Siyasetİdlib’de teröristlere ‘silah bırak’ çağrısı

İdlib’de teröristlere ‘silah bırak’ çağrısı

08.09.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Erdoğan, Ruhani ve Putin’in “Suriye” krizini ele aldıkları Tahran Zirvesi dün yapıldı. Erdoğan, İdlib için ateşkes ilanının sivilleri rahatlatacak bir adım olacağını dile getirdi. Sivillerin can güvenliğine dikkat çekilen tarihi zirvede teröristlerden silahlarını bırakmaları istendi

İdlib’de teröristlere ‘silah bırak’ çağrısı

Suriye iç savaşının 7. yılında Suriye rejimi ve Rusya’nın İdlib’e yönelik hava saldırıları sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Tahran’da bir araya geldi. Dünyanın yakından izlediği görüşmenin ana gündemi İdlib oldu. Zirveden 12 maddelik mutabakat metni çıktı. Üç lider, İdlib’de tüm terör gruplarına “silah bırakma” çağrısı yaptı, Üçlü zirvenin son bölümü, sürpriz biçimde canlı yayınlandı. Erdoğan, üçlü zirvede, ateşkes çağrısı yapılmasını istedi ve “İdlib, tüm Suriye’nin adeta küçük bir modeli konumundadır. Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan yöntemler, teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka fayda sağlamayacaktır” dedi. Putin, terör örgütlerinin masada olmadığı ve yerlerine konuşamayacakları yanıtını verdi. Üç lider basın toplantısında “silahların bırakılması” çağrısını sözlü olarak dile getirdi.

Haberin Devamı

Ruhani: Bir fırsat

Tarihi zirve öncesi Erdoğan önce Ruhani, sonra Putin ile ikili görüşme yaptı. Ruhani ile Putin ise baş başa görüşmedi. Sözlerine besmeleyle başlayan Erdoğan, “Bugün gerçekten çok önemli ve anlamlı bir gün. Günlerden de cuma. Soçi ve Ankara’dan sonra Tahran’da önemli bir görüşmeyi gerçekleştireceğiz” dedi. Erdoğan-Putin görüşmesi 45 dakika sürdü. Üç lider yerel saatle 15.45’te bir araya geldi.

ABD vurgusu

12 maddelik Tahran bildirisi, 1 saat süren zirvenin ardından kabul edildi. Görüşmenin ardından üç lider ortak basın toplantısı yaptı. Ruhani, “Zirve yapılırken ABD yine Suriye hükümetini suçlayarak, kanunsuz işler yapmaya çalışıyor. Görüşmede, Suriye’de ABD ve siyonist güçlerin müdahale etmemesi gerektiğini vurguladım; arkadaşlarım da benimle hemfikirler. Dış askeri müdahale sorunların karmaşıklığını artırır. Suriye halkını sıkıntıya sokar” dedi.

Haberin Devamı

‘100 bin terörist’

İdlib konusunun çok hassas ve önemli olduğuna dikkati çeken Ruhani, “DEAŞ ve terör örgütü üyelerinden oluşan 100 bin kişi şu anda İdlib’de ve Suriye halkının güvenliğine karşı teşebbüste bulunuyor. Bu teröristlerin yok edilmesi konusunda bir endişe var; bir tedbir almamız lazım ki siviller zarar görmesin. Üç cumhurbaşkanı anlaştık. Teröristler hemen silahlarını bırakıp eylemlerine son versinler. Bu İdlib halkı için tehlike yaratıyor. İkincisi, hazırlanan anayasanın sonlanmasını hızlandırmamız lazım. Suriyeli mültecilerin ülkelerine dönmeleri, suçluların takası ve Suriye’nin onarımı konusunda 3 ülkenin cumhurbaşkanları görüştü. 7 yıl sonra Suriye halkı nihai zafere çok yaklaşmış durumda. Suriye’nin tamamında yakın bir gelecekte barış ve güvenlik sağlanacak” dedi.

