07.01.2023 - 18:01 | Son Güncellenme:
İHA-DHA
Edirne Valiliği ve Trakya Üniversitesi tarafından Batı Trakya Türklerinin sembol ismi Dr. Sadık Ahmet'in 76. doğum günü dolayısıyla Keşan’da panel düzenlendi. Panelin ardından Yunanistan’a çıkan karayolu üzerindeki son köprülü kavşağa Dr. Sadık Ahmet’in ismi verildi. Törende konuşan TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Dr. Sadık Ahmet'in Batı Trakya Türklerinin mücadelesinin ismi olduğunu, Batı Trakya Türkleri tarafından verilen mücadeleye tüm Türkiye olarak sahip çıktıklarını belirterek, “85 milyon insanımız var olduğu müddetçe, Batı Trakya Türklerinin yanındayız." dedi. Yunanistan'ın uluslararası hukuka ve verdiği taahhütlerine uyması için mücadele verildiğini kaydeden TBMM Başkanı Şentop, son dönemlerde Yunanistan'ın Türkiye karşıtı bir tutum sergilediğini dile getirdi.
“TÜRKİYE'NİN DOSTLUĞU ÇOK KIYMETLİDİR AMA TÜRKİYE'NİN DÜŞMANLIĞI DA ÇOK TEHLİKELİDİR”
Türkiye karşıtı tavırların sebebinin Yunanistan’da yaklaşan seçimler olduğunu aktaran Şentop, "Türkiye düşmanlığı üzerine bir millet olma esası getirmeye çalışıyorlar. Yunanistan'da Türkiye karşıtı bir tutumun sesini yükselttiğini belki de biraz seçimle alakalı olarak bunun gündeme taşındığını, Türkiye düşmanlığının pik yaptığını, yükseldiğini görüyoruz. Bir başka ülkeye olan düşmanlık üzerine kendi milli varlığını izah etmeye çalışan bir ülkenin bu milli varlığını koruyabilmesi, sürdürebilmesi mümkün değildir. Yunanistan kendi tarihi değerleri, kültürü üzerine değil, Türkiye düşmanlığı üzerine bir millet olma esası getirmeye çalışıyor. Bu, savunulabilir bir şey değildir." diye konuştu.
Şentop, şöyle devam etti:
"Bir devlet komşularına karşı zaman zaman, uluslararası alanda bazı ülkelere dayanarak, o ülkelerin kucağına oturarak efelenmeye kalkarsa bunun başarılı olmadığını, tarihin her döneminde gördük. Yunanistan'ın yaptığı budur. Amerika Birleşik Devletleri'nin elli birinci eyaleti olmayı da göze alacak şekilde, ekonomik ve askeri bakımdan kendi bağımsızlığını risk ve tehdit altına sokacak şekilde, gözü kara bir Türkiye düşmanlığıyla sürdürmeye çalışıyorlar. Bunun Yunanistan'a faydası yok. Yunanistan'da yaşayan insanlara, kendi halkına faydası yok. Ama Türkiye'nin de böyle bir devleti ciddiye alması, öyle bir ligde yarışan, varlığını sürdüren bir devleti ciddiye alması mümkün değil. Bu açıdan söylüyoruz ki Türkiye'nin dostluğu çok kıymetlidir ama Türkiye'nin düşmanlığı da çok tehlikelidir. Dolayısıyla Türkiye'ye karşı herkesin harekete geçerken, konuşurken, hesap yaparken çok dikkatli olması lazım."
