14.04.2017 - 16:24 | Son Güncellenme:
İddianamede, Zaman gazetesinin reklam filmiyle, örgüt lideri Gülen'in haberleşme ve talimat iletim yöntemlerinden "şifreli ve bilinçaltı mesaj verme" yöntemiyle, darbe girişimi öncesinde toplumsal algı zemini yaratmaya çalışıldığı belirtildi.
Gülen bir bebeğe ait görüntünün bulunduğu reklam filminin 5 Ekim 2015'te yayınlandığı anımsatılan iddianamede, bu reklamla darbe girişimi arasındaki sürenin bebeğin doğum tarihi olan 9 ay 10 güne denk geldiği kaydedildi.
Darbe girişiminin başarılı olması halinde sıkıyönetim ilanıyla sokağa çıkma yasağının getirilerek ülke genelinde oluşacak görüntünün reklam filminde insansız sokaklar olarak gösterildiği anlatılan iddianamede, darbe girişimi olayında TBMM başta olmak üzere bir kısım yerleşim yerlerinin ve kamu kurumlarının bombalanmasıyla reklam filminde kullanılan savaş ve tehdit durumunda uyarı amaçlı çalınan siren seslerinin benzerlik gösterdiği aktarıldı.
Reklam filmiyle TSK içine sızmış örgüt mensuplarına mesaj
İddianamede, reklam filminde gazetenin logosu ekrana gelirken duyulan top sesinin filmde gösterilen yerleşim yerini bombaladığı algısını vermesi nazara alındığında darbe girişimiyle reklam filminin benzerlik göstermesinin tesadüf olamayacağı, darbe sonrası dönem ve darbe girişimin hedef aldığı siyasal iktidara karşı kamuoyu ve toplumsal algı zemini oluşturma amacı taşıdığı aktarıldı.
Reklamın yayınlanmasından 9 ay 10 gün sonra örgüte mensup bir kısım asker şahıslarca darbe girişiminde bulunulduğu, reklam senaryosunu hazırlayan kişiler arasında bulunup hakkında yakalama emri düzenlenen firari Ekrem Dumanlı'nın reklamın yayınlandığı tarihte darbe iması ve terör örgütüyle ilgili soruşturmalar yürüten savcılar ve davalarına bakan hakimler başta olmak üzere kamu görevlileri ile mevcut hükümeti tehdit eden nitelikteki köşe yazısını kaleme aldığı anlatıldı.
Somut olayda şifreli mesaj gönderme yönteminin TSK içerisine sızmış terör örgütü mensuplarına mesaj gönderme amacı taşıdığının, darbe girişimi sonucuyla birlikte ele alındığında bariz olduğu, darbe girişimi faaliyetinin bağlantılarının deşifre edilmesine devam edildiği belirtilen iddianamede, eylemlerin öncesinden planlı, sistemli ve gizliliğe azami riayet edilerek gerçekleştirildiğinin anlaşıldığı kaydedildi.
- "FETÖ'nün algı yönetimini sağlayan Ekrem Dumanlı"
İddianamede, Ekrem Dumanlı'nın FETÖ'nün yazılı basın yayın üzerindeki algı yönetimini, örgüt ideolojisinin kitlelere aşılanmasını, Türkiye'de olup bitenlerin örgütün gözünden ve yararına servis edilmesini, bir olayın örgüt lehine dezenformasyonunu, topluma gerçeklerin çarpıtılıp aktarılmasını, toplumun gerçekleri değil örgütün amacına göre bilgi edinmesini sağlayan imamı olduğu belirtildi.
İddianamede, "Ahmet Altan'ın Taraf gazetesindeki yazılarına son vermesinin ardından 7 Ekim 2015'te gazeteciliğe geri döndüğü ve terör örgütünün yayın organı olan, özellikle "fuatavni" isimli sosyal medya hesabının propagandasının yapıldığı, imtiyaz sahibi ve genel yayın yönetmenliğini terör örgütünün yöneticilerinden Said Sefa'nın yaptığı "haberdar.com" isimli sitede yazmaya başladığı" ifadeleri yer aldı.
Nurettin Veren'in savcılıkça alınan ifadesinde, "Kendisinden sonraki dönemde yapılanmanın medya unsurunun en güçlü adamının Alaaddin Kaya olduğunu, ülkede faaliyet gösteren medya mensupları ile Fetullah Gülen arasındaki ilişkiyi bu şahsın sağladığını, bu kapsamda Ahmet Altan, Mehmet Altan ve Nazlı Ilıcak gibi gazetecilerin Gülen'le arasındaki ilişkiyi sağladığını ve kendilerinin Alaaddin Kaya ile sık olarak görüştüklerini bildiğini" şeklindeki sözleri iddianamede yer aldı.
İddianamede, tanık ifadelerinden yola çıkılarak 2012 Mart ayında şüpheli Ahmet Altan'ın kapatılan eski Zaman gazetesinin imtiyaz sahibi Alaaddin Kaya ile bir diyaloğunu köşe yazısı haline getirdiği anlatılan iddianamede, köşe yazısında Kaya'nın kendisine Fetullah Gülen'in "Ergenekon'dan tutuklanan birisi için üzüldüğünü ama müdahale etmediğini" söylediği, buna sinirlenen Kaya'nın Altan'ı arayıp bağırdığı ve yazıyı değiştirmesini istediği kaydedildi.
Bunun üzerine Altan'ın ertesi gün örgütü kastederek özür dilediği ve "Sırat köprüsünde sizi sırtımda taşırım" şeklindeki yazıyı Taraf gazetesinde yazdığı dile getirilen iddianamede, bu tarihten sonra Taraf gazetesinin AK Parti hükümetine karşı duruşunun keskinleşmeye başladığı belirtildi.