28.06.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:
Musa Kesler-Tarih ve biz
Sultan Selim en sert mizaçlı Osmanlı padişahlarından biridir. Disiplinsizliğe veya lakaytlığa asla tahammülü yoktur. ‘Yavuz’ sıfatını da bu özelliğinden dolayı aldığı rivayet edilir. Şehzadeliğinden itibaren yeniçerilerce sevilip sayılmasının sebeplerinden biri olarak yine bu sert karakteri gösterilir. Sultan Selim’in bu özelliğini neredeyse bütün ömürleri savaşlarda geçen yeniçeriler için bir tercih sebebi olması belki normal ama ya diğer idareciler için? Mesela divandaki vezirler, paşalar ve hatta sadrazam…
Seferden dönerken
Onların sultanın bu özelliğinden pek memnun oldukları söylenemez. Zira sultan idarecilerin en küçük bir hatasını en ağır şekilde cezalandırmasıyla meşhurdur. 8 yıllık saltanatı boyunca birçok sadrazam, vezir veya paşa, sultanın bu öfkesine maruz kalmış, çokları da canından olmuş… Verdiği emrin takibini yapan, neticesini mutlaka görmek isteyen güçlü bir padişaha vezir veya paşa olmanın ne kadar stresli ve riskli bir iş olduğunu tahmin etmek zor değil…
Sultan Selim aynı zamanda ilk Osmanlı halifesi… Mısır’ı fethederek Osmanlı hilafetini başlattı. İşte 1517’de, Mısır seferinden dönüşünde hocası Kemalpaşazade de yanındaydı. Ordunun önünde sohbet ederek ilerliyorlardı. Bir ara çamurlu bir yerden geçilirken, Kemalpaşazade’nin atı ani bir hareket yapar, sıçrayan çamurlar sultanın kaftanına gelir.
Yavuz’un sert mizacını bildikleri için herkesin yüreği ağzına gelir. Kemalpaşazade ise başını önüne eğer, endişeli değildir ama mahcuptur. Durumu fark eden Yavuz, “Hocam üzülmeyiniz! Sizin gibi bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamur bizim için bir ziynettir” diyerek hocasına iltifat eder. Kaftanını çıkarıp vezirine uzatır ve “Vasiyetimdir, öldüğüm zaman bu kaftanı sandukamın üzerine sersinler!” der. Sultanın ölümünün ardından bu vasiyet yerine getirildi. Kaftan yıllar boyu sandukanın üzerinde örtülü olarak durdu.
9 yıldır konulamadı
Türbelerin 1925’te kapatılmasından sonra zaten yıllar içinde iyice yıpranmış olan kaftan, 2006 yılında Milli Saraylar Daire Başkanlığı’nda bakıma alındı ve ardından Müzeler Müdürlüğü’ne iade edildi. Ancak mezarın üzerine konulmadı. Dönemin Türbeler Müze Müdürlüğü 2012’de “İkilemde kaldık. Bir tarafta Yavuz Sultan Selim’in vasiyeti var, diğer taraftan da kaftanın türbenin otantik özelliğini bozma durumu var” diye açıklama yapmıştı. Aradan yıllar geçti ama kaftan hâlâ yerinde değil. Müzeler Müdürlüğü’ne göre kaftanın tamiratı tamamlandı ama ‘türbede uygun ortam henüz sağlanamadığı’ için kaftan depoda ‘uygun bir ortamda’ bekliyor… Türbede uygun bir ortamın, ne zaman sağlanacağı ise henüz belirsiz…