19.11.2024 - 07:01 | Son Güncellenme:
EBRU SUNGUR - Çatısı altındaki 26’sı bölgesel, 5’i sektörel olmak üzere 31 federasyon ve 366 üye derneğe üye 100 bine yakın şirketle “Türkiye’nin en büyük bağımsız iş dünyası örgütü” unvanını taşıyan Türk İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED), yeni yılda KOBİ’lere rekabet avantajı sağlayacak projeler hazırlıyor. TÜRKONFED Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Sönmez, “Çatımız altındaki 100 bine yakın şirket kurumlar vergisinin yüzde 86’sını karşılarken ülkemizin dış ticaretinin yüzde 83’ünü gerçekleştiriyor. Aynı zamanda 7 milyon kişiye istihdam sağlayarak ülke ekonomimiz için artı değer yaratıyor. Bu da tarım ve kamu dışı kayıtlı istihdamın yüzde 55’ine denk geliyor” diyerek sorumluluklarının büyüklüğünü vurguluyor. Sönmez, sorularımızı yanıtladı.
- Geride bırakmakta olduğumuz yılda KOBİ’leri en fazla ne zorladı? Bu sorunun aşılması için önerileriniz nelerdir?
TÜRKONFED olarak son iki yılda gerçekleştirdiğimiz 100. Yıl Buluşmaları ve çeşitli projelerimiz kapsamında 50’nin üzerinde kentimizde iş insanlarıyla bir araya geldik. Bunun yanında her çeyrek Finansmana Erişim Anketleri düzenleyerek işletmelerimizin durumunu ortaya koyarken görüşlerini de alıyoruz. Son olarak yayımladığımız üçüncü çeyrek anketimize göre de KOBİ’lerimizin yüzde 74.3’ü yani her dört KOBİ’den üçü finansmana erişimde zorluk yaşıyor. 2023 yılına oranla iş hacimlerinin düştüğünü söyleyen KOBİ’lerin oranı yüzde 56.4 olurken arttı diyenlerin oranı ise yüzde 25.6’da kaldı. Özetle reel sektördeki belirsizlik ve temkinlilik artıyor, güven azalıyor. Güvenin tesisi sorunları çözer.
- KOBİ niteliğinde bir işletmenin gelecek yılı rekabetçiliğini koruyarak karlı geçirmesi için yapmasını önerdiğiniz üç şey nedir?
Saha ziyaretlerimiz ve anket sonuçlarımız, KOBİ’lerin 2025 yılının 2024’ten de zor geçeceğini öngördüklerini gösteriyor. Böyle bir ortamda rekabetçilik ve karlılık için öncelikli ilk iki maddenin eldeki kaynakların ve nakit akışının yani likiditenin doğru yönetilmesi olduğuna inanıyorum. İşletmeler finansal yönetim süreçlerini tekrar gözden geçirmeli. Üçüncü olarak da şirketler, bu dönemde başarılı olmak için kapasitelerini verimli kullanmalı, maliyetlerini optimize etmeli, pazar ve stratejilerini gözden geçirmelidir. Ayrıca daha yalın ve çevik organizasyon yapıları kurmak adına inovasyon odaklı çalışmak, ilişki yönetimine önem vermek, ham madde ve kaynak ödemelerinde hedging (riskten korunma) stratejileri oluşturmak ve alternatif finansman kaynaklarına açık olmak da kritik adımlar olacaktır.
- Sizce iş dünyası işçi ücreti ve ürün fiyatı artışlarını ne zaman ya da hangi koşul gerçekleştiğinde hedef enflasyona çıpalayacak?
Öncelikle mal ve fiyat enflasyonundaki ayrışmayı görmemiz lazım. Ekim 2024’te yıllık TÜFE enflasyon artışı yüzde 48.58 idi. Ancak enerji ve gıda hariç temel mal enflasyonu tarafında yıllık yüzde 28.45, genel mal sepetinde de yüzde 40.36 düzeyinde bir yıllık enflasyon var. Hizmetler tarafında ise enflasyon artışı yüzde 69.78 ile genel TÜFE artışının çok üzerinde. Enflasyonda asıl mesele beklentiler tarafında. TCMB’nin açıkladığı sektörel beklentilere baktığımızda, 12 ay sonrası enflasyon beklentisi, reel sektör için yüzde 49.5, hane halkları için ise yüzde 67.2. TCMB piyasa katılımcıları anketinde ise 12 sonrası için yüzde 27.4 enflasyon bekleniyor. Reel sektör ile piyasa katılımcılarının birbirine paralel seyreden enflasyon beklentilerinin Ocak 2022’den sonra koptuğunu 2023’te ise farkın açıldığını görüyoruz. Bu bize algıda bozulmalar yaşandığını gösteriyor. Bu algıları düzeltmenin ilk adımı doğru iletişimin kurulması, hemen ardından da kamunun sosyal harcamalar hariç harcamalarda tasarrufa gitmesi ve kayıt dışı ile mücadele edecek reformları hayata geçirmesi.
