GündemYoğun bakımda büyük düşüş

Yoğun bakımda büyük düşüş

18.04.2020 - 07:00 | Son Güncellenme:

Türkiye’de “hidroksiklorokin” tedavisine hastalığın çok erken döneminde başlanırken “favipiravir” etken maddeli ilaç tedavisi de hastalık ağırlaşmadan uygulandı. Böylece hastalığın yoğun bakım evresine gelmeden önü kesildi

Yoğun bakımda büyük düşüş

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın, Kovid-19 salgınına karşı “Hiçbir ülke pozitif, şüpheli vakalarda kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık” dediği hidroksiklorokin etken maddeli ilaç, Türkiye genelinde uygulanan koronavirüs tedavisinde olumlu sonuçlar vermeye başladı. İlk vakalarda Çin deneyimlerinden faydalanan Türk hekimleri, ikinci haftanın ardından kendi algoritmalarını yarattı. Dünyadaki tedavi yöntemlerinin aksine “hidroksiklorokin” tedavisine hastalığın çok erken dönemde başlanırken “favipiravir” etken maddeli ilaç tedavisi de hastalık ağırlaşmadan uygulandı. Böylece hastalığın yoğun bakım evresine gelmeden önü kesildi, yoğun bakım hasta sayısı yarı yarıya düştü.

Haberin Devamı

Kovid-19 yoğun bakım ve entübe edilen hasta sayısının duraksaması son günlerde herkesin moralini yükseltti. Özellikle yoğun bakım hasta yatışlarının azaldığı günlük rakamlara yansırken, en yoğun pandemi hastanelerinden biri olan Kanuni Eğitim Araştırma Hastanesi’nden bir doktor, “İlk vakadan iki hafta sonra kendi tecrübelerimize dayanarak kendi algoritmamızı geliştirdik” diyerek düşüşü sağlayan tedavi yöntemini Milliyet’e şöyle anlattı:

“Ayda 11 Kovid-19 nöbetim var. İlk kez, geçtiğimiz gün Kovid-19 nöbetinde birkaç dakika da olsa ara verebildim. Buna rağmen sabah eve geldiğimde yürüyecek dermanım kalmamıştı. Çünkü koruyucu ekipmanlar insanı nefessiz bırakıyor. Geçen haftaki nöbetlerimiz sırasında dört saatlik periyotta 80 hasta bakıyorduk. Geçtiğimiz gün ise bu rakam yarı yarıya azalmıştı. Daha da önemlisi önceki hastaların hemen hepsinde akciğer tutulumu varken, bu tür vakaların sayısı da azaldı. Yani hem vakaların sayısı azalıyor hem de şiddeti. Zaten bu durum bakanlığın açıkladığı verilerde görülüyor. Vaka sayısındaki baskılanma tabii ki izolasyon önlemlerine bağlı ancak tedavideki başarının sırrı, Türkiye’nin kendi deneyimlerini devreye sokması, yani kendi algoritmasını geliştirmesinden kaynaklandı.”

Haberin Devamı

‘Erken başladık’

“İlk vakalarda mecburen Çin deneyimlerini dikkate aldık. Çünkü başka çaremiz yoktu. İki hafta sonra kendi tecrübelerimize dayanarak kendi algoritmamızı geliştirdik. Bakanlık neredeyse her hafta algoritmayı yeniledi. Böylece dünyadaki diğer uygulamalardan oldukça farklı ve ayrışık bir tedavi protokolümüz oldu. Sonuçlarını da almaya başlamış durumdayız. Türkiye olarak, ‘hidroksiklorokin’ tedavisine hastalığın çok erken döneminde başlıyoruz. Erken davranarak yeterince ilaç stoklamıştık. ‘Favipiravir’ tedavisine virüsün replikasyon zamanında yani hastalık iyice ağırlaşmadan, yoğun bakım ihtiyacı ortaya çıkmadan başladık. Oysa ilk uygulamalarda böyle değildi. Diğer ülkelerde halen böyle değil. Bu ilaç özellikle Avrupa ülkelerinde hastalık ağrılaşınca veriliyor ama o zaman da etkisi fazla olmuyor.”

Haberin Devamı

‘Akciğer tomografisinin fazlalığı işimize yaradı’

“Yoğun bakımdaki hastalarda erken entübasyondan (invaziv ventilasyondan) vazgeçtik. Çünkü bunun hastalığın seyrini çok değiştirmediğini gözlemledik. Bunun yerine non-invaziv ventilason CPAP dediğimiz sürekli pozitif basınçlı hava yolu tekniğine geçtik. Böylece invaziv ventilasyonun oluşturduğu akciğer hasarlarını da önlemiş olduk. Belki de en önemlisi hastalığın tanımlandığı gibi tipik akut solunum sıkıntısı olmadığını, pıhtılaşma bozukluğu gibi ilave problemlerin meydana geldiğini ve hastaların bu nedenle de kaybedildiğini gözlemledik. Dolayısıyla antikoagülan ilaçları da algoritmamıza eklemiş olduk. Tüm bunları Kovid-19 tanısı için PCR’den bile daha hassas olan akciğer tomografisi kapasitemizin çok çok iyi olması ve hızlı tanı sayesinde yapabildik. Dünyanın hiçbir ülkesinde bizdeki kadar akciğer tomografisi yoktur. Bu durum önceden eleştiri konusuydu ama şimdi işimize yaradı. Tüm bunların üzerinde bahsedilmesi gereken bir şey daha var. Başta doktorlarımız ve hemşirelerimiz olmak üzere sağlık çalışanlarımızın yoğun hasta kapasitesini eritebilme yeteneği.”