31.05.2020 - 16:15 | Son Güncellenme:
AA
Son dakika haberi I Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Dünyada pek çok ülkenin geçici sahra ve prefabrik hastaneler kurarak çözmeye çalıştıkları sorunu biz çok daha kısa sürede kalıcı hastane inşa ederek aşmayı başardık." dedi.
Yeşilköy Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nin açılış töreninde konuşan Erdoğan, hastanenin İstanbul'a, Türkiye'ye ve millete hayırlı olmasını diledi.
Sağlık Bakanlığını ve Rönesans firmasını bu güzel hizmeti ülkeye kazandırdıkları için tebrik eden Erdoğan, Prof. Dr. Murat Dilmener başta olmak üzere koronavirüs salgınında kaybettikleri sağlıkçılarla vatandaşları bir kez daha saygıyla yad ettiklerini söyledi.
Erdoğan, Prof. Dr. Murat Dilmener'in iyi bir doktor, kendi alanında iyi bir uzman olmanın yanında, insanlara hizmet etmeyi hayat gayesi haline getirmiş gerçek bir gönül adamı olduğunu ifade etti.
Prof. D. Dilmener'in kendisine gelen her hastayı inancına, kökenine, meşrebine, statüsüne bakmaksızın bir eşrefi mahlukat, yani yaratılmışların en şereflisi olarak görüp tüm imkanları ve samimiyetiyle kucaklamış biri olduğunu dile getiren Erdoğan, "Son nefesine kadar bu hizmetlerini sürdüren hocamızın ismi elbette gönüllerde hep yaşayacaktır. Biz de Yeşilköy'de inşa ettiğimiz bu hastaneye ismini vererek hocamıza olan vefamızı göstermek istedik. Bu vesileyle sağlık çalışanlarımıza, milletimize verdikleri tüm hizmetler ve salgın dönemindeki gayretleri için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum." diye konuştu.
"TÜRKİYE DİKKATLERİ ÜZERİNDE TOPLAYAN BİR ÜLKE OLDU"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin sahip olduğu güçlü sağlık altyapısı ve genel sağlık sigortası sistemi ile salgı sürecinde dikkatleri üzerinde toplamış bir ülke olduğunu anlattı.
Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Nüfusumuzun neredeyse tamamını kapsayan ve herkese aynı standartta hizmet alabilme imkanı sağlayan genel sağlık sigortamıza gıpta ile bakıldığını çok iyi biliyoruz. Geçtiğimiz 18 yılda mevcutların çok büyük bir bölümünü baştan aşağı yenilediğimiz yeni binalarla ve cihazlarla teçhiz ettiğimiz bir sağlık altyapısına sahibiz. Doktorundan hemşiresine ve destek personeline kadar 1 milyon 100 bini bulan sağlık ordumuzla milletimizin hizmetindeyiz. Sayıları 11'i bulan şehir hastanelerimizle hem inşa ve işletme yöntemi hem hizmet kalitesi ile küresel düzeyde bir model haline gelmiştir"
Aynı şekilde salgın döneminde iki ayı bulmadan inşasını tamamlayıp hizmete sundukları bu acil durum hastanelerinin özellikle örnek alınacak bir model olduğuna inandığını vurgulayan Erdoğan, "Dünyada pek çok ülkenin geçici sahra ve prefabrik hastaneler kurarak çözmeye çalıştıkları sorunu biz çok daha kısa sürede kalıcı hastane inşa ederek aşmayı başardık." dedi.
Erdoğan, bu hastanelerin başka özelliğinin de bulunduğunu belirterek, "Örneğin Pakize Öz Hastanesi, askeri havaalanının hemen bir ucunda yapılmış, dolayısıyla herhangi bir hasta buraya uçakla gelip hemen şöyle adeta yaya mesafede hastaneye ulaşacağı bir yer. Burası bizim Yeşilköy Havalimanımız. Burada da yine aynı şekilde yurt dışından bir hasta geliyorsa, uçakla gelip hemen bir yaya mesafede hastaneye gelecek tedavisini olacak ve tedaviden sonra da yine uçakla buradan nereye gidecekse uluslararası ise uluslararası, ulusal ise ulusal olarak hemen ulaşabileceği menziline ulaşacaktır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yeşilköy'de inşa edilen Prof. Dr. Murat Dilmener Acil Durum Hastanesi'nin açılışında yaptığı konuşmada, oluşturdukları ilave kapasiteye ihtiyaç kalmadan salgının yayılma hızını kırdıklarını söyledi.
Şayet ihtiyaç olsaydı bu hastanelerin, on binlerce, yüz binlerce canın kurtarılmasına hizmet edeceğini belirten Erdoğan, gerektiğinde tamamı yoğun bakım için de kullanılabilecek 1008 yatağı ile bu sağlık kurumlarının ülkenin yüz akı olacağını vurguladı.