“Bu köprülü kavşak, Dr. Sadık Ahmet'in isminin ve onun mücadelesinin bilinmesi için farkındalık oluşturacaktır”
Törende konuşan Doktor Sadık Ahmet'in eşi DEB Partisi Onursal Başkanı Işık Sadık Ahmet ise Dr. Sadık Ahmet'in Batı Trakya'da ilkleri başardığını dile getirdi. Dr. Sadık Ahmet’i Batı Trakya'daki ilk cerrah ve ilk bağımsız milletvekili olduğunu ve toplumsal sorunları uluslararası platformlara ilk taşıyan kişi olduğunu anlatan Ahmet, “Türk olduğu için ilk defa hapse atılandır. Bugün burada da ismi bir kez daha ölümsüzleşecektir. Bu köprü, gönül köprüsüdür. Keşan'ı Batı Trakya'ya, Balkanlar'a, gönül coğrafyamıza bağlayacak olan köprüdür. Öte yandan her yıl İpsala Gümrük Kapısı'ndan Türkiye ve Yunanistan'a giriş-çıkış yapan yüz binlerce insanın altından geçtiği köprüdür. Bu köprülü kavşak, Doktor Sadık Ahmet'in isminin ve onun mücadelesinin bilinmesi için farkındalık oluşturacaktır" diye konuştu.
“BARAJI KOYDURAN KORKUNUN ADI RAHMETLİ DR. SADIK AHMET’TİR”
Edirne Valisi H. Kürşat Kırbıyık ise Dr. Sadık Ahmet'in Batı Trakya'da Türklük bayraktarlığını üstlendiğini söyleyerek, “Bugün düşünün, Avrupa Birliği üyesi bir ülke olan Yunanistan'da bağımsız milletvekili olabilmek için yüzde 3'lük bir baraj var. İşte bu barajı koyduran korkunun adı rahmetli Dr. Sadık Ahmet. Bugün de bu korkuyu aynı şekilde hissettiklerini görüyoruz." ifadelerini kullandı.
“TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ MÜSAADE ETMEZ VE ETMEYECEKTİR”
BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, 20. yüzyılın başlarından itibaren Balkanlar'da ve Batı Trakya'da Türklerin ağır bedeller ödediğini söyledi. Batı Trakya'nın Türkiye Cumhuriyeti'nin ayrılmaz bir parçası olduğunu belirten Destici, şunları kaydetti: “1974 Kıbrıs Barış Harekatı nasıl gerçekleştirilmişse bugün de oradaki Türk ve Müslüman azınlığa eğer bir zulüm ya da bir katliam yapılmaya kalkılırsa Türkiye Cumhuriyeti Devleti hazırdır ve bugün zaten Yunanistan'ı da bu anlamda büyük bir korku sarmıştır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti daha güçlüdür. Çok güçlüdür. Ve bundan sonra geçmişte yaşanan zulümleri ya da katliamları bir kere daha yaşanmasına, yaşatılmasına Türkiye Cumhuriyeti Devleti müsaade etmez ve etmeyecektir. Bunu da herkesin bilmesi gerekir."
Trakya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erhan Tabakoğlu moderatörlüğünde gerçekleşen Dr. Sadık Ahmet Paneli'nde, Gümülcine Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sadettin Yağmur Gömeç, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu konuşma yaptı.
Törenin ardından Dr. Sadık Ahmet'in eşi ve DEB Onursal Başkanı Işık Ahmet'e Keşan Belediyesi tarafından fahri hemşerilik beratı, TBMM Başkanı Şentop tarafından takdim edildi.
'EDİRNE, BUGÜNDEN İTİBAREN MÜZELER KENTİ OLARAK ANILACAK'
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Keşan'ın ardından il merkezine geçerek, Vali H.Kürşat Kırbıyık'ı makamında ziyaret edip, restorasyonu süren Selimiye Camisi'nde incelemelerde bulundu. Şentop, daha sonra Ekmekçizade Kervansarayı'nda, 'Tarihte Kurulmuş Türk Devletleri Müzesi', 'Osmanlı Padişahları Müzesi', 'Padişah Çadırı Müzesi' ve 'Balkanlarda Osmanlı Eserleri Müzesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Edirne'yi Türkiye'nin kültür baş şehirlerinden biri olarak mühürlemeye geldiklerin söyleyen Şentop, "Hem Bulgaristan'a hem Yunanistan'a olan sınır bağlantısı sebebiyle Avrupa'ya açılan kapımız olan Edirne, bugünden itibaren 'Müzeler Kenti' olarak anılacak ve Balkanlar için de kültürel bir merkez olacaktır, inşallah. 1363'ten 1453'e yani İstanbul'un kutlu fethine kadar Osmanlı devletinin başkenti, Sinan'ın ustalık eseri ve zarafetin timsali Selimiye'nin mekanı Edirne'mize çok yakışacak dört müzenin açılışında bulunmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bugün ayrıca Doğa Tarihi Müzesi'ne de kavuşacak olan Edirne’miz, toplamda 12 müzesi olan bir kültür havzası olacak ve Trakya Bölgesi'nin en önemli turizm beldesi unvanını koruyacaktır" dedi.
