22.12.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
ÇİĞDEM YILMAZ İstanbul - Avcılığın ekosistem ve yaban hayatına zarar verdiğini ve birçok canlının da neslinin tükenme tehlikesi altına olduğunu belirten doğa ve hayvan hakları aktivistleri, avcılığın yasaklanması gerektiğini söylüyor.
Aktivistler, son 16 yıl içinde yaklaşık 17 bin avcılık kursunun açıldığını ve en az 500 bin kişiye de avcılık kursu verildiğine dikkati çekiyor. Milliyet'e konuşan doğa ve hayvan hakları aktivistleri, şu değerlendirmelerde bulundu.
'Vicdansızlığa kılıf’
Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Yönetim Kurulu Genel Başkanı Av. Ahmet Kemal Şenpolat: Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından avcılık ihaleleri yapılıyor. Bizler ne zaman ki bu duruma tepki göstermeye başladık, avcılar da kendilerini savunmaya başladı. Bu işin turizm olduğunu, sürünün gençleştirilmesi gerektiğini ve sürüdeki yaşlı hayvanların öldürülmesi, gençlerin de kendi aralarında rahat bir şekilde çiftleşmesini gerektiğini söylüyor. Bunların yanı sıra bir de, bohçacı dediğimiz ruhsat almadan elindeki tüfekle bu işi yapanları garibanları suçluyorlar. Her zaman bir savunma mekanizması bulabiliyorlar ve yaptıkları vicdansızlığı bir kılıfa oturtmaya çalışıyorlar. Şöyle de bir gerçek var; avcılık lobisinin yapmış olduğu aslında hukuki bir şey. Çünkü, Doğa Koruma Ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü bu hayvanları ihaleye çıkartıyor ve 'Siz bu hayvanları vurabilirsiniz. Ben sana yetki veriyorum, parayı verirsen benim ülkeme gel vur' diyor.
Türkiye'de yaban hayatı bitmiş durumda, bunun en büyük nedeni de avcılık. Doğru düzgün hayvan kalmadı. Bakanlık, yaban hayatının canlanması için 10-20 yıl avcılığı yasaklaması gerekiyor. Avcıların hepsi de birbirini tutuyor. Kan ve öldürme üzerine kilitlenmiş durumdalar. Bakanlığı da ele geçirmiş durumdalar ve avcılık lobisi buralarda çok güçlü. Merkez Av Komisyonu tarafından her yıl ihale açılıyor ve bu komisyon içerisinde bir tane çevresi ya da hayvan hakları savunucusu yoktur. Bir de bu avcıların kullanmış oldukları tüfeklerde bir atışta onlarca saçma çıkıyor ve ıskalama durumunuz çok düşük. Bu kadar da halkasız bir durum. Bir hayvanın üzerinde onlarca saçma sıkıyor.
'Anayasa’ya aykırı’
Doğa Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dicle Tuba Kılıç: "Türkiye'de doğanın ve hayvanların yaşaması için çalışan sivil toplum kuruluşlarının neredeyse tamamı avcılığın yasaklanmasını talep ediyor. Bunun hem bilimsel hem de etik olarak iki nedeni bulunuyor. İlk olarak, ülkemizde dünyanın tamamında olduğu gibi biyolojik çeşitlilik ve kritik ekosistemler yok oluyor. Türkiye’de özellikle yasadışı avcılık nedeniyle pek çok türün nesli tükeniyor. Kaçak avcılık önlenemiyor hatta artarak devam ediyor. Silahlanma o kadar üst düzeydeki kayıtlı avcılardan çok daha fazla kaçak avcı bulunuyor. Dolayısıyla avcılığın her koşulda yasaklanması, biyolojik çeşitlilik ve ekosistemlerin yaşatılması için önemli bir adım. Etik açıdan baktığımızda, yaşadığımız çağda toplumun büyük çoğunluğu tarafından bir hayvanı keyif için öldürmek yani avcılık bir spor veya turizm faaliyeti olarak kabul görmüyor. Hukukçulara göre Anayasamızın devlete verdiği yetkiler, yaban hayvanlarının para karşılığı öldürülmesini kapsamıyor. Bu nedenle, Devletin avcılara avlanma hakkını vermesine karşı geçtiğimiz aylarda bir dava açtık ve sonucunu bekliyoruz. 234 sivil toplum kuruluşu Change.org adresi üzerinden avcılığın yasaklanması için bir imza kampanyası başlattık. Avcılık yasaklanana kadar ve kaçak avcılık engellenene kadar çalışmalarımıza devam edeceğiz."
‘Bunun adı katliam cinayet’
Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu Başkan Yardımcı (HayKonFed) Haydar Özkan: Canlı bir hayvanı keyif için vurmamın mantıklı bir açıklaması olamaz. Bunun savunulacak zerre kadar yeri olamaz. Tabiatın doğal akışında bir hayvan ölebilir veya birbirlerini avlayabilir ona kimse bir şey diyemez. Ama kasıtlı olarak öldürmez. Öldürmesi katliamdır, cinayettir. Kontrollü avcılığın hayvan türlerini koruduğu hatta artırdığı söylemleler de doğru değildir. Bu söylemlerin herhangi bir bilimsel dayanağı bulunmamaktadır. Ekolojik dengeye katkı sağladıklarını söyleseler de aksine ekolojik dengeye ve yaban hayatına zararları var. Ancak yaptıkları meşru göstermek için bu söylemlerde bulunuyorlar.
‘Doğa temelli çözüm şart’
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) Doğa Koruma Direktörü Sedat Kalem: WWF’nin (Dünya Doğayı Koruma Vakfı) 2020 Yaşayan Gezegen Raporuna göre, son 50 yılda insan etkisi altında canlı türlerinin popülasyonları yüzde 68 azaldı. Bu tükenişe rağmen ülkemizde insan-yaban hayatı çatışması yaşanıyorsa, bu bir anlamda onlara yaşayacak alan bırakmadığımızın göstergesidir. İnsan-yaban hayatı çatışmasının azaltılması, hayvanları öldürerek değil onların yaşayabileceği korunan alanların ve ekolojik koridorlarının arttırılması ile mümkün olabilir. Çatışmaların görece yoğun olduğu bölgelerdeki vakalar bilimsel veriler çerçevesinde değerlendirilerek, doğa temelli çözümler geliştirilmeli bölgeye ve türlere özgü çit sistemlerinin kurulması desteklenmeli, tarım alanlarında meydana gelen yaban hayatı kaynaklı zararın giderilmesi için sigorta ya da tazmin sistemleri hayata geçirilmeli.
YARIN: 20 yılda kaç hayvan öldürüldü?