28.07.2016 - 13:01 | Son Güncellenme:
İZMİR (DHA)-
Kamuoyunda askeri casusluk olarak bilinen, İzmir’deki gizli askeri bilgi ve belge bulundurma davasında, aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 356 kişi, İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıp beraat etti. Bu soruşturma süresince sahte delil üretildiği ve fişleme yapıldığı iddiasıyla Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato’nun sürdürdüğü soruşturmada, aralarında dönemin İzmir İl Emniyet Müdürü Ali Bilkay’ın da bulunduğu polisler hakkında dava açıldı, yargılanmalarına başlandı.
Genişletilen bu soruşturma sonrasında, 15 Temmuz’daki darbe girişiminden önce 9 Temmuz’da, FETÖ/PDY üyesi oldukları iddiasıyla ABD’de Norfolk’daki komutanlıkta görevde bulunan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu ile Genelkurmay Kuvvet Geliştirme ve Kaynak Yönetim Daire Başkanlığı’nda görevli Tuğamiral Ali Suat Aktürk hakkında da yakalama kararı çıkarıldı.
ABD’de bulunan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu ile Tuğamiral Ali Suat Aktürk bu soruşturma kapsamında yakalanamadı. Aranan 2 amiral, 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından alınan önlemler kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararname ile ordudan ihraç edilen generaller arasında yer aldı.
KRİTİK GÖREVLERDE BULUNDUĞU ORTAYA ÇIKMIŞTI
FETÖ/PDY üyesi olmakla suçlanan Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun, 2011 yılındaki Yüksek Askeri Şura’da terfi alıp tuğamiral olduktan sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda kritik öneme ve bilgilere sahip olunacak birimlerde başkanlık yaptığı belirtilmişti. Tümamiral Uğurlu’nun, 2011 yılındaki terfisinden hemen sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesinde gerçekleştirilen tüm elektronik haberleşmeleri takip ve koordine eden MEBS Başkanlığı yaptığı, aynı birimin amiraller dahil personele tahsis edilen cep telefonlarından da sorumlu olduğu anlaşılmıştı. Tümamiral Mustafa Zeki Uğurlu’nun, bu kritik görevle tüm yazışmaları kolayca takip edip, amirallerin bile kimlerle telefon görüşmesi yaptığını öğrenebildiği, böylelikle fişlemeler için önemli bilgilere ulaşabildiği iddia edilmişti. Tümamiral Uğurlu, 2012 yılında da Yüksek Askeri Şura kararlarıyla, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Personel Başkanı yapılmıştı. Bu kritik görevde de bütün komutanlık personelinin atama, yer değiştirmesinde etkili olduğu, ayrıca kişisel bilgilere de kolayca ulaşıp, bunları belli noktalara aktardığı, öne sürülmüştü.