'CUMHURİYETİMİZİN 100'ÜNCÜ YILINA ÇOK YAKIŞAN ÇALIŞMALARDAN BİRİ OLMUŞTUR'
Şentop, Ekmekçizade Kervansarayı'nın 1600'lü yılların hemen başından bugüne kadar gelen büyük ve kadim bir tarihin diriliğini muhafaza ettiğini belirterek, "Ekmekçizade Kervansarayı'nın restorasyonuyla 'kökü mazide olan atinin' mümessili olacaktır. Müzeler şehri Edirne'miz, Trakya'nın canlı yüzü aynı zamanda Balkanların da cazibe merkezi olacaktır. Son teknolojiyle inşa edilen 'Tarihte Kurulmuş Türk Devletleri Müzesi' 'Osmanlı Padişahları Müzesi', 'Padişah Çadırı Müzesi' ve 'Balkanlarda Osmanlı Eserleri Müzesi' temalarıyla tasarlanan toplam dört farklı müzeyi hayata geçiren büyük Türkiye devleti, kültür ve sanatın koruyucusudur. Ekmekçizade Kervansarayı'nı şanlı Türk tarihinin binlerce yıllık hafızasını canlandırmak üzere dört müzeyle ve yepyeni bir görünümle tasarlayan; fikir aşamasından yapım aşamasına kadar emek veren, alın teri döken bütün kardeşlerime canı gönülden şükranlarımı sunuyorum. Edirne'mizi kültürel turizmin şahikasına taşıyacak müzelerin; ülkemize, Edirnelilere, sanat severlere hayırlar getirmesini Cenabı Hak'tan niyaz ediyorum. Doğrusu, Cumhuriyetimizin 100'üncü yılına çok yakışan çalışmalardan biri olmuştur. İftihar ediyoruz" diye konuştu.
'MÜZEDE TARİHTEKİ 16 TÜRK DEVLETİNİN VE ATATÜRK'ÜN HEYKELLERİ BULUNUYOR'
Dört müzeden birincisi olan 'Tarihte Kurulmuş Türk Devletleri Müzesi' bölümünde, tarihimize ait; hükümdarlık sembolleri, Türk Kağanları ve kültürel miras öğeleriyle tarihteki 16 Türk devletinin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün silikon heykellerinin yer aldığını ifade eden Şentop, "Osmanlı Padişahları Müzesi"nde, 36 Osmanlı padişahına ait silikon heykeller, Osmanlı dönemine ait bilgi panoları, 'Padişah Çadırı Müzesi'nde, Otağ-ı Hümayun'un yani Osmanlı padişahlarının saray dışındaki ikamet mekanları canlandırılmıştır. Dördüncü ve son kısımda ise 'Balkanlardaki Osmanlı Eserleri Müzesi' bölümünde, Balkanlarda Osmanlı dönemine ait 32 eserin minyatür boyutunda kopyalarının sergisi mevcuttur. Evladı Fatihan dediğimiz, benim de soy köklerimin kaynağı olan ecdat yadigarı Balkanlardaki kıymetli Osmanlı eserleri, bu müzeyi gezen kardeşlerimiz için yeni merakların başlangıcı olabilir. Zira her Anadolu Türk'ü Balkanlardaki soydaşlarını ve Osmanlı'nın at izlerini sürmeyi arzu eder. Rumeli Türklerinin gönlü de Anadolu'da atar. Rumeli ve Anadolu inşallah Edirne'de buluşacaktır" şeklinde konuştu,.
