Gündem‘Suçumuz demokratik eylemlere katılmak’

‘Suçumuz demokratik eylemlere katılmak’

23.01.2013 - 02:30 | Son Güncellenme:

7 ilde eşzamanlı olarak düzenlenen DHKP/C operasyonu kapsamında tutuklanan ÇHD üyeleri, demokratik eylemlere katıldıkları gerekçesiyle suçlandıklarını, bunun suç oluşturmadığını söylediler

‘Suçumuz demokratik eylemlere katılmak’

Terörle Mücadele Kanunu (TMK) 10. maddesiyle görevli İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın talimatıyla 7 ilde eş zamanlı olarak düzenlenen DHKP-C örgütüne yönelik operasyonun İstanbul ayağında tutuklu sayısı dün 38 oldu. Yaklaşık 30 saat süren adli işlemlerin ardından 9 avukat, cezaevine gönderildi. Tutuklanan bazı şüpheli avukatların mahkemede verdikleri ifadeler şöyle:
* Şükriye Erden: “1 Mayıs’ta giydiğim kırmızı renkli yelek ÇHD’nin yeleğidir ve üzerinde ÇHD yazmaktadır. Yasadışı örgüt yeleği gibi gösterilmiştir.”
* Nazan Betül Kozağaçlı: “Dursun Karataş’ın cenazesini katılmak ile ilgili soru soruldu. Dursun Karataş’ın ailesinin avukatıyım ve cenazeyi teslim alanlardanım. Müvekkillere susma haklarını kullanmalarını hatırlattığım hususu sorulmuş ise de susma yasal bir haktır. Bunu hatırlatmak da yasal bir haktır. Bu soruşturma kin gütme soruşturmasıdır.”
* ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay: “Karşınızda olmamın tek sebebi sürdürdüğüm avukatlık faaliyetidir. 10 yıldır Halkın Hukuk Bürosu’nda çalışıyorum. 2 dönemdir de ÇHD İstanbul Şube Başkanı’yım. Dosyadaki tüm deliller avukatlık faaliyetiyle ilgili. Ben dernek tüzüğümüz doğrultusunda öğrenci, devrimci, işçi, Kürtler’in avukatlığını üstlenmekteyim. Bu Cumhuriyet Savcılığı tarafından suç olarak düşünüldüyse benim için onurdur. Bunların suç olduğunu düşünmüyorum.”
* Efkan Bolaç (Serbest bırakıldı): “Ben iki örgüte üyeyim: İstanbul Barosu ve ÇHD. Gözaltına alınma nedenim mesleki faaliyetimdir. Hakkımda 17 yıl önce hazırlanmış raporlardan haberim yok. İnsan hakları ihlalleriyle ilgilenen biriyim. ÇHD olarak İstanbul Barosu’nda oluşturduğumuz kurulun üyesiyim. Bu faaliyetimizden polisin aşırı rahatsız olduğunu bilmekteyiz. Bize telefon açıp küfür etmekteler. Hatta İçişleri Bakanlığı’na şikayet etmişler. En son Avcılar’da parkta polis darpı sonucu ölüm davasını aldım. Bunun arkasından polisle kötü oldum. Ahmet Koca’nın Fatih’te polis tarafından dövülmesinde de avukatım.”

‘Örgüt üyeliği’ iddiası
“Örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklanan Yurt gazetesi muhabiri Sami Menteş, sorgusunda, “Ben bana sorulan eylemlere demokratik eylemler olduğu için katıldım. Bu eylemlerde şiddet olmadığı ve terör örgütüyle ilgisi olmadığını düşündüğüm için yer aldım. Terör örgütü üyesi değilim” diyerek suçlamaları reddetti. Menteş’e aralarında 3 Kasım 2011’de İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi önünde yapılan YÖK protestosu, 16 Mart 2011’de Beyazıt’taki Halepçe katliamını protesto, 8 Mart 2011’de Avrupa Birliği Sekreterliği önünde TAYAD’lı ailelerin cezaevlerindeki ölümler için düzenlediği ve 14 Mart 2011’de parasız eğitim pankartı açan Ferhat Tüzer ve Berna Yılmaz için yapılan eylem olmak üzere katıldığı 7 eylem soruldu.

Yılmaz yine tutuklandı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirilen Roman Çalıştayı’nda “Parasız eğitim istiyoruz, alacağız” pankartı açtığı gerekçesiyle “örgüt üyeliği” iddiasıyla yargılandığı davada 19 ay tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen Berna Yılmaz, DHKP-C soruşturması kapsamında yeniden tutuklandı. 6 Ekim 2011’de tahliye olan Berna Yılmaz, “örgüt üyesi olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” suçlarından 8 yıl 5 ay 20 gün hapis cezasına çarptırılmıştı. Dosya Yargıtay kararını beklerken, genç kız bir kez daha tutuklandı. DİSK’te sekreter olarak çalıştığını söyleyen Yılmaz, ifadesinde herhangi bir yasadışı eyleme katılmadığını belirtti.

Haberin Devamı

‘Kızımı istiyorum’

Hakkında tutuklama kararı çıkan şüphelilerden İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü öğrencisi Duygu Yücel’in annesi Yasemin Yücel, adliye önünde baygınlık geçirdi. “Ben kızımı istiyorum” diyerek gözyaşlarına boğulan kadını eşi sakinleştirmeye çalıştı. Baba Hüseyin Yücel ise adliye önünde bekleyen gruba, “Kimsenin hayatı sönmesin. Bunların devrimcilikle alakası yok. Ben Duygu Yücel’in babasıyım. Bunlar ‘avukatım, devrimciyim’ diye geçinen kime hizmet ettiği belli olmayan insanlar. Bunların kendine faydası yok ki vatana, millete ve insanlığa faydası olsun. Yararı olan insanları da bu hücrelerde çürütüyorlar” diye seslendi. “Kızınız esrarkeş olsa daha mı iyiydi?” diye tepki gösteren bir kişiye babanın yanıtı, “Esrarkeş olsa daha iyi. Sen daha mı iyisin? Kendine bir bak” oldu. Baba Yücel, kendisini sakinleştirmeye çalışan avukat Süleyman Gökten’e ise, “Sen benim avukatım değilsin. Ben sizin peşinize düşeceğim. Kaybedecek bir şeyim kalmadı” dedi.
DHA

Haberin Devamı

7 ilde toplam 97 gözaltı

Operasyonlar, 18 Ocak 2013’te eş zamanlı olarak İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Diyarbakır, Adana ve Bursa’da başlatıldı. Operasyonlar kapsamında Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD), Halkın Hukuk Bürosu ve Grup Yorum’un çalışmalarını sürdüğü İdil Kültür Merkezi basıldı. Operasyonda 12 avukatın da aralarında bulunduğu toplam 97 kişi gözaltına alındı.

İstanbul’da 38 tutuklama
İstanbul’da gözaltına alınan 65 kişiden 9’u avukat toplam 38 kişi tutuklandı. Gözaltına alınan 6 Grup Yorum üyesi ise sorgularının ardından serbest bırakıldı, 7 kişi ise 10 bin lira kefalet ile serbest bırakıldı. 13 kişi savcılık, 14 kişi ise mahkeme kararıyla serbest bırakıldı. Operasyonun İzmir ayağında ise 17 kişi tutuklandı. Operasyon kapsamında gözaltına alınan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile eşi Nazan Betül Kozağaçlı, tutuklandı.