Bu hastanelerin yurt dışından Türkiye'ye teşhis ve tedavi için gelecek kişilere hizmet vereceğini aktaran Erdoğan, böylece ülkenin sağlık alanında çekim merkezi haline gelme konumunun daha da güçlendiğini, yani sağlık turizminde çok ciddi bir sıçrama yaptıklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Gençlik yıllarımızdan beri önceki gün 567. yıl dönümünü geride bıraktığımız fetihten bu yana İstanbul'umuza hizmet eden, eser kazandıran ecdadımıza layık olmak için çalıştık. Büyükşehir Belediye Başkanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak İstanbul'a kazandırdığımız nice büyük eser içinde sağlık tesislerinin ayrı bir yeri vardır. Dünyadaki en büyük mutlulukların başında sağlığın geldiğini vaaz eden bir medeniyetin temsilcileri olarak hamdolsun şehrimizi gurur verici yatırımlarla donattık. Ülkemize ve milletimize özellikle hizmetle geçirdiğimiz her gün, her an, bu yolda attığımız her adım, aldığımız her nefes için Rabbimize hamd ettik.
Geçmişte ülkemizin hazine değerindeki yıllarının, nasıl boş tartışmalarla, kavgalarla, darbelerle, ataletle geçirildiğini bu süreçte ortaya çıkan neticeyle daha iyi gördük. Cumhuriyetimizin banisi Gazi Mustafa Kemal'in, rahmetli Menderes'in, merhum Özal'ın ülkemize yaptığı hizmetlerin kıymeti, bu süreçte çok daha iyi ortaya çıktı."
"TÜRKİYE'NİN İHTİYACI KAVGA DEĞİL, ESER SİYASETİDİR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna karşılık tek parti faşizminin sadece milletin değerlerine değil, kalkınmasına, büyümesine vurduğu darbelerin ağır maliyetini de müşahede ettiklerini ifade ederek, "Koalisyonlu yılların, Türkiye'yi nasıl dibe ittiğinin en çarpıcı ispatı son 18 yılda elde ettiğimiz kazanımlardır. Türkiye'nin, ihtiyacı kavga değil, eser siyasetidir. Milletimizin beklentisi polemik değil, inşa siyasetidir. Bizden sonraki nesillere bırakacağımız en büyük miras işte bu doğrultuda gerçekleştireceğimiz zihniyet devrimidir. Tek numaraları, ülkemizin ortak değerlerinin istismarı olanların devri artık kapanıyor. Laf yerine eserlerin yarıştırıldığı yepyeni bir Türkiye için milletimizle gönül gönüle, el ele çalışmayı, mücadele etmeyi sürdüreceğiz. "diye konuştu.
15 Temmuz gecesi yaşananların, bu ülkede artık hiç kimsenin milli iradeyi zorla alaşağı edemeyeceğini gösterdiğini dile getiren Erdoğan, milletin vermediği hiçbir gücün kullanılamayacağını, demokraside ve ekonomide millete beklediği hizmetlerin sunamayanların, vesayet oyunlarıyla iktidar devşirdiği dönemlerin geride kaldığını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her kim Türkiye'de demokrasiyi, özgürlükleri, adaleti, güvenliği, dış politikayı, kültürü, sanatı daha ileri seviyeye götüreceğine milleti ikna ederse, ülkenin ona teslim edileceğini ifade etti.
Erdoğan, "Ben mesela şimdi özellikle Murat Bey'in kızından da bir şey istiyorum. Bir hoca olarak inşallah sizlerin de bizim bu tesislerimize doktorlar yetiştirmeniz lazım. Aynı şeyi Feriha Öz oğlu, kızı onlar da üçü de maşallah profesör. Onlardan da bu ricada bulundum. Dedim ki bizim şu anda eksiğimiz fiziki mekanlardan çok doktor. Bize, uzman olsun, kariyer sahibi doktorlar olsun, bunları yetiştirin ki buralarda bu boşluğu yaşamayalım. Şimdi bu yarışı yapmamız gerekiyor ve bunu da başarmamız lazım." diye konuştu.
Her kim eğitimde, sağlıkta, ulaştırmada, enerjide, tarımda, sporda, savunma sanayide, tüm temel hizmet alanlarında ülkeyi daha ileriye taşıyacağının güvenini verirse milletin ona yöneleceğini belirten Erdoğan, "Zaten böyle de oluyor." dedi.
