15.09.2022 - 11:56 | Son Güncellenme:
Gülay KUYUCU- Orhan AŞAN/DHA
Prof. Dr. Faruk Alaeddinoğlu, iklim değişikliğinin yüzey sularını, akarsuların akışını, yağışın şeklini ve mevsimler arasındaki geçiş gibi birçok şeyi değiştirdiğini söyledi. Bu değişimin beraberinde yüzeydeki su hareketliliğinin yanı sıra yer altı sularının miktarını, birikme kapasitesini ve yeterliliğini de değiştirdiğini belirten Prof. Dr. Alaeddinoğlu, yer altı sularını ağırlıklı olarak besleyen yağış şeklinin kar olduğunu belirtti.
DÜNYADA CİDDİ ÖNLEMLER ALINMAYA BAŞLANDI
Dünyanın birçok yerinde yer altı sularının korunması için çok ciddi çalışmalar ve yasal düzenlemeler yapıldığını anlatan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Bu yasal düzenlemelerle birlikte o alandaki bütün su kaynakları, başta sondaj olmak üzere olumsuz etkileyecek tüm faktörlerden arındırıyorlar. Yer altı sularına dokunmuyorlar. Yer altı sularına dokunmadıkları gibi havzadaki su kaynaklarını da besliyorlar" dedi.
Birleşmiş Milletler'in çatısı altında iklim kriziyle ilgili yapılan çalışmalara da değinen Prof. Dr. Alaeddinoğlu, özellikle 2030 yılına dikkat çekti. Küresel iklim değişikliğinin yaratacağı etkilerin bütün dünyayı etkileyeceğini anlatan Prof. Dr. Alaeddinoğlu, "Van Gölü havzası daha çok etkilenecek. Çünkü kapalı bir havza. Kullanma su ihtiyacını siz dışarıdan temin edemezsiniz. Mevcut su kaynaklarının en etkin nasıl kullanılacaksa bunun planlanması gerekiyor. Bu senaryoların en iyisi bile çok sorunlu. Kaldı ki kötü senaryolar gerçekten çok ciddi sorunların olacağını gösteriyor. Bugün için su sorunu olmayabilir. Bugün için yer altı kaynakları su ihtiyacınızı karşılıyor olabilir ama geleceğe ilişkin elimizde somut bir şey yok. Yani şunu diyemez, hiç kimse, 'Van Gölü havzasının şu kadar su kaynağı var' diyemez. Bu hesaplanmış, ölçülmüş değil. Dolayısıyla 'geleceğe ilişkin su sorunumuz yok' da diyemez. Kaldı ki mevcut içinde yaşanan buharlaşma, sıcaklıktaki artış, göl seviyelerindeki bu düşüş bize senaryonun aslında hiç de böyle olmadığını gösteriyor. Çünkü özellikle yüksek kesimlerdeki o küçük göllerin birçoğunun kuruduğunu biliyoruz, Akgöl gibi. Bu göllerin kuruması birçok şeyi tetikliyor. Demek ki topraktaki su seviyesi düşüyor. Yani o gölleri besleyen kar suları artık o toprakta yok" diye konuştu.