlendirildiğinde milyonların refahı, yaşam kalitesi yükseliyor. Bu konuda büyük rol üstlenen sivil toplum kuruluşlarından biri de Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD)... TGSD Başkanı Ramazan Kaya ile sektörün gelişimini konuştuk.

Haberin Devamı

Bir yanda kitleleri sürükleyen dev markalar, diğer yanda KOBİ’ler... Markalaşma, globalleşme, üretim süreçlerinin yaşadığı teknolojik dönüşüm gibi akımların karşısında giyim sektöründe faaliyet gösteren KOBİ’ler nasıl ayakta kalabilir?

- Dünyanın içinde bulunduğu hızlı değişim ve dönüşüm işletmeleri de ciddi şekilde etkileyip, bu dönüşüme ayak uydurmaya zorluyor. Ancak bizim sektörümüze bakarsak, böyle büyük bir dönüşümle ilk karşılaşmamız değil. Seksenli yıllarda dışa açılımın öncüsü olan, 1996’da Gümrük Birliği ile başlayan sürece en hızlı ve en başarılı uyumu gösteren, 2005’te global ticaretteki serbestleşmenin getirdiği rekabet baskısı karşısında dönüşüm kabiliyetini gösteren sektörümüz, edindiği bu deneyimle bugün de dönüşüm ve krizler karşısında güçlü bir şekilde durmaya devam ediyor. KOBİ’lerimizin bu dördüncü dönüşüm sürecini de başarıyla geçirmesi ve özellikle Asya ülkeleriyle rekabet edebilmelerine katkı sağlamak üzere Ar-Ge ve verimliliği odaklarına almaları gerekiyor. Daha çok tasarım, marka odaklı dijital tasarımlar yaparak, yeni pazarlar, yeni müşterilere ulaşmalılar. Elbette bu, bugünden yarına olmayacak ancak hiç vakit kaybetmeden başlamak gerekiyor. E-ticaret de bu kapsamda önemli avantajlar sunarak hem markaların hem de üreticilerin parlamasına olanak tanıyor. Biz de TGSD olarak bu süreçte düzenlediğimiz eğitim ve gerçekleştirdiğimiz projeler ile KOBİ’lere destek oluyoruz. Öte yandan sürdürülebilir üretim eylem planı, organik ve sertifikalı pamuk üretimini hızla yaygınlaştırılmasını sağlayacak sözleşmeli tarım modeline geçilmesi gibi öneriler ve çalışmalarımızla da sektörün taleplerini kamu otoriteleri ile paylaşıyoruz.

Haberin Devamı

Bir marka için fason çalışmak sizce ‘kötü kader’ mi? Fason çalışmanın da avantajları var mı yoksa her firma kendi markasını oluşturmalı mı? Bugün için markalaşma maliyeti hangi hacimde satış yapılabilirse fizibıl olur?

- Marka olmak ciddi deneyim gerektiren, yoğun konsantrasyon isteyen ve altyapıya dayalı bir süreç. Bu süreci yaşamadan marka olamazsınız. Ancak öte yandan marka olmayı sadece etiket veya son tüketiciye ulaşmak olarak da düşünmemek gerekiyor. Biz son tüketiciye ulaşan markalara üretim yapan firmaların da ‘marka’ olabileceğini düşünüyoruz. Bu markaları da ‘fason üretici’ değil ‘marka üretici’ olarak tanımlıyoruz. Kaldı ki sektörümüzde üretim yapan pek çok firma da kendi alanında çok güçlü markalar haline geldi. Bu üretici markalar dünyanın önde gelen markaları ile stratejik ortaklıklar yapıyor. Bu noktada önemli olan firmaların katma değer yaratmaya odaklanmasıdır. Bu değer arttıkça, üretici fason kimliğinden sıyrılıp marka üretici kimliğine kavuşuyor. Değeri artırmanın öncelikli koşulu da dijitalleşme, yeşil dönüşüm ve sürdürülebilirliği odağa alıp, özellikle AB standartlarına uyum sağlamaktan geçiyor. Bu da markalaşma sürecinde satış hacminden öte dönüşümün gerekliliğine işaret ediyor.