Uzman toplantıları

Putin de “Somut adımları ele aldık. Rusya-Türkiye ve İran, terörizmle mücadele çabalarına devam edecek. Astana formatının imkanlarını kullanacağız. Uzman düzeyinde uluslararası toplantılar yapacağız. Suriye hükümeti, muhalifler, BM ve 3 garantör ülke bu toplantıları yapacağız. Terörizmden Suriye’yi temizlemek temel hedefimiz” dedi. Suriye’nin güney ve batı bölgesinin terörden temizlendiğini hatırlatan Putin, “İdlib’de kademeli olarak durumun istikrara kavuşması için adımları görüştük. Sayın Erdoğan’ın teklifi ile bütün taraflara silahları bırakma çağrısında bulunduk. Ama sivilleri korumak için teröristleri de korumak kabul edilemez. Elimizde net ve açık kayıtlar var muhalif gruplar kimyasal silah provokasyonu yapma niyetinde” diye konuştu.

Haberin Devamı

‘Esad garanti verdi’

Putin, “Suriye’nin siyasi yapılanmasını belirleyecek Suriye halkının bütün kesimleri, toprak bütünlüğü olan Suriye’de yaşayacak. Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri ve hiçbir ayrımcılığa uğramayacakları konusunda Esad garanti verdi. İnsani konularda Suriye halkına yardım konusunda da mutabakata vardık” dedi.

Şirazi’den alıntı

Sözlerine İranlı şair Şirazi’nin “Eğer sen başka insanların ızdırabından gamlanıp kederlenmiyorsan sana adem oğlu demek yakışmaz” dizeleriyle başlayan Erdoğan da, “Bu zirve, Suriye’de gelinen noktanın muhasebesini yapmak ve ileriye dönük adımların resmiyeti bakımından önemli fırsatlar sunmaktadır. 8 yıldır decam eden bir ihtilafın 1 günde çözülmesini beklemek elbette mümkün değildir ancak biz başkaları gibi yangını seyretmek yerine onu söndürmenin yollarını arıyor bunun için elimizi taşın altına koyuyoruz” dedi.

Haberin Devamı

‘İdlib küçük bir model’

Astana ve Soçi toplantılarının Cenevre’de siyasi çözüm için yürütülen çabaların katalizörü olduğunu söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

“Bu kazanımların muhafazası büyük önem taşıyor. Görüşmelerde Türkiye olarak Suriye’de rejimin dizginlenmemesinin yol açacağı tehlikeleri dile getirdik. İdlib bölgesine yönelik saldırıların sahadaki durumu daha da kötüleştireceğini ve siyasi süreci çökme noktasına getireceğini ifade ettik. Sivil halkın korunması, terörist unsurların ayrıştırılması ve İdlib’in mevcut statüsünün muhafazası hayati önem taşıyor. İdlib tüm Suriye’nin adeta küçük bir modeli. Burada atılacak yanlış adımların menfi yankıları her tarafta hissedilecektir. Suriyeli sivillerin can güvenliğini hiçe sayan yöntemler, teröristlerin ekmeğine yağ sürmekten başka fayda sağlamayacaktır. İdlib halkının yeni felaketlere maruz kalmasını asla arzu etmiyoruz. İdlib meselesi Astana ruhuna sadık kalınarak çözülmelidir. Mutabık kaldığımız, terörle mücadele kisvesi altında sahada oldu bittilere gidilmemesini vurguladık. Suriye’nin toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin milli güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durmanın gerekliliğini ifade ettim.”

Haberin Devamı

Üç garantör ülkenin temsilcilerinin BM Genel Sekreteri’nin Suriye Özel Temsilcisi ile Cenevre’de yeniden bir araya geleceğini hatırlatan Erdoğan, “Anayasa komitesinin kuruluş süresine dair hazırlıklarda son aşamaya gelindi” dedi. Zirvede, Suriyeli mültecilerin evlerine dönmesi konusunun da konuşulduğunu aktaran Erdoğan, “3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yapan bir ülke olarak mültecilerin güvenli geri dönüşlerine olumlu yaklaşıyoruz” diye konuştu.