"Dünya tarihi; binyıllara dayanan Türk tarihi dinamik milletimizin yazılı ve sözlü maceraları ele alınmadan yazılamaz" diyen Şentop, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Kadim bir tarihin varisleri olduğumuzun idrakiyle ve bilinciyle bunu ifade etmeyi bu hususa bir mim koymayı önemsiyorum. Sizlerle hemen bu noktada tarihi bir anekdot paylaşmak isterim. 19'uncu yüzyıl başlarında Rusya sınırlarına yakın Moğolistan civarında, tesadüfen bulunan Göktürk Kitabelerimiz, bulunduğu dönemde, Batılı araştırmacıların oluşturduğu bilim heyeti tarafından uzun yıllar hangi millete ait olduğu tespit edilememiştir. Heyette bulunan temsilci bilim insanları kitabelerin kendilerine ait olduğunu ispat çabasına ve arzusuna sahiptirler. Gece gündüz çalışan Rus, Kuzey Avrupa ve Batılı pek çok bilim insanı, kitabelerin sahibi olma arzusu bir yana, her milleti düşünmüşler ancak Türkleri hiç akıllarına bile getirmemişlerdir. Zira Türklere önyargılı bir tutum içindedirler. Danimarkalı bilim insanı Thomsen tesadüfen Göktürk Kitabelerindeki 'Türk' kelimesini deşifre edince bu kitabelerin Türklere ait olduğu ortaya çıkar. Batı dünyası uzun bir süre suskunluk yaşar. Hani derler ya Türkler tarih yapmış ancak yazmaya zamanları olmamıştır diye. Atalarımız, dünya tarihine katkı yapmış hatta Göktürk Kitabeleriyle ve kendi alfabeleriyle gelişmiş bir edebi dilleri olduğunu da göstermiş böylelikle dünya kültür medeniyetine de katkı yaptıklarını deklare etmişlerdir. Bu kitabeler Türk tarihini on beş asır öncesine kadar çekince atalarımızın tarihlerini de kayıt altına aldığını öğrenmiş olduk. İşte Orta Asya steplerinden Avrupa'ya, Anadolu'ya ve Afrika'ya uzanan; merhum Demirel'in ifadesiyle 'Adriyatik'ten Çin Seddi'ne Türklerin serüveni, kıtalar arasına yayılan milletimizin tarihi, kültürel ve mimari detaylarıyla çağdaş bir tasarımla ele alınan dört farklı müzeden mürekkep, müze kompleksimizde, tarih 'resmi geçidi' yapmaktadır. Ayrıca içinde Edirne Devlet Tiyatrosu Sahnesi'ni de barındırmaktadır."
'EMEKÇİZADE KERVANSARAYI İPEKYOLU'NDAN GELEN MİSAFİRLERİ AĞIRLADI'
Ekmekçizade Kervansarayı'nın tarihçesini anlatan Şentop, "Dört asır önce İpekyolu'ndan gelen misafirlerini bu coğrafyada ağırlayan kervansaray, bu tarihi mekânda günümüz modern insanına eskinin ruhuyla köprü vazifesi görecek ve yeni ilhamlar bahşedecektir. Çünkü müzeler, insanlığın kimliklerini keşfettikleri, geliştirdikleri ve bir topluma ait olma duygusuyla ruhlarını, manevi benliklerini güzelleştirdikleri hafıza kaynaklarıdır. Müzeler çok önemli öğrenme merkezleri ve her yaştaki insanlar için düzenli ya da düzensiz eğitim kaynağı, yaşam kalitesini artıran mekanlardır. Bu dört müzeyi gözlemleyen; ilkokul, orta okul ve lise seviyesindeki öğrencilerimiz, kitaplarında ve derslerinde öğretilenleri canlıymış gibi müşahede edecek, tarihi dönemleri karşılaştıracak ve yekpare bir tarihi zihinlerinde canlandıracaklardır. Görsel öğrenmenin unutmayı engellediği gerçeğinden hareket edersek okulda öğrenilen bilgilerin müzede pratik şekilde pekişmesi sağlanacaktır. Eğitim ortamı olarak yapısında imkanlar barındıran Edirne müzelerinin özellikle her okul seviyesinde öğretmenlerimizin eğitim iş birliği aracı olacağına inanıyorum. Müzeler; kültür, sanat, tarih, bilim ve diğer alanların eğitimi için bir uygulama okulu gibi etkin bir biçimde kullanılmalıdır. Toplumların hafızalarını mekanlara aktaran müzeler, geleceğimizin emanetçisi evlatlarımıza bırakacağımız en önemli kültür miraslarıdır" dedi.
