21.12.2008 - 00:59 | Son Güncellenme:
Belma Akçura
Açık Toplum Enstitüsü ve Boğaziçi Üniversitesi Bilimsel Araştırmalar Projesi’nin desteğiyle Türkiye’de din, muhafazakârlık ve toplumsal baskı arasındaki ilişkiyi ortaya koyan araştırma, proje sorumlusu Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın da katıldığı bir toplantıda tartışıldı.
Bahçeşehir Üniversitesi’nde düzenlenen toplantıya gazeteci ve akademisyenlerden oluşan bir grup katıldı. Prof. Dr. Toprak konuşmasını yapmadan önce basında bu çalışmanın yer aldığını, ancak bu haberlerde, kendisinin sanki oturduğu yerden araştırmanın sorumluluğunu yürütmüş gibi bir izlenim yaratıldığını, bundan da büyük bir rahatsızlık duyduğunu belirtti. “Ben bu projede bizzat yer aldım, yağmur çamur demeden her yeri dolaştım” diyen Toprak, 12 ili tek tek nasıl gezdiklerini ve nerelere gittiklerini anlattı. Toprak, “Her yere gittik, hastanelere, belediyelere... Hanlar, hamamlar...” dedi. Bu sırada salondan birisi, “Hamamda ne işiniz vardı?” deyince Toprak ve salondakiler güldüler.
Prof. Pamuk’tan eleştiri
Prof. Dr. Şevket Pamuk, araştırmanın metodolojisini eleştirerek, “Diyelim ki öğrenciye baskı uygulayan öğretmen burada yüzde beş, yüzde 50 olduğunda da aynı genellemeyi mi yapacağız, böyle şey olur mu?” dedi. Açık Toplum Enstitüsü’nden Hakan Altınay da “Yüzde bir de olsa bu baskı topluma yapılmış bir baskıdır” diyerek itiraz etti. Toprak da “Biz genelleme yapmadık, herkese kendi deneyimlerini sorduk” diye konuştu. Cüneyt Ülsever ise “Bu araştırmayı ben işime geldiği için kabul ediyorum” dedi.
‘Anlatılanlar şehir efsanesi’
Sabah yazarı Nazlı Ilıcak da uzun bir açıklama yaparak araştırmada yer alan anlatımların öğrenilmiş şeyler olduğunu, bunun için Anadolu’ya gitmenin gerekmediğini, İstanbul’da da çok sayıda benzer olayların yaşandığını ve anlatılabileceğini belirterek, “Bunlar şehir efsaneleri” dedi. Vatan yazarı Ruşen Çakır ise eksiklikleri olmasına karşın herkesin bu araştırmayı önemsemesi gerektiğini belirtti.
Zaman yazarı Hüseyin Gülerce de araştırmada Fethullah Gülen cemaatiyle ilgili eleştirilere üzüldüğünü, ama bu iddiaları araştıracaklarını belirtti.
Gülerce, Gülen cemaatine sadece solun değil, sağın da tepkili olduğunu belirterek, “Haydar Baş’a ait bir sitede Vatikan’ın 100 kardinalinden sadece birinin adının saklandığını bunun da Fethullah Gülen olduğu bile yazıldı” dedi.
Ayrıca Keşan’da yaşayan amcasının oğlunun 30 yıl evli olduğu eşinin Alevi olduğunu öğrendiğini, kendisinin de karısından “şüphe” duymasının yanlışlığına değindiğini anlattı.
‘Tersinden okurum’
Yeni Şafak yazarlarından, AKP MKYK Üyesi Ayşe Böhürler de “Aranızdaki tek farklı kişi benim” diyerek bu araştırmayı kendisinin de tersinden okuyabileceğini belirtti. O da türbanlılara yönelik baskıları anlattı ve bir kadının kendisini bindiği minibüste çekiştirerek, “Başımıza ne geldiyse hep sizin yüzünüzden geldi” sözlerine nasıl maruz kaldığını anlattı.