GündemTunceli'nin değişen yüzü - Geleceğin adı barış bu kentte

Tunceli'nin değişen yüzü - Geleceğin adı barış bu kentte

11.08.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

Barış, en az gençler kadar kadınlar özellikle de anneler için geleceğin adı olmuş. Şehirde 30 yıldır devam eden çatışma ortamı nedeniyle evlere tıkılıp kalan kadınlar, okuma oranları yüksek olmasına rağmen iş bulamamışlar

Tuncelinin değişen yüzü - Geleceğin adı barış bu kentte

Tunceli’nin etrafını çevreleyen dağların ardından yükselen barışın ışığı, en çok kadınları ve gençleri aydınlatmış. Gençlerin geleceğe daha umutla bakmasını sağlayan barış, kadınlar için yeni bir hayat, anneler içinse evlatlarının adı olmuş...
“Bizim ninlilerimiz silah sesiydi, çocuklarımızın ninnisi analarının melodisi olsun” diyen 20 yaşındaki Ferhat Güven, barışın aslında gençler için ‘gelecek’ demek olduğunu anlatıyor. Gerçekten de barış Tunceli’deki gençlerin geleceği olmuş.
‘Kapılar süreçle açıldı’
Gençlerde barışın yarattığı değişimin en somut izleri, belediyeye bağlı Gençlik Danışma ve Sosyal Etkinlik Merkezi’nin (GENÇSEM) çalışmalarında görülüyor. GENÇSEM Genel Koordinatörü aynı zamanda Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özkan Yıldız, 3 yıl önce koordinatörlüğe geldiğinde, karşılaştığı manzara karşısında şoke olmuş. “Burada 30 yıldır yaşanan çatışma ortamının bunu dipten dibe toplumu nasıl yozlaştırdığını, gençliği nasıl heder ettiğini gördük. 3 sene önce göreve geldiğimizde kentteki gençlerin neredeyse yüzde 50’si madde bağımlısıydı” diyen Yıldız, politik kimliği olan, ölçülü yaşamayı bilen bir şehirde karşılaştıkları bu tablo konusunda şaşırdıklarını anlatıyor.
Gençler arasında giderek artan madde bağımlılığına müdahale edebilmek için önce profesyonel bir ekip oluşturulmuş, ardından da saha çalışanları madde bağımlılığı konusunda eğitilmiş. Bu süreçte tedavi edilen, arındırılan gençler olsa da esas büyük gelişmeler sürecin başlaması ile yaşanmış. “İlk kez bu çözümle birlikte kapılar önümüzde açılmaya başladı” diyen Yıldız, bugüne kadar kapısını işbirliği amacıyla çaldıkları devlet kurumlarından bir türlü olumlu dönüş alamamalarına karşın sürecin başlamasının ardından valiliğin ilk defa kendilerine bir proje için hibe verdiğini söylüyor.
Madde bağımlısı gençler arasında yapılan araştırmalar sonucunda Tunceli’de gençleri madde bağımlılığına iten bir başka unsurun da işsizlik olduğu saptanmış. “Çocuklar askerliğini yaptıktan sonra iş bulamıyorlar. İş yok. İş olmadığında çocuk ne yapacak? 20 yaşında bir genç dön dolaş kendisi gibi bireyleri buluyor, alkole başlıyor, ardından uyuşturucuya bulaşıyor. Bunlardan keyif almaya başlıyor” diyen Yıldız, süreçle birlikte bölgedeki iş imkanlarının artması ile birçok gencin madde bağımlılığına sebep olan işsizlik sorununun ortadan kalkacağına inanıyor. “Buraya özgü bu savaş ortamı burayı dejenere etmiş, yozlaştırmış. Kimse bunu görmemiş, gençlik elden kayıp gitmiş. Biz bu gençlere kayıp gençlik diyoruz. bugün şehirde yaklaşık 700-800 genç madde bağımlısı” diyen Yıldız, süreçle brilikte kurumlar arasında başlayan işbirliği, artacak iş imkanları ile 3-4 sene içerisinde ilçedeki madde bağımlılığı sorununu tamamen çözeceklerine inanıyor.
GENÇSEM’de görevli Sosyolog Sinem Durmaz ise sürece dair kendilerini korkutan tek şeyin gençlere açılacak alanlar olduğunu dile getiriyor. Durmaz, “Eskiden gençler çatışmalar nedeniyle merkezde sıkışıp kalıyorlar ve burası küçük bir şehir olduğu için çok da rahat hareket edemiyorlardı. Fakat şimdi gidilebilecek alanlar çoğaldığı için burada yapamadıklarını dağlık alanlarda yapmalarından endişe ediyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Tuncelinin değişen yüzü - Geleceğin adı barış bu kentte

Ferhat Güven, “Bizim ninnilerimiz silah sesiydi, çocuklarımızınki analarının sesi olsun” diyor.

Kadınlar evden çıkacak
Barış en az gençler kadar kadınlar özellikle de anneler için geleceğin adı olmuş. Şehirde 30 yıldır devam eden çatışma ortamı nedeniyle iş imkanları kısıtlı olunca, kadınlar evlere tıkılıp kalmış, okuma oranları yüksek dahi olsa iş bulmakta güçlük çekmişler. Şimdi ise süreç ile birlikte şehirde kadınların istihdamına yönelik projeler üretilmeye başlanmış. Bunlardan biri de Kadın Dayanışma Merkezi’nin kadınlarla organik tarım projesi... Merkez’in sosyoloğu Özlem Uluçiçek, “Dersim ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanıyor fakat merkeze baktığımızda insanların daha çok kurumlarda çalıştığını görüyoruz. Türkiye’de kurumlarda en fazla çalışan kadın buradadır. Fakat çalışmayan nüfus da bir o kadar fazla. Özellikle çalışmayan genç kadınlar evlendiğinde sorunlar oluşuyor. Birçok kadın ekonomik sıkıntılar nedeniyle yaşanan tartışmalar sonucunda şiddete maruz kalıyor” diyen Uluçiçek, sürecin de tam bu noktada devreye girdiğini söylüyor. “Bu süreç ekonomiyi canlandırır, iş imkanlarını artırırken, aile içi şiddetin de önüne geçti” diyen Uluçiçek, şimdi bölgede kullanılabilir alanların da artmasıyla kadınlarla doğal tarım çalışması yapmak için bir proje üzerinde çalıştıklarını anlatıyor. Eve bağlı ve ekonomik özgürlüğü olmayan kadınların yeniden hayata dahil edilmesi, sokağa çıkartılmasını amaçlayan projede, doğal yollarla elde edilecek tarım ürünlerinin satışından kadınlara gelir sağlanması hedefleniyor. Uluçiçek, şehirdeki anneler içinse barışın anlamının çok daha fazla olduğunu vurguluyor, “Yaptığımız ziyaretlerde oğlu dağda olan annelere denk geliyoruz, ‘Ne olur barış gelsin’ diye biza yalvarıyorlar. Biz de o annelerle birlikte umutla barışı bekliyoruz” diyor.

4 yıldır oğlundan bihaber
Oğlu dağda olan o annelerden biri de Feride Kıt. Kendisi 2 senedir cezaevinde olan Kıt, sürecin başlamasının ardından Mayıs ayında tahliye olmuş. Şimdi geleceğe dair en büyük umudu ise barışın gelmesi ve 4 senedir haber alamadığı oğluna kavuşmuk. Kıt’ın oğlu Cihan, 4 sene önce 19 yaşındayken bir gün evden öylesine çıkıyor. Bundan sonra Feride Kıt, oğlundan bu ayrılışın ardından birkaç gün sonra ilk ve son defa PKK’ya katıldığının haberini alıyor. Hepsi bu. 4 senedir oğlunun nerede olduğunu, nasıl olduğunu bilmeyen, haberleri sürekli yürek tedirginliği ile takip eden Kıt, “Artık en azından geceleri oğlumun cenazesinin geleceği endişesi olmadan uyuyorum” diyor. “Ben tek bir askerin de dağdaki tek bir çocuğun da ölmesini istemem. En azından 4-5 aydır buraya tek bir cenaze bile gelmedi” diyen Kıt, tam da bu nedenle “Barışın gelmesi için özellikle kadınların süreçte aktif rol alması” gerektiğini düşünüyor.
1994’te köylerini boşaltmalarının ardından arazilerini kaybeden Kıt ailesi merkeze yerleşmiş. Burada arazileri bulunmadığı için Feride Kıt’ın eşi ara işlerde çalışmaya başlamış. Sıklıkla doğal bitkileri toplayarak pazarda satarak geçimini sağlayan aile, çatışmalar devam ederken, her bölgeye giremedikleri için bazı günler hiç ürün toplayamayınca aç kalmış. Kıt, “Şimdi eşim de çocuklarım da istedikleri alanlara rahatça gidip satmak için doğal bitkileri toplayabiliyorlar” diyor.