23.05.2020 - 22:07 | Son Güncellenme:
AA
Çavuşoğlu, Alanya ilçesinde yayın yapan Alanya Dim TV'de katıldığı programda, Türkiye'nin dış politikasını Atatürk'ün "Yurtta sulh, cihanda sulh" anlayışıyla sürdürdüklerini belirtti.
Dünyanın yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele ettiği dönemin yaşandığını dile getiren Çavuşoğlu, salgınla başarıyla mücadele eden Türkiye'de turizmin de yeniden başlaması için çalışma yürüttüklerini söyledi.
Bunun için hem yurt içinde hem de yurt dışında görüşmeler yaptıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Almanya ile ilişkilerimiz eskiye göre çok iyi. Sağlıklı şekilde götürüyoruz, bu anlamda verdiğimiz mesajlar, Almanya'da yer buldu." ifadelerini kullandı.
Yurt dışı uçuşların başlamasını hedeflediklerini belirten Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Almanya, Fransa ve İngiltere ile turizm konusunda 4'lü toplantı yaptık. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile iki sefer görüştük. Rus turistlerin de ülkemize gelmek istediğini biliyoruz. Turizm sadece Antalya ve Alanya için değil, Türkiye için önemli. Bizim de önceliklerimizden bir tanesi. Kendim dışişleri bakanıyım ama Kültür ve Turizm Bakanımızın 4 tane yardımcısı var. Ben de onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. Bu seneyi az hasarla geçeceğiz. Ondan sonra hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz."
Türkiye'ye gelmek için yabancı turistlerin istekli olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Biz biliyoruz ki Alman, Rus dostlarımız da Avrupa'daki, Türkiye'ye gelip de ülkemizi bilen herkes gelmek istiyor. Pandemi konusunda da diğer alternatif ülkelerdeki seviyeyi vaka ve diğer rakamlarla, sağlık kapasiteleriyle bizi kıyasladıkları zaman Türkiye ön plana çıkıyor. Bu nedenle gelmek istiyorlar. Gelmek istiyorlarsa da birlikte çalışmamız lazım. O insanların Türkiye'ye gelip tatil yapmasını birlikte sağlamamız lazım." değerlendirmesinde bulundu.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, turizm kadar tarımın da önem taşıdığını, bunun pandemi sürecinde net olarak ortaya çıktığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Alanya, Antalya olarak turizm önemli bir sektör ama tarımı da ihmal etmememiz lazım. Dünyanın geleceği tarımda. Gelecekte çatışmalar tarım sektörü üzerinden olacak. Gıda güvenliğinden bahsediyorum. Çok şükür, bu pandemi döneminde sağlık güvenliği bakımından da hiçbir sıkıntımız olmadı, dünyaya model olduk.
Gıda güvenliği bakımından da hiçbir sıkıntımız olmadı. Dünyaya da çok ürün ihraç ettik."
Bugünlere gelmesinde anne ve babasının emeğinin büyük olduğuna değinen Çavuşoğlu, önemli olanın uzun görev süresi değil, yaşananlardan kazanılan tecrübe olduğuna işaret etti.
Siyasette bugüne kadar aldığı değişik görevlerle ciddi tecrübeler edindiğini anlatan Çavuşoğlu, "Sonuç odaklı çalışıyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde sorunları çözmek için çaba sarf ediyoruz. Uzlaşı kültürümüz var. Bizimle uzlaşmak isteyen, müzakere etmek isteyen herkesle varız ama ülkemizin menfaatlerini savunmak bizim görevimiz. Bugünkü dünyada yaşadığımız tüm olaylara baktığımız zaman Türkiye'nin sahada ve masada güçlü olması gerekiyor. Biz de sahada ve masada güçlü Türkiye, güçlü diplomasi diyoruz." şeklinde konuştu.
Dış politikanın kolay olmadığını, her zaman zorlukların olabildiğini dile getiren Çavuşoğlu, Türk milletinin ve devletinin çıkarlarını gözetip Türk bayrağını dünyanın her yerinde dalgalandırmanın görevleri olduğunu kaydetti. Çavuşoğlu, kendilerinden yardım isteyenlere büyük Türkiye ve Türk milleti olarak dünyanın her yerinde ulaşmaya çalıştıklarına dikkati çekti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yükünü almaya çalıştıklarını belirten Çavuşoğlu, "Siyasete girerken babama fikrini sorduğum zaman 'Bu ülkeyi kurtaracak adam Tayyip Erdoğan'dır. Onun yanından ayrılma, ona yardım et.' demişti. Milletimize hizmet ederken Cumhurbaşkanımıza yardımcı olmayı kendimize şiar edindik." diye konuştu.
"Boris Johnson'un, Trump'ın iletişim özelliği farklı"
Liderlerin farlı özelliklerinin olduğunu ve bugüne kadar ilginç anılar yaşadıklarını anlatan Çavuşoğlu, şunları söyledi:
"Eğer siz karşı tarafa pozitif enerji veriyorsanız, karakter olarak, yapı olarak en soğuk olanları bile belli bir noktaya getirebiliyorsunuz. Mesela Boris Johnson'ın iletişim özelliği farklı, Trump'ın iletişim özelliği farklı. Obama'yla da sadece golf konuşmuyorduk ama birçok konuyu sohbet ortamında değerlendiriyorduk. Avrupa'dan mesela Merkel soğuk gibi görünür ama öyle değil aslında. Esprileri de yeri geldiği zaman iyi yapar."
Çavuşoğlu, turizmde yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınından sonra normalleşme sürecinde Türkiye'nin uçuşları başlatmasının tek başına yeterli olmayacağına dikkati çekti.
Ülkeler arasında turizmle ilgili görüşmelerin sürdüğünü belirten Çavuşoğlu, "Gelen turistler nasıl karşılanacak. Sağlık kontrolleri geldikleri ülkede mi? Türkiye'deki havalimanlarında mı yapılacak? Bu gibi soruların hepsinin cevaplanması ve ülkelerin Türkiye'ye tatil konusunda ikna edilmesi gerekiyor. Bu süreçte otellerin konsepti ile sertifikasyon da önemli." diye konuştu.
Rumların, adadaki Türk tarafının haklarını yok sayarak tek taraflı sondaj çalışmalarına devam ettiğini belirten Çavuşoğlu, "Rum tarafı KKTC'nin tavsiyelerini, tekliflerini dikkate alsaydı, paylaşmayı öğrenseydi bu gerginlikler olmazdı." ifadelerini kullandı.
Her zaman öncelikle diplomasiden yana olduklarını vurgulayan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Maalesef biz diplomasi dedikçe bunlar zaafiyet olarak algıladı. Biz de gemilerimizi gönderdik, sondajımızı başlattık. Bugün baktığımız zaman kim var orada? Şimdi yıl sonuna kadar herkes çekildi. Kim var? Bir tek Türkiye var. Bunun anlamı şudur. Rum tarafı da KKTC ile anlaşarak uzlaşıya gitmelidir. Doğu Akdeniz etrafındaki ülkeler için de mesaj, burada Türkiye var. Türkiye ile işbirliği yapmak durumdasınız. Aynı şekilde Yunanistan da bizimle işbirliği yaparak diğer ülkelerle işbirliği yaparak bizi dışlamaya çalıştı. Ne oldu hamlelerimizi yaptık. Sondajlarımızı başlattık dengeler değişti, kararlıyız. Önce uyarıyoruz. Dinlemiyorlarsa gerekli adