04.12.2024 - 17:26 | Son Güncellenme:
Murat SOLAK / İSTANBUL (DHA)
Tuzla'da 6 Ekim Pazar günü 7 yaşındaki Buğra E.A., bir alışveriş merkezinin otoparkında arkadaşlarıyla oyun oynuyordu. Yandaki düğün salonunda çalışan ve çocuk gürültüsünden rahatsız olan Abdullah Kocaman (19) çocukların yanına gitti. Kocaman önce Buğra E.A.'yı yumrukladı daha sonra yere düşen çocuğu havaya kaldırıp yere fırlattı. Yere düşüp yaralanan Buğra E.A., bilincini kaybetti. Olay yerine gelen sağlık ekipleri 7 yaşındaki çocuğu hastaneye kaldırdı.
Gözaltına alınan saldırgan Abdullah Kocaman ise 9 Ekim Çarşamba günü tutuklandı. Kocaman hakkında 'basit yaralama' suçundan 1 yıl 6 aya kadar hapis istemiyle dava açıldı. 12 gün cezaevinde kalan saldırgan, 21 Ekim tarihinde tahliye oldu. Olaya ilişkin görüntülerin tekrar ortaya çıkması üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tahliye kararına itiraz ederek tutuklanmasını talep etti. Kocaman, 8 Kasım Cuma günü tekrar tutuklandı.
MAHKEMEDEN SUÇ İŞLEMEZ ERTELEMESİ VE TAHLİYESİ
Mahkeme, 29 Kasım Cuma günü görülen duruşmada 'kasten yaralama' suçunun kendini savunamayacak durumda olan mağdura karşı işlendiğini belirterek Kocaman'ın 1 yıl 6 ay hapsine karar verdi. Mahkeme cezasında indirim uygulamadı ancak telafi edilecek bir zararın olmaması ve bir daha suç işlemeyeceği yönünde olumlu kanaat oluştuğunu belirterek cezayı erteledi. Sanığın tahliyesine de hükmetti. Aile ise tahliye kararına kabul etmediklerini belirterek itiraz dilekçesi vereceklerini söyledi.
'2 YILDAN AZ OLDUĞU İÇİN TAHLİYE EDİLİYOR'
Buğra E.A.'nın annesi Zeynep A., "Eşim gece işe gidiyordu, kayınpederim evdeydi. Ben kızımı uyutuyordum, oğlumun arkadaşları bana bağırmaya başladı. 'Eymen'in annesi, Eymen'in annesi' diye. Ben koşup balkona çıktım. 'Abla koş, Eymen kanlar içinde yerde yatıyor. Bir tane adam Eymen'i yere fırlattı' dediler. Gidemiyorum kızım uyuyor, kayınpederime 'baba koş' dedim. Önce babam gitti sonra dayanamadım, ben kızımı beşikten alıp eşimi aradım. Biz gittik, baktık kayınpederim oğlumun başında ağlıyordu. Oğlumun, kanlar içindeki kafasını tutmuş ağlıyordu. Sonra iş yeri sahipleri geldi. O çocuk kaçmıştı. Sonra ambulans ve polisler geldi. Oğlum hastaneye kaldırıldı. Polisler ifade almak için çocuğu bulmaya çalıştı. İki gün sonra çocuk bulundu ifade verdi. İlk tutuklama da 10 gün içeride yatıyor. Sonra tahliye oluyor. İkinci tutuklama da 8 Kasım'da. 29 Kasım'da mahkememiz olduğu için mahkemeye çıkıyoruz. 1 yıl 6 ay hapis cezası veriliyor ama 2 yıldan az olduğu için tahliye ediliyor. 2 yıldan az olduğu için ve sicili temiz olduğu için tahliye ediliyor" dedi.
'OĞLUM 15 DAKİKA ORADA HAREKETSİZ YATIYOR'
Abdullah Kocaman'ın en ağır şekilde cezalandırılmasını istediklerini belirten Zeynep A., "Biz hala davamızın arkasındayız. Oğluma yaptığı şey yanına kar kalsın istemiyoruz. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Benim oğluma kabusu yaşattı. Oğlum ölebilirdi, 15 dakika orada yerde hareketsiz yatıyor. Oğlum eve geldi hiçbir şey hatırlamıyor, kafasını kimin yaptığını hatırlamıyor, amcasının getirdiğini hatırlamıyor" diye konuştu.
'KORKUYOR, BU PSİKOLOJİDEN ÇIKAMIYOR'
Anne Zeynep A., oğlu Buğra E.A.'nın olaydan sonra psikolojisinin bozulduğunu ve konuşmada daha da güçlük yaşadığını belirterek, "Bizim için çok zor bir süreçti ve hala da bazen dışarı çıktığında 'anne o çocuğa benzettim' diye korktuğunu söylüyor. Bazen okula götürüyorum oğlumu, 'Şu Abdullah Kocaman'a çok benziyor, o değil dimi' diye soruyor. Korkuyor, o yüzden psikologlara götürdük. Bu psikolojiden çıkamıyor, atlatamıyor çünkü ilk defa başımıza böyle bir şey geldi. Benim oğlum daha 7 yaşında. Büyük olsaydı atlatırdı. O yüzden en ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Tahliye kararı bizim içimizi soğutmuyor. İtiraz dilekçemizi vereceğiz. Gittiği yere kadar gitmeyi düşünüyoruz. Başka bir çocuğa daha bunu yapmış. Çocuk olayı gelip bize anlattı. 'Abilerime söyledim, babama söyledim' dedi. Bunun nasıl sicili temiz olabilir. Bu çocuk düşmanı, başka bir şey değil. Bu şehir eşkıyası. Artık buna denebilecek bir şey yok. 'Pişmanım, özür dilerim' diyorsun ama böyle pişmanlık ya da böyle bir özür dileme biçimi yok. Ölebilirdi benim oğlum. En ağır şekilde cezalandırılmasını istiyorum" ifadelerini kullandı.
'HERKES KENDİ EVLADI GİBİ GÖRSÜN ONA GÖRE CEZALANDIRMA YAPILSIN'
Babaanne Aysen A., "Masum görünüyormuş, masum konuşmuş. Konuşmakla burada bir çocuğa yaptığı şeyin üstü kapatılabiliyor mu? Bizim çocuğumuzu Allah korumuş ya darbe alsaydı, sakat kalsaydı veya ölseydi. O zaman mı ceza alacaktı? O zaman da belki birkaç yılda bırakacaklardı. Ben duyduğumda çok kinlendim. Köydeydim, burada değildim. Ben burada olsaydım ne yapardım bilmiyorum. Çocukların hepsi gelmiş o anda. Polisler kamera görüntülerini göstermemişler. 'Biz dayanamıyoruz, siz hiç dayanamazsınız' deyip göstermemişler görüntüleri. Tabi sonra avukatlar aracılığıyla çıktı meydana görüntüler. Biz bunu tekrar mahkemeye vereceğiz ya da ne yapmamız gerekiyorsa yapacağız. Bir yüksek mahkemeye gitmek gerekiyorsa gideceğiz. Çocuğa yapılan hiç basit bir şey değil. Herkes kendi evladı gibi görsün, kendi evladı gibi düşünsün ona göre cezalandırma yapsın" şeklinde konuştu.
'SERBEST KALMASINI İSTEMİYORUM'
Buğra E.A. ise "Dışarı çıkmaya korkuyorum. Çıktığım zamanda kapının önüne gidemiyorum. Ben bir şey yapmadan geldi beni duvardan aşağıya attı. Bana yaşattığını başka çocuğa yaşatmasını istemiyorum. Serbest kalmasını da istemiyorum" dedi.