‘Militanlar İHA üretiyor’

Putin, “İdlib ile ilgili herhangi bir mutabakat sağlandı mı” sorusuna şöyle yanıt verdi: “İdlib’de bir çok sivil var elbette bunu dikkate almalıyız ama bununla beraber ağır silahlar var. Çeşitli militanlar İHA’lar üretebiliyorar. İnsanları siper olarak kullanıyor. Biz ve Suriye ordusu daima sivilleri tahliye etmeye odaklandık. İran ve Türkiye ile eş güdüm içinde olmasaydık mümkün olmazdı.z. Sağlanan tüm mutabakatlarımız çatışan tüm tarafları barıştırmak üzerine ve terör unsurları bu parantezin dışında kalmalı. Ümidimiz tüm teröristlerin silah bırakması.” Erdoğan da İdlib’den Türkiye’ye dönük yeni bir göç dalgası ihtimali ile ilgili soruya şöyle yanıt verdi: “Sınırda İdlib halkının kaçacağı yer Türkiye. Biz Türkiye olarak şu anda zaten 3,5 milyona ev sahipliği yapıyoruz. Böyle bir 3,5 milyona daha bizim ev sahipliği yapmaya gücümüz de imkanlarımız da yetmez. Atacağımız adım mümkün olduğunca göçü engellemektir. Bugünkü toplantının özellikle silahların bırakılmasını sağlamaya yönelik buradan çıkan mesaj artık terör gruplarına çok kararlı bir duruşun ifadesidir. Başarmamız gerekiyor. Temennim bu süreci artık sona erdirmenin yollarını bulalım. Suriye halkı bir an önce kendi anayasasını ve adil bir seçimi bekliyor.”

Erdoğan, Hamaney ile görüştü

Cumhurbaşkanı Erdoğan, üçlü zirvenin ardından İran dini lideri Ayetullah Ali Hamaney ile görüştü. Hamaney’in basın ofisinden görüşmeye dair açıklama yapıldı. Türkiye ile İran arasındaki iyi ilişkilere değinen Hamaney, ortak noktaların daha da güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi. Hamaney, Türkiye ile İran’ın bölgenin iki saygın ve güçlü ülkesi olduğuna dikkati çekerek “İran ile Türkiye İslam dünyası için ortak amaçlara sahiptir. O yüzden İran ile Türkiye arasındaki siyasi ve ekonomik işbirliği geliştirilmelidir” görüşlerini paylaştı.

‘Süreç, riskli bir yere geldi’

Basın toplantısı öncesinde açılış konuşmaları da yapıldı. İdlib’in sadece Suriye’nin siyasi geleceği için değil milli güvenliğimiz ile bölgenin barış ve istikrarı bakımından da hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Türkiye olarak, şehitler verdiğimiz ve ciddi özveride bulunduğumuz bu sürecin şu an itibarıyla çok riskli bir yere geldiğini görüyoruz” dedi.

‘Varlığımız sürecek’

Türkiye, özellikle Suriye’nin siyasi, coğrafi ve sosyal bütünlüğü gerçek anlamda sağlanana kadar bölgedeki varlığını korumakta kararlıdır. Ülkemizin bekasına tehdit oluşturan yapıların, hudutlarımızın hemen ötesinde cirit atmasına müsaade edemeyiz.” Erdoğan, “Özellikle bugün burada bir ateşkes ilanı yapabilirsek inanıyorum ki bu zirvenin en önemli adımlarından birisi bu olacak ve sivilleri bu ciddi manada huzurlu kılacaktır, rahatlatacaktır. Bu konuyla ilgili bir adımın atılması ve böyle bir ilanın yapılması bu zirvenin de zaferi olacaktır diye düşünüyorum” dedi.

