07.02.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:
Çiğdem Yılmaz
Sabiha Gökçen Havalimanı’nda önceki gün İzmir-İstanbul seferini yapan Pegasus Havayolları’na ait uçağın pistten çıkması sonucu 3 kişinin hayatını kaybettiği kazada yaralanan 180 yolcunun çoğunda kaburga, kol ve bacak kırığı tespit edildi. Dehşeti yaşayan yolcular korku dolu anları anlattı.
Kalça ve omurgasında kırıklar oluşan Selin Erdoğan (28), “Uçağımın kalkış saatine çok vakit vardı. Ben de bir önceki uçağa bindim. Aslında bilet almış olduğum uçağa binseydim bu durum başıma gelmeyecekti. Uçağa bindiğimde direkt uyudum ve ani bir sarsıntıyla uyandım. Uçağın tekerleri yere değmişti ama sarsıntı hala devam ediyordu. Çok geçmeden yüksekten düştüğümüzü fark ettim. O panikle tek düşündüğüm ölüm oldu, öleceğimi sandım. Nefes alamadım. Maskeler açılmadı. Sonra, ‘Uçak patlayacak’ diye sesler yükselmeye başladı. Sıkıştığım yerden zorlukla uçağın kanadına çıktım. Kırıklara rağmen yürüdüm” dedi.
Tedavisi devam eden iş insanı Engin Demir (44) de şunları anlattı: “İstanbul aktarmalı Dubai’ye gidecektim. Uçağın tekerleri yere değdikten sonra, uçak yükseklikten birden düştü. Düşmeyle birlikte kabin bagajları üzerimize düştü. Olduğumuz yerde sıkışıp kaldık. Çevremdeki kadınlar bağırıyordu, yüzleri kanıyordu ve herkes panik halindeydi. Yaşadığımız bir travmaydı. Çok korktuk. Kendi imkânlarımızla uçaktan çıktık.”
İzmir’den İstanbul aktarmalı Sinop’a gitmek için uçakta bulunan Rümeysa (44) ve Şeref Demirtaş (44) çifti de uçakta yaralanalar arasındaydı. Görme engelli olan avukat Şeref Demirtaş, “Uçağın alçaldığı yönünde anons yapıldı. Sonra uçak hızla inişe geçti. İnişin ardından cep telefonlarımızı açabileceğimiz anonsu yapıldı. Emniyet kemerlerimizi henüz çözmemiştik, uçak yüksek bir yerden düştü. Herkes çığlık atmaya başladı. Eşim beni çıkarttı. Herkes öleceklerini sandı” dedi. Eşi Rümeysa Demirtaş da “Çok sert bir şekilde indik. İndikten bir süre sonra yüksekten düşüp betona çarptık. Önce ben uçaktan çıktım, daha sonra ise eşimi de uçağın yarılan kısmından çıkardım” dedi.
‘Kemer kurtardı’
Avukat Kahraman Can Söylemez de şöyle konuştu: “Uçak kötü bir iniş yaptı. Bazı yolcular kemerlerini açtı. Kötü iniş olduğu için ben açmadım kemerimi. Kemerini açanlar kazada ağır yara almış olabilir. Uçak düz yolda ilerlerken tekrar bir fren yapmaya çalıştı duramadı ve sonrasında boşluk hissi, havada 30-40 metre süzülme hissi oldu. Uçak aşağı düşünce bir kere yerde sektik ikinci sekişte uçak oturdu. Tahmin ettiğim kadarıyla kokpit ilk düşüşte kırıldı. Çünkü yokuş aşağı düşerken ilk çarpma çok sertti. Daha sonra çıkış kapısına baktığımda orada oturanların durumunun iyi olmadığını gördüm. Durumum iyiydi çünkü kemer savrulmamı engelledi. Kemeri açıp hemen acil çıkış kapısını açtım. Sağımda da alev gördüm o yüzden acele ettim çıkmak için. Sonra çıkmaya çalışanlara yardım ettim. Hamile bir kadın vardı onu ve diğer yaralıları toplayıp ambulansa bindirip hastaneye gittik.”
Yaşadıklarını anlatan Yunus Elmacı da, “Piste yaklaştığı zaman uçak yalpaladı, piste indik uçak yine yalpalamaya başladı, ondan sonra her şey 2-3 saniyede oldu. Uçak aşağıya doğru düşmeye başladı. Ondan sonra ikiye bölündü. Kimisi ikiye bölünen yerden çıktı, kimisi kapılardan çıktı. Kanat üstündeydim, en arka kapıdan çıktım. Birkaç kişiye de yardımcı oldum” dedi.
92 hasta taburcu edildi
İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, dün akşam itibariyle 180 yaralıdan 92’sinin taburcu edildiğini açıkladı.
Eşinin son görevi çifti ayırdı
Yaşanan feci kazada yaşamını yitiren 3 kişinin Zehra Bilgi Koçar (30), Alev Gençoğlu (61) ve Songül Bozkurt (29) olduğu açıklandı. Diş hekimi Zehra Bilgi Koçar’ın eşiyle birlikte İstanbul’a geleceği ancak Ticaret Bakanlığı’nda müfettiş olan eşi Gökhan Koçar’ın son anda çıkan görevi nedeniyle İstanbul’a başka bir uçakla geldiği ortaya çıktı. Koçar’ın cenazesinin götürüldüğü Tekirdağ’ın Malkara ilçesinde bugün defnedileceği öğrenildi. Ailesi tarafından teslim alınan Alev Gençoğlu’nun cenazesi de bugün Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecek.
Arkadaşıyla görüşecekti
Kazada yaşamını yitiren Songül Bozkurt’un, arkadaşıyla görüşmek için İstanbul’a geldiği öğrenildi. Songül’ün kuzeni Metin İldeniz, “Songül, Elazığ’dan İstanbul’a gelen çocukluk arkadaşıyla görüşmek için geldi. Hayat dolu, neşeliydi. 9 saat sonra enkazdan çıkarıldı. Erken müdahale edilseydi belki de yaşardı” dedi. Bekar olan Songül’ün cenazesi ABD’de yaşayan ağabeylerinin gelmesinin ardından İzmir’de defnedilecek.