24.01.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Kovid-19 salgınında hem ölüm hem ağır vaka hem de sosyal izolasyon nedeniyle en büyük darbeyi yiyenler, 65 yaş üzeri vatandaşlar oldu. Neredeyse bir yıldır Kovid-19 riskine karşı evlerinden çıkmalarına sadece birkaç saat izin verilen 65 yaş üzeri vatandaşların sabrı tükenirken, birçoğu isyan noktasına gelmiş durumda. Evlerine kapanmak zorunda kalanların yanı sıra 65 yaş üzeri olmasına karşın çalışıp evine ekmek götürmek zorunda olanlar ise tüm riskleri göze alarak yaşamlarını sürdürmeye çalışıyorlar. Sokakta oldukları sırada dertlerini dinlediğimiz 65 yaş ve üzeri her vatandaşın başlıca sıkıntısı toplu taşıma araçlarına getirilen kısıtlama. Toplu ulaşımdan yararlanamadıkları için sıkıntı çektiklerini dile getiren pandemi mağdurları, “Taksiye verecek paramız yok” diye sitem ediyorlar.
Sosyal bağlantıları güçlendirilmeli
Alzheimer Vakfı ve Geropsikiyatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Engin Eker, evde kalma yasakları nedeniyle bir araya gelemeyen ailelerin büyük stres altında olduğunu belirterek şu uyarılarda bulundu:
“Dijital görüşme tekniklerine çoğu yaşlılarımız hakim olamıyor. Bu nedenle, sosyal mesafenin yarattığı sosyal etkileşimin azalması, yaşlılarda ruhsal ve fiziksel sağlık üzerinde olumsuz etkiler oluşturdu ve oluşturmaya devam ediyor. Yaşlılarımızda sadece bedensel sorunlar değil, depresyon, kaygı bozukluğu, öfke atakları ve uykusuzluk gibi ruh sağlığı ile ilgili belirtiler de görülüyor. Yaşlılarımızın sosyal bağlantıları güçlendirme yollarını artırmak gerekir. Telefon destek hatları ve destek grupları gibi yardımlar için belediyelere çok iş düşüyor. Belli aralıklarla yaşlıların aranarak yaşam tarzlarının değerlendirilmesi, fiziksel aktivite, beslenme, beyin fonksiyonlarını canlandırıcı egzersizler yapmaları teşvik edilmeli.”
‘Allah’tan kitaplar var’
CHP eski Genel Başkanı duayen gazeteci Altan Öymen (88) de, “Allah’tan kitaplar var” diyen isimlerden. Günlük yaşamının büyük kısmını okuyup, araştırarak geçirdiğini söyleyen Öymen, günlerini şöyle anlatıyor:
“Çocukluğumda 65 yaş üzeri denildiğinde, şimdinin 95 yaşı gibi algılanırdı. İnsanlar erken yaşlarda ölüyordu. Artık Türkiye nüfusunun yüzde 20’ye yakını 60-65 yaş üzeri kişilerden oluşuyor. Pandemi sürecinde yapmak isteyip ertelemek zorunda kaldığımız mecburiyetler bizleri zorluyor. Örneğin doktor kontrollerimiz aksamış vaziyette. Sokağa çıkış iznimiz günde üç saatten ibaret. Toplu taşıma araçlarına binmemiz yasak. Birçok arkadaş bizim yaş grubuna haksız ve insafsız bir ayrımcılık yapıldığını düşünüyor. Kovid-19 ile birlikte değişik bir sınıf, yani ‘60-65 yaş ve üzeri sınıfı’ oluştu. Yeni dünyanın, yeni sosyal sınıfındaki insanların birçok meselesi ortak. Bu nedenlerden şikâyet edenlerin haklı görülmesi ve bunlara ilgililerce çareler aranması gerekli. Kişisel olarak şimdilerde kitaplığımı düzeliyorum ve bu aktivite bana iyi geliyor.”
‘Neyse ki yalnız değilim’
Sade vatandaşların yanı sıra 65 yaş üzeri ünlü simalar da sosyal izolasyondan bunalmış vaziyette. Bazı isimler ise ne olursa olsun tebessüm etmekten vazgeçmiyor. 88 yaşındaki TBMM eski başkanlarından Hüsamettin Cindoruk, süreci biraz da esprili bir dille eleştirirken, vaktinin büyük kısmını okuyup, yazarak geçirdiğini söylüyor:
“Eğlence hayatım olmadığından çok da fazla sıkıntı yaşamıyorum. Dostlarımla ‘zoom’ üzerinden konuşuyorum. Evimde olmak bana sıkıntı vermiyor ama adına kısıtlama denilen yasaklara karar veren mekanizmadan rahatsızım. Neyse ki yalnız değildim. Hayat arkadaşım yanımda olmasa sıkıntı yaşardım.”
‘Hareketlerim yavaşladı’
Türk sanat tarihi profesörü, akademisyen ve yazar Prof. Dr. Nurhan Atasoy (87), kısıtlamalardan olumsuz etkilenen önemli isimlerden. 65 yaş üstü gruba tanınan üç saatlik sokağa çıkma süresinin yetersiz olduğunu dile getiren Prof. Dr. Atasoy, “Evladım, dışarı çıkmaya karar verdiğimde giyinip, hazırlanmam bile bir saati buluyor. Bizler genç değiliz, eskisi gibi hızlı hareket edemiyoruz. En çok hava almayı, Büyükada’ya gidip bir hafta boyunca kalmayı özledim. Bir yıldır evime ne dostlarım ne asistanlarım gelebiliyor. Çalışmalarım aksadığından bu durum mutsuzluk yaratıyor. Temiz havaya, dışarıda bir lokantaya gidip dostlarımla yemeye, içmeye hasret kaldım. Neyse ki, kızım alt katımda ve yanımda yardımcım var. Onlar olmasaydı, bu süreci bir başıma ne kadar idare ederdim, bilmiyorum. Yaşlılar için virüs korkusu ve izolasyon psikolojimizi zorluyor. Fiziksel hareketlerim daha da yavaşlamış durumda. Hafızam yerinde ama zaman zaman daha yavaş düşündüğümü hissediyorum” dedi.
‘En çok seyahat etmeyi özlüyorum’
Tarihçi Prof. Dr. İLber Ortaylı (73) en çok seyahat etmeyi özlemiş.
İlber Hoca, “Sokakta gezmeyi, farklı mekanlarda dostlarla buluşmayı özledim. Yaz döneminde büyük ve lüzumsuz gevşeme vaka sayılarını artırdı. İstanbul’da tıkanıp, kalmış on binlerce yaşlı var. Şartlar çok zor ve her gün otobüse binip, uzak bir semtte park, bahçe, yeşil alana kendisini atanlar mahalle aralarına sıkışmış durumdalar. Böyle zamanlarda insanlara öneri sunmak bana lüks geliyor. Kitap okunması tavsiye ediliyor ancak Türkiye’de okuma alışkanlığı olmadığı gibi, kim ne okuyor belli değil. Şartlar ne olursa olsun pandemiyi atlatacağız. Bu işin şakası yok. 65 yaş üzeri günlük tutup, hislerini kağıda dökerek rahatlayabilir” diyor.
YARIN: “Hiç bu kadar çaresiz ve yalnız hissetmemiştik” “Mimiklerimiz, sevgimiz, duygularımız dondu”