Bildirinin 3. maddesinde “ateşkes” ifadesinin yer almasını isteyen Erdoğan, “Burada ‘ateşkes’ ifadesi eğer yer alacak olursa bu yapılacak açıklamada çok daha isabetli olacaktır diye düşünüyorum” ifadesini kullandı. Erdoğan, İdlib’de tüm tarafların silahı bırakması gerektiğini tekrarlayarak, “Silahı bırakın ki buraya sulh gelsin. Bu çağrıyı zirvede yapmış olalım” dedi.

İdlib’de teröristlere ‘silah bırak’ çağrısı

Canlı yayında ateşkes tartışması

Üçlü zirvenin basına kapalı olarak gerçekleşeceği ilan edilmesine rağmen görüşmenin son bölümü canlı olarak simultane çevrildi. Yayının bu kısmında 12 maddelik bildiri okunduktan sonra oylamaya sunuldu. Erdoğan bu sırada Suriye’de ateşkesin sağlanması durumunda zirvenin anlam kazanacağını vurgulayarak 3. maddeye bu ifadenin eklenmesi istendi.

Ruhani de “İdlib’de teröristlere karşı mücadele, sivillere zarar vermemelidir ve yakıp, yıkıcı olmamalıdır. ABD’nin müdahalesi uluslararası hiçbir sözleşmeye uygun değildir” dedi.

Putin ise ateşkes çağrısına itiraz ederek, “Bizim masamızda silahlı muhalifler yok. Bence Türkiye Cumhurbaşkanı genel anlamda haklı, bu güzel olurdu fakat biz onların yerine konuşamıyoruz” diyerek yanıt verdi. Putin, Nusra ve DEAŞ’ın teröristlerinin silahları kullanmayacaklarına göre hareket edemeyeceklerini kaydetti. Ardından bir kez daha ateşkes çağrısında bulunan Erdoğan, “Hepsi için ‘Silahı bırakın’ çağrısını zirveden yapmış olalım” sözlerini sarf etti.

Erdoğan’ın çağrısına Ruhani ise “Amaç teröristler silahlarını bıraksınsa o şekilde olmaz. Çok önemli bir nokta, hepimiz tarafından onaylanıyor. Bütün teröristlerden istiyoruz ki uzlaşma yoluyla amaçlarını gütsünler” diye karşılık verdi.

Madde bildiriye eklenmedi ancak terör gruplarının silah bırakması çağrısı yapılması kararlaştırıldı. 3 lider de basın toplantısında bu çağrıyı yineledi.

ZİRVENİN SONUÇ BİLDİRİSİ

Askeri değil siyasi çözüm

Tahran’da düzenlenen Suriye konulu tarihi Türkiye-İran-Rusya Zirvesi’nin ardından ortak bildiri yayımlandı. Bildiride, Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceği ve ihtilafın siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceği inancı yinelendi. Liderler, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetti. 12 maddelik Tahran sonuç bildirgesi özetle şöyle:

Komşuların güvenliği

1- Astana formatının Ocak 2017’den bu yana sağladığı başarılardan, özellikle de Suriye Arap Cumhuriyeti genelindeki şiddetin azaltılmasında katedilen ilerlemeden ve ülkede barış, güvenlik ile istikrara yapılan katkıdan duydukları memnuniyeti ifade etmişlerdir.

2- Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü ile BM Şartı’nın amaç ve ilkelerine olan kuvvetli ve devam eden taahhütlerini vurgulamış ve bunlara herkes tarafından saygı gösterilmesi gerektiğinin altını çizmişlerdir. Terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddetmiş, Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü ile komşu ülkelerin ulusal güvenliğini zayıflatmayı amaçlayan ayrılıkçı gündemlere karşı durma kararlılıklarını ifade etmişlerdir.

