12.12.2020 - 09:12 | Son Güncellenme:
DHA
Son aylarda azalan yağışlar, kuraklık tehlikesini beraberinde getirdi. Baraj ve göller ile yer altı su seviyelerinde düşüş yaşandı. İçme suyunun yanı sıra tarımsal üretim ve sanayi sektörünün de ilgilendiren su kaynaklarındaki düşüş endişe yarattı.
İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Uluslararası Su kaynakları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Alper Baba, gelişmeler hakkında bilgilendirip öneri sundu. Geçen yıla oranla bu yıl yağışların düştüğünü belirten Prof. Dr. Alper Baba, "Ege Bölgesi'nde yaklaşık yüzde 23, Güneydoğu'da yaklaşık yüzde 24, Marmara'da yüzde 20, Karadeniz'de yüzde 10 civarlarında yağışın azaldığını görüyoruz. Bu durum, su kaynaklarımızı etkiliyor. Özellikle barajlarımızı etkiliyor. Bugün barajlarımızın doluluk oranları yüzde 20-30'lara inmiş durumda. İzmir için örnek verirsek. İzmir, Türkiye'nin en büyük 3'üncü kenti. İzmir'e su sağlayan Tahtalı Barajı'nın geçen sene doluluk oranı yüzde 64.5 iken, bugün yüzde 36 oranında görüyoruz. Bu da şunu ortaya koyuyor. Geçen yıl ile bu sene arasında yüzde 50 oranında bir azalma var. Bu diğer barajlar için de geçerli. Bazı barajlarda ise bu oran daha düşük seviyelere inmiş durumda. Zaten barajlarda doluluk oranı yüzde 10'lara inmeye başladığı zaman kullanamama, yani kapasitesinden yararlanamamak durumu ortaya çıkmış demektir" dedi.
‘YERALTI SULARI ÖNEMLİ’
Barajlardaki doluluk oranının düşmesinin tarımsal üretimi olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Alper Baba, "Türkiye'de su kaynaklarımızın önemli bir kısmı tarımda kullanılıyor. Yani tarımda kullanılan su oranı yüzde 70-80 arasında değişebiliyor. Tarım sektörünün su kaynaklarının önemli bir kısmı yer altı sularından geliyor. Bugün yer altı suyu önemli bir stratejik öneme sahip. Bugün kırsal kentlerde tarımsal üretim yapanların yüzde 95'e yakını yer altı sularını kullanıyor. Sanayi kentleri, su ihtiyacının yüzde 90'ını yer altı sularından sağlıyor. Bugün köylerimize mahallelerimizde baktığımız zaman yüzde 95 civarında su kaynaklarının yer altı sularından kaynaklandığını görebiliyoruz. Türkiye'nin bütün kentlerindeki nüfuslarını düşündüğünüzde bunun yüzde 50'yi geçen miktarının yer altı sularından sağladığını görüyoruz. Bu nedenle bu kaynakların iyi korunması gerekiyor. Yer altı su kaynaklarının seviyelerinin düştüğünü gözlemliyoruz. Yağmur azalıp sıcaklık arttıkça su seviyeleri ciddi bir düşüş yaşanıyor" dedi.
‘ATIK SU DEĞERLENDİRİLMELİ’
Yaşanan olumsuzluğa karşı atık suların tarım ve sanayi sektöründe kullanılabileceğini belirten Prof. Dr. Alper Baba, "Atık suların iyi bir şekilde arıtılıp istenilen limit düzeyine geldikten sonra bunun tarım ve sanayi sektöründen muhakkak kullanılması gerekiyor. Ülkemizde buna yönelik stratejilerin hızlı bir şekilde devreye girmesi gerekiyor. Kaldı ki Türkiye'de su kaynaklarımızın önemli bir kısmını tarım ve sanayi sektörü kullanıyor. Atık suları bu sektörlere entegre edebilirsek, iklim değişikliğine karşı adaptasyon sürecini başlatmış oluruz. İzmir için bunu örnek verebilirim. Bugün Torbalı havzasını düşünecek olursak, Küçük Menderes havzası önemli bir tarım bölgesidir. Ciddi bir su kaynakları sorunu yaşar. Yine Menemen bölgesine bakarsak inanılmaz bir sanayi var burada. İki bölgede de önemli atık su arıtma tesisleri var. Bu tesislerden çıkan suların iyi arıtıldıktan sonra muhakkak hem sanayi hem de tarım sektöründe kullanılmasına izin verilmesi gerekiyor. Buna yönelik altyapıların hızlı bir şekilde elden geçirilmesi gerekiyor" dedi.