Her kim daha çok yatırım, daha çok üretim, daha çok istihdam, daha çok iş, daha yüksek hayat standardı sağlayacağı konusunda halkın desteğini alırsa, ülkeyi onun yöneteceğini anlatan Erdoğan, bunun dışındaki yöntemlerin, zorlamaların iç ve dış ayak oyunlarının tamamının milli irade duvarına çarpıp dağılmaya mahkum olduğunu söyledi.
"MURAT DİLMENER HASTANESİ'NİN ÇEVRESİNİ YEMYEŞİL YAPMAMIZ GEREKİYOR"
Türkiye'nin önünde özellikle, demokrasiden ve kalkınmadan başka bir alternatifi olmadığını kaydeden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz de tüm gücümüzle, ülkemizi bu doğrultuda geliştirmenin hedeflerine ulaştırmanın gayreti içindeyiz. Bugün burada bir araya gelmemize vesile olan açılış töreni işte bu anlayışın en somut tezahürüdür. Kubbede hoş bir sada bırakmak için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Rönesans firmasına ve Yönetim Kurulu Başkanı Erman Bey'e ona özellikle söyledim, dedim ki; 'şimdi Murat Dilmener Hastanesi'nin çevresini yemyeşil yapmamız gerekiyor.' Yani yeşilliklerle burayı donatmamız lazım. Sözünü aldım. Onun için de bu çalışmayı, Erman Bey, yoğunlaştıracağız. Her tarafın yemyeşil olması lazım. Adı Yeşilköy olduğuna göre, hem yeşil, hem köy, öyleyse bunu gerçekleştirmemiz lazım. Ben sizlere inanıyorum. 45 günde bu eser yapıldığına göre, yeşillendirilmesi de süratle yapılabilir. Kamil Bey bu işte inşallah hassas olalım."
"TÜRKİYE BU TÜR ZORLU DÖNEMLERE AŞİNA, HATTA BİR ANLAMDA ŞERBETLİ BİR ÜLKEDİR"
Salgın döneminde yavaşlayan ekonomik faaliyetlerin dünyanın tüm ülkeleriyle birlikte Türkiye'de de olumsuz etkileri olduğunu kaydeden Erdoğan, şu bilgileri verdi:
"Ancak, Türkiye bu tür zorlu dönemlere aşina, hatta bir anlamda şerbetli bir ülkedir. Mesela ilk çeyrekte Amerika yüzde 4,8, Çin yüzde 6,8, Fransa 5,8 daraldı. Türkiye ise ilk çeyrekte sağladığı yüzde 4,5 oranındaki büyüme ile bu tablodan ayrıştı. Dünya ekonomisinin önde gelen tüm ülkeleri salgın döneminde yaşadıkları kayıpları nasıl telafi edebileceklerini henüz bilmiyorlar. Ülkemiz için ikinci çeyrek bir parça sıkıntılı gözükse de sonrası aydınlıktır."
Sağlık sektöründe Türkiye'de önemli çalışmaların yapıldığını söyleyen Erdoğan, "Gelişmeler ve işaretler, salgın sonrası yeniden yapılanacak küresel ekonomide, ülkemizin çok avantajlı bir konuma oturacağını gösteriyor. Üretimi tek merkezde toplamanın riskini gören tüm ülkeler ve kurumlar, yeni arayışlara girerken, alternatiflerin ilk başında Türkiye geliyor. Sağlık sektöründe de ülkemizin yıldızı giderek parlıyor. Güçlü üretim altyapımız, genç, eğitimli yenilikçiliğe yatkın insan potansiyelimizle, geleceğe umutla bakıyoruz." dedi.
"SEFERBERLİK RUHUYLA HEP BİRLİKTE BU SÜRECE DESTEK VERMELİYİZ"
Salgının kontrol altına alınmasına paralel şekilde başlatılan normalleşme adımlarının yeniden yapılanma sürecinin gerisinde kalınmamasını temin edeceğini söyleyen Erdoğan, eskisinden daha çok çalışarak, daha çok üreterek, daha çok dünyaya açılarak bu fırsatı değerlendirme kararında olduklarını vurguladı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu konuda 83 milyon vatandaşımızın her birine büyük sorumluluk düşüyor. 3 kavram çok önemli, maske, mesafe ve temizlik. Bu hassasiyetlere tavizsiz bir şekilde riayet ederek salgının yeniden hortlamasının önüne kesinlikle geçmemiz şart. Sanayiden tarıma, ticaretten turizme her alanda inşallah önce hızlı bir toparlanma ve ardından çok daha daha hızlı bir atılım işine gireceğiz. Nitekim, yarından itibaren bu adımı atıyoruz. Büyük ve güçlü Türkiye hedefine ulaşmak için, seferberlik ruhuyla hep birlikte bu sürece destek vermeliyiz. Milletimize güveniyoruz. Ülkemize güveniyoruz."