İdlib için iş birliği

3- Sahadaki güncel durumu ele almışlar, 4 Nisan 2018 tarihinde Ankara’da yapılan son toplantılarının ardından Suriye Arap Cumhuriyeti’yle ilgili meydana gelen gelişmeleri değerlendirmişler ve aralarındaki mutabakat uyarınca üçlü eşgüdümü sürdürmek hususunda hemfikir kalmışlardır. Bu çerçevede, İdlib gerginliği azaltma bölgesindeki durumu görüşmüşler ve bu konuyu yukarıda belirtilen ilkelere ve Astana formatını tanımlayan işbirliği ruhuna uygun olarak ele almayı kararlaştırmışlardır.

4- BM Güvenlik Konseyi’nce terörist olarak tanımlanan DEAŞ, Nusra Cephesi ile El Kaide veya DEAŞ’la bağlantılı tüm diğer bireyler, gruplar, teşebbüsler ve oluşumların tamamen ortadan kaldırılması amacıyla aralarındaki işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir. Terörle mücadelede, terörist grupların ateşkes rejimine katılmış veya katılacak olan silahlı muhalif gruplardan ayrıştırılmasının sivil zayiatın önlenmesi bakımından da dahil olmak üzere büyük önem arzettiğinin altını çizmişlerdir.

Aktif iş birliği kararı

5- Suriye ihtilafına askeri çözüm getirilemeyeceğine ve ihtilafın yalnızca müzakere edilmiş siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inançlarını yinelemişlerdir. Siyasi sürecin Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları ve BM Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu olarak ilerletilmesi amacıyla aralarındaki aktif işbirliğini sürdürme kararlılıklarını teyit etmişlerdir.

6- Suriyelilerin öncülüğünde ve sahipliğinde bir siyasi çözüme ulaşma sürecini ilerletme amaçlı ortak çabaları sürdürme konusundaki kararlılıklarını yinelemişler ve Anayasa Komitesi’nin kurulması ile çalışmalarının başlatılmasına yardımcı olmaya yönelik taahhütlerini vurgulamışlardır.

7- Bütün Suriyelilerin normal ve huzurlu hayata yeniden kavuşmalarına ve acılarının hafifletilmesine yönelik tüm çabalara destek olma ihtiyacını vurgulamışlardır. Bu bağlamda, ilave insani yardım göndermek, insani mayın temizliği faaliyetlerini kolaylaştırmak, sosyal ve ekonomik tesisler de dahil olmak üzere temel altyapı unsurlarını eski haline getirmek ve tarihi mirası korumak suretiyle Suriye’ye yapılan yardımı artırmaları için başta BM ve insani ajansları olmak üzere uluslararası topluma çağrıda bulunmuşlardır.

Uluslararası konferans

8- İhtiyaç duyan tüm Suriyelilere hızlı, güvenli ve kesintisiz insani erişim sağlanmasını kolaylaştırma yoluyla, sivillerin korunması ve insani durumun iyileştirilmesini hedefleyen ortak çabaları sürdürmedeki kararlılıklarını yinelemişlerdir.

9- Sığınmacıların ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye’de ikamet ettikleri asıl yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşleri için gerekli şartların oluşturulması ihtiyacının altını çizmişlerdir. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) ve diğer uluslararası uzmanlık kuruluşları da dahil olmak üzere, ilgili tüm taraflar arasındaki eşgüdüm ihtiyacını vurgulamışlardır. [Suriyeli mülteciler ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişiler hakkında uluslararası bir konferansın toplanması fikrini değerlendirmek hususunda mutabık kalmışlardır.]

10- BM ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi uzmanlarının katılımıyla yürütülen, alıkonulanlar/kaçırılanların serbest bırakılması, cenazelerin teslimi ve kayıp şahısların tespiti Çalışma Grubu’nun faaliyetlerindeki ilerlemeyi memnuniyetle karşılamışlardır.

Sonraki toplantı Moskova’da

11- Rusya Federasyonu Devlet Başkanı Putin’in daveti üzerine, bir sonraki toplantılarını Rusya Federasyonu’nda yapmayı kararlaştırmışlardır.

12- Rusya Federasyonu ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanları, zirveye evsahipliğinden ötürü İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Hasan Ruhani’ye içten teşekkürlerini sunmuşlardır.