Haberin Devamı

E-ticaret, e-ihracat, giyim sanayiindeki KOBİ’ler için gerçekten ‘hikayeyi değiştirebilecek’ bir kapı mı? Yoksa abartılıyor mu?

Haberin Devamı

- Kesinlikle abartıldığını düşünmüyorum çünkü hikayenin nasıl değiştiğine hep birlikte şahit oluyoruz. Az önce marka olmaktan bahsettik. Bilindiği üzere geçmişte markalaşmak için mağazalar açmak yani ciddi yatırımlar yapmak gerekiyordu. Bugünse bir pazar yerinde açtığınız mağaza ile akşamdan sabaha marka olabiliyor ve dünyanın her yerine ulaşabiliyorsunuz. Nisan ayında ETBİS’in açıkladığı 2022 yılı verileri de e-ticaret ve e-ihracatın önemini gösteriyor. Buna göre ülkemizde e-ticaret hacmi 2022 yılında, bir önceki yıla göre yüzde 109’luk artışla 800.7 milyar TL olarak gerçekleşti. Diğer ülkelerin ülkemiz e-ticaret sitelerinden yaptığı harcamalar 33.8 milyar TL’ye ulaştı. Sektör bazında değerlendirildiğinde de giyim, ayakkabı ve aksesuar 54 milyar TL ile beyaz eşya ve küçük ev aletlerinden sonra en yüksek e-ticaret hacmi oluşturan ikinci sektör. Yüzde 129 gibi ciddi bir artış yakalandı. Bu ivmeyi kaybetmeden daha da artırmamız gerekiyor.

‘Marka üretici’ olan kazanıyor

Rakamlarla hazır giyim

- Türkiye, hazır giyimde dünyanın 5. ülkesi.

Haberin Devamı

- Yıllık üretim hacmi 50 milyar dolar.

- Sektörün toplam büyüklüğü 62 milyar dolar.

- Ülkede 26 bin 62 hazır giyim üreticisi var.

- Bu firmaların da yüzde 99.5’i KOBİ.

- Toplam istihdam 726 bin kişi.

- İstihdamın yüzde 54’ü kadın.

- Sektörde KOBİ’lerin istihdamda yüzde 72.5, ciroda yüzde 62.7, ihracatta yüzde 58 payı var.

‘Marka üretici’ olan kazanıyor

TGSD dijital ve yeşil dönüşüme liderlik ediyor

Ramazan Kaya, “TGSD, giyim sanayiindeki KOBİ’lerin gelişimleri ve yeni pazarlara açılmaları için hangi faaliyetleri yürütüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

“Sektörümüzün en kapsayıcı sivil toplum kuruluşu olarak, sektörün kurumsallaşıp, inovasyon ve sürdürülebilirlik konusunda kararlılık göstererek, ürün ve hizmet kalitesiyle dünya markası haline gelmesi, dijital ve yeşil dönüşüm odağında tüm süreçlerini yenilemesi ve büyük ölçekli yatırımlar yapması için liderlik ediyoruz. Bununla birlikte günümüz itibarıyla yüzde 93’ü 40 ülkeye olmak üzere dünyanın her bölgesine ihracat gerçekleştiren sektörümüzün hem mevcut pazarlarda derinleşmesi hem de yeni pazarlara ulaşması için çalışmalar yürütüyoruz. Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan Uzak Ülkeler Stratejisi’nde 18 ülke yer alıyor. Biz sektör olarak bazıları bu ülkeler içinde yer alan yer alan ABD, Kanada, Avustralya, Güney Kore ve Japonya’ya odaklanıyoruz. İhracatımızın yüzde 68’ini gerçekleştirdiğimiz AB pazarı, bu yıl da bizim için öncelikli olmaya devam edecek. Bu pazarda bu yıl derinleşmeyi hedeflediğimiz ülkelerin başında ise geçmiş yıllarda çok başarılı çalışmalar yürüttüğümüz hatta Türk hazır giyim sektörünün ihracatının gelişmesine de büyük katkı sunan Almanya ve pek çok firmanın merkezinin yer aldığı Hollanda geliyor. İhracatımızın yüzde 5’ini oluşturan ABD’deki payımızı artırmak da önceliklerimiz arasında.”