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ DOĞA TARİHİ MUZESİ'NİN AÇILIŞINA KATILDI
TBMM Başkanı Mustafa Şentop, daha sonra Karaağaç Mahallesi'nde bulunan Trakya Üniversitesi Karaağaç Yerleşkesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde, 'Trakya Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi'nin açılışını gerçekleştirdi. Şentop, "1363 yılından İstanbul'un fethine kadar yaklaşık yüz yıl Osmanlı İmparatorluğu'na başkentlik yapmış olan bayındır Edirne şehrimizin bilim yüzü olan Trakya Üniversitesi, Edirne'nin coğrafi konumunu dikkate alarak kendisine istikamet belirleyen ve titizlikle hareket eden eğitim kurumlarımızdandır. Balkanların komşusu, Avrupa'ya çıkış kapımız olarak bu idrakle yol alan Trakya Üniversitesiyle iftihar ediyoruz. Az evvel 16'ncı yüzyıl başında inşa edilen Ekmekçizade Kervansarayı'nın tamamlanan yeni restorasyonuyla farklı temada dört ayrı müzenin açılışını gerçekleştirdik. Şu an 'Doğa Tarihi Müzesi' ile bir günde beşinci müze açılışını gerçekleştirdiğimiz Edirne’miz, toplamda 12 müzesi olan bir kültür havzası olmuştur. Rahatlıkla Edirne için 'müzeler şehri' diyebiliriz, artık. Cumhuriyeti'mizin 100'üncü yılına çok yakışan kültürel faaliyetlerle Edirne'yi anılır kılmak, Avrupa'ya açılan sınır kapımız Edirne, iç ve dış turizmin gözde şehirlerinden biri olmaya devam edecektir" dedi.
"Malumunuz tabiat ve tabiata ait bütün unsurlar değişen doğa koşulları sebebiyle evrimsel bir döngüye sahiptir" diyen Şentop, "Türler yok olabilir, yeni türler keşfedilebilir. İklim değişikliklerinin etkilerinin çok hızlı değişimlere sebep olduğunu düşünürsek doğal varlıkları korumak ve bilimsel çalışmalara malzeme olmak bakımından da bu tarz müzelerin başka bir işlevi ortaya çıkmaktadır. Bu noktayı nazardan bakarsak doğa müzeleri türleri koruma altına alması bakımından ayrı bir değer taşıyor. Müzelerin görerek eğitim-öğretime katkı sağladığı ve her yaştan insanı geliştirdiği, ufkunu açtığı çerçeveden düşündüğümüzde bu tarz müzeler; eğitimler, dersler hatta bilim insanlarının bulunacağı konferanslar için önemli mekanlardır. Doğa Tarihi Müzesi; ilkokul, orta okul ve lise seviyesindeki öğrencilerimiz için kitaplarda gördükleri, belgesellerde seyrettikleri ve derslerde öğrendikleri varlıkların, gerçeğini burada bire bir gözleriyle görebilecekleri yerlerdir. Öğrenmede görsellik pekiştiricidir. Okulda öğrenilen bilgilerin müzede pratik şekilde, elde incelenerek hafızada kalıcı olmasını sağlayacaktır. Sadece Doğa Tarihi Müzesi'nin değil Edirne'deki bütün müzelerin aynı bilinçle eğitim ortamı olarak her seviyede öğretmenlerimiz için eğitim iş birliği aracı olacağına yürekten inanıyorum. 12 adet müzeye sahip olan Edirne'miz; kültür, sanat, tarih, bilim ve diğer alanların eğitimi için bir uygulama okulu gibi etkin bir biçimde kullanılmak için çok özel bir şehirdir" dedi.