Hem finansman hem bilgi desteği
- TÜRKONFED’in, KOBİ’lerin rekabetçiliğini artırmak, yeni pazar imkanları yaratmak gibi konularda gelecek yıl devreye alacağı projeleriyle ilgili bilgi verir misiniz?
TÜRKONFED olarak projelerimizde hem tematik hem de güçlü bölgesel ve kurumsal yapımızdan faydalanıyoruz. Finansmana Erişim, Dijital Dönüşüm ve Yeşil Dönüşüm komisyonlarımıza üye olan 100’ün üzerinde iş dünyası temsilcisi ve uzmanımız da projelerin fikir öncüsü olarak sürece katkı sağlıyor. Girişimde Kadın Gücü projemiz 2026 yılına kadar devam edecek. Bu projede bugüne kadar 5 binden fazla girişimci kadına ulaşılırken finansman olanakları da sunma imkanımız oldu. Beş yıllık projemiz İşimi Yönetebiliyorum kapsamında ise yaklaşık beş bin girişimciye eğitim verirken 320 KOBİ’ye ücretsiz e-ticaret ve e-ihracat altyapısı, dijital pazarlama danışmanlığı, birçok işletmeye de mentörlük desteği sağladık. Yeni dönemde ise özellikle yeşil dönüşüm ve dijital dönüşüm temalarındaki proje ve programlarımız hız kesmeden devam ediyor. Dijital Dönüşüm Merkezi, Dijital Anadolu Projesi ve Yeşil Dönüşümde Yol Arkadaşım Projesi ile de binlerce işletmeye ulaştık ve ulaşmayı sürdüreceğiz. Ayrıca İkiz Dönüşümde Yeni Ufuklar, CEO Buluşmaları ve Finansmana Erişim Olanakları gibi çok sayıda yeni projeyi de başlatacağız.
‘Deprem fonu bir ihtiyaç’
- “Üretim gücümüz fay hatları üzerinde” diyerek deprem fonu kurulmasını önermiştiniz. Bu önerinize nasıl karşılıklar aldınız?
Gündem nedeniyle gelecekteki tehditler maalesef gündemimizden çıkıyor. Oysa deprem bizim gerçeğimiz. Bu nedenle reel sektör, kamu ve sivil toplumun bir araya gelerek geleceğimizi ve ekonomimizi güvence altına almak için bu konuyu tartışması gerektiğini düşünüyoruz. TÜRKONFED olarak deprem fonu önerisiyle bu konuda bir adım attık. Çünkü ülkemizin gerçek anlamda afetlere hazırlığı mümkün kılacak, şeffaf ve denetimi güçlendirilmiş, özel sektör ile kamu iş birliğini destekleyen bir fon yapısına ihtiyacı var. Biz de deprem ve diğer afetlere hazırlık konusunu gündemde tutmaya devam edeceğiz.
Yeşil dönüşümde çifte avantaj var
AB’ye ihracatta 4 sektörde sınırda karbon mekanizması düzenlemesi 2026 başında işlemeye başlayacak. Elbette bu durum söz konusu sektörlerdeki büyük şirketlerin tedarikçisi konumundaki KOBİ’leri de etkileyecek.
TÜRKONFED Başkanı Süleyman Sönmez, bu çerçevede KOBİ’ler için gördüğü riskleri ve fırsatları şöyle anlattı:
“Yeşil dönüşüm kesinlikle geçici bir konu değil. Dolayısıyla bugün yeşil dönüşüme yatırım yapmayan işletmeler gelecekte tedarik zincirlerinin dışında kalabilir hatta kapılarına kilit vurabilirler. Bu konunun finansmanıyla ilgili olarak ise çeşitli hibe ve teşviklerin yanı sıra Enerji Performans Sözleşmeleri gibi işletme sermayesine dokunmadan enerji verimli hale gelmeyi sağlayan finansman modelleri de bulunuyor. Biz de TÜRKONFED olarak gerçekleştirdiğimiz projelerde Anadolu’daki iş insanlarına bu fırsatları anlatıyoruz. Çünkü yeşil dönüşüm, uluslararası tedarik zincirlerinde pazar payı artırarak ihracatı geliştirmek ve maliyetleri azaltarak karlılığı artırmak gibi önemli avantajlar sağlıyor. Bununla birlikte yeşil dönüşüm kapsamında hayata geçirilen uygulamalar bölgesel ticareti teşvik ediyor. Bu durum dikkate alındığında, coğrafi olarak AB’ye yakın konumda olan ülkemiz, geçiş dönemini iyi değerlendirmesi ve hızlı adaptasyon sağlaması durumunda AB ile ihracat ilişkisi temelinde bir avantaj elde edebilir, KOBİ’lerin rekabetçiliğine ve ekonomik sürdürülebilirliğine de ciddi katkılar sağlanabilir.”