GündemTakıntı hastalığınızdan kurtulun

Takıntı hastalığınızdan kurtulun

29.04.2018 - 18:50 | Son Güncellenme:

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) kişinin isteği doğrultusunda kafasında yer eden takıntılı düşüncelerden oluşan bir rahatsızlıktır. Amacı olan herkesin bir kaygısı, bir endişesi olur. Fakat bu endişe düzeyleri kişinin günlük aktivitesini olumsuz yönde etkiliyorsa ve tüm gününü meşgul ediyorsa bu takıntı, hastalığa dönüşmüş demektir. Temizlik takıntısı da bu takıntılardan bir tanesidir.

Takıntı hastalığınızdan kurtulun

Çevreden gelen öğrenme ile oluşur

Haberin Devamı

Bir kişi büyüdüğü çevreden çok etkilenir. Temizlik gibi takıntıların da altında yatan sebepler arasında aile çok büyük etkendir. Örneğin aile büyüklerinden birisi otoriter ve temizlik takıntısı olan biriyse bu özellik ailenin diğer bireylerinde de gözlemlenebilir. Çünkü kişinin çevreye bakış algısı yetiştiği ortamla alakalıdır. Obsesif Kompulsif, genellikle en çok kadınlarda görülen bir kişilik bozukluğudur. Evin hakimiyeti kadında olduğu için ev halkı da bu durumdan etkilenir.

Zihin kontrolü ele almıştır

Normal hayatta mantıksız olarak tabir edilen düşünceler, kişilik bozukluğu olan bir hastaya kontrolsüzce anlamlı gelebilir. Hastanın kendisi de bu düşüncelerin aslında çok mantıksız olduğunu kabul eder ama kendini takıntılarından uzaklaştıramaz çünkü bu rahatsızlık bir tür bağımlı olma durumudur.

Haberin Devamı

Temizlik takıntısı olan kişiler de her yerin mikroplarla dolu olduğuna inanır, başkasının kullandığı şeyleri kullanamaz, kendi eşyalarını başkasıyla paylaşmaz, her şeyi kontrol etmeye başlar, ellerini sürekli yıkar, sürekli evde temizlik yapar, başkasının kullandığı eşyaları defalarca temizler ve bu temizlikten hiçbir zaman tam anlamıyla tatmin olmaz. Çünkü bir yeri ne kadar temizlerse temizlesin o yerin anında tekrar kirlendiğini zannederler.

Takıntı, tedavi edilebilir

Uzman psikiyatristlerin vermiş olduğu ilaçların düzenli olarak alınması, psikologlardan da terapi görülmesi ile hastalık büyük bir sabır ile tedavi edilebilir. Ama en büyük görev kişinin kendisine düşmektedir. Kişi, hastalığını kabul etmeli ve tedavi olmayı canı gönülden istemelidir. Tedavi edilmezse hastalık ilerlemeye devam edecek ve çevresindeki insanları da bu kişilik bozukluğuna sahip hale getirecektir.