TBMM Başkanı Şentop müzede neler sergileneceği ile ilgili de "Trakya Üniversitesi Doğa Tarihi Müzesi Trakya bölgemizin biyolojik zenginliğini yansıtan çeşitli omurgasızlar-böcekler, yumuşakçalar, bitkiler, balıklar, iki yaşamlılar, sürüngenler, kuşlar ve memelilere ait toplam 754 türe ait 1923 örneği ihtiva etmektedir. 'Doğa Tarihi Müze'sinde ülkemizin farklı bölgelerinden toplanan türler de yer almaktadır. Uluslararası araştırmacılara hizmet sunmak ve yaşayan müze içeriğini desteklemek amacıyla Trakya Üniversitesi Biyoloji Bölümü depolarında; binlerce böcek materyali, böcek türü, iskelet ve doldurulmuş omurgalı örneklerle uluslararası kurutulmuş bitki örneklerinin saklanabileceği ortamalar mevcuttur" diye konuştu.
'ESKİ DÜNYA ARTIK MÜMKÜN DEĞİL'
TBMM Başkanı Şentop, Edirne'deki son programı kapsamında kentteki sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya geldi. Şentop buradaki konuşmasında, artık eski dünyanın kurallarının geçerli olmadığını belirtti. Rusya-Ukrayna savaşına dikkat çeken Şentop, "En yakınımızda başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı. Çok basit bir şekilde bize artık eski dünyanın mümkün olmadığını gösteriyor. Eski dünya neydi? Birleşmiş Milletler vardı, iki blok vardı ve bunlar arasında bir denge içerisinde devam ediyordu. Artık denge politikaları ortadan kalktı. Birleşmiş Milletler bir işe yaramıyor çünkü daimi üyelerinden, 5 üyeden birisi de Rusya. Kendisi aleyhine çıkacak bir kararı veto ediyor. Bu 5 üyeden biri kararı veto ederse o sistem çalışmıyor, kalıyor. Sistem 1945'e göre, ikinci dünya savaşına göre kurulmuş ve bu savaşın galibi olan 5 ülke daimi olmuş" dedi.
'20 SENEDİR TÜRKİYE'DE İSTİKRAR VAR'
Türkiye'nin son 20 yılda istikrarı sağladığını belirten Şentop, "Türkiye bu dönemde ne yapıyor? Aslında bir kaç şey yaptı. Bir kere bir istikrar sağladı. 20 senedir Türkiye'de bir istikrar var. 20 sene öncesi yani 2002'den 1961'e kadar gittiğinizde Türkiye'deki hükümetlerin ömrü ortalama 1 buçuk sene. Bu ne anlama geliyor? Hükümet bir program, plan getiriyor, sonra başlıyor ve sonra hükümet gidiyor. Yerine başka bir hükümet geliyor, başka planlar yapıyor. Halbuki bu dünyada şimdi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi geldi, bunun sebebi Türkiye'de istikrarı kalıcı hale getirmek. Türkiye bunu bunun için sağladı. Yani bu yüzyılda, böyle bir dinamik, olayların birbirini süratle takip ettiği dönemde, etkin ve hızlı kararlar alabilmesi ve bunların arkasında durabilecek derecede güçlü hükümetlerle yönetilmesi için bir adım" diye konuştu.