06.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
Nul Kural / VENEDİK FİLM FESTİVALİ'NDE
73. Venedik Film Festivali’nde dün yarışma dışı gösterilen Andrew Dominik’in yeni belgeseli ‘One More Time With Feeling’ ünlü müzisyen Nick Cave’in 9 Eylül’de çıkacak yeni albümü ‘Skeleton Tree’nin kayıt sürecine odaklanıyor. Venedik’te dünya prömiyerini yapan film, dünyada olduğu gibi Türkiye’de de sadece tek bir günde, 8 Eylül’de Atlas Sineması’nda İKSV Galaları’nda gösterilecek. Film, çekildiği dönem itibarıyla sadece basit bir albüm kaydı belgeseli değil. Nick Cave’in oğlu Arthur’un geçen yıl trajik bir kazada hayatını kaybetmesinin gölgesi hem albümün hem belgeselin üzerine düşüyor. Dominik yas sürecindeki aileyi, yargılarını ve sesini kaybettiğini söyleyen Cave’in yaratıcı süreçteki hallerini yakalamakla da kalmıyor. Warren Ellis’le dostluğunun öneminden, hayatta olan oğlunun babasının gözünün içine bakması gibi küçük anlara uzanabiliyor. Dolayısıyla bir albüm kaydı belgeseli değil, bir sanatçının diğer bir sanatçıya dokunaklı bir bakışı olarak çok daha fazlası olarak görülmeyi hak ediyor. Başlı başına kayıp ve yas üzerine çekilmiş bir eser olarak yorumlanması gerekiyor.
Yeni kapılar
Meksika’daki uyuşturucu kartellerinin uyguladığı şiddeti gösteren önceki filmi ‘Heli’yle 2013’te Cannes Film Festivali’nden En İyi Yönetmen Ödülü alan Meksikalı sinemacı Amat Escalante, 73. Venedik Film Festivali’nde yarışan yeni ve dördüncü filmi ‘The Untamed’le sinemasında yeni kapılar açtı. Sert, gerçekçi ve sosyal yönü güçlü filmlerle tanınan Escalante’nin ‘The Untamed’i Polonya sinemasının bilinçaltıyla ilgilenen yaratıcı ismi, bu yıl hayatını kaybeden Andrzej Zulawski’ye adaması filmi izlemeden önce kulağa tuhaf gelebilir. Ancak önceki gün Venedik’te ‘The Untamed’i izleyenler Zulawski’nin sinemasında girdiği saplantı, cinsel dürtü, bilinçaltı gibi alanlarla ilgilenmeye başlayan farklı bir Escalante filmiyle tanıştılar.
Film, kocası ve iki çocuğuyla yaşayan genç bir kadın, onun kocası, hastanede çalışan kardeşi ve hayatlarına giren gizemli
bir genç kadınla ilgili. Ama filme bilim kurgusal bir yön katan öğe, karakterlerin cinsel dürtüleri harekete geçiren bir varlığın çekim alanına girmeleri.
Yargılaması güç
Film, Meksika toplumunun sosyal yönleri, homofobi, kadının toplumdaki yeri ve aile değerleriyle bilinçaltı ve cinselliğe dair dürtüleri harekete geçiren bir gücü bir araya getiriyor. Yarışmanın en tuhaf filmi ‘The Untamed’, yargılaması güç, izleyenin aklından kolayca çıkmayan, yönetmenlik yönü güçlü ve Meksikalı sinemacının kariyerinin beklenenden daha ilginç yerlere gidebileceğini gösteren bir yapıt. Sam Mendes başkanlığındaki jürinin filme nasıl yaklaşacağı ise 10 Eylül gecesinde dağıtılacak ödüllerde belli olacak. ‘The Untamed’in beğeneni de beğenmeyeni de var ancak kayıtsız kalınması imkansız bir film.
Eleştirmenleri ikiye böldü
Yarışmada eleştirmenleri ikiye bölen ve ‘The Untamed’ gibi iyi yönetilmiş olduğunda birleşilen diğer bir film Martin Koolhoven’ın yüksek bütçeli westerni ‘Brimstone’. Kadrosunda Dakota Fanning ve Kit Harington’ın olduğu film, dilsiz Liz’in kasabaya gelen peder tarafından suçlanmasıyla başlıyor ve film hikayede geriye doğru giderek bunun nedenleriyle ilgileniyor. Film, kontrollü bir yönetmenlikle çekilmiş, sadizmin kıyılarında dolaşan bir şiddet içeren, alabildiğine karanlık bir western. Ancak ‘The Untamed’in tersine yoruma açık, göze ilk bakışta çarpandan daha fazlasını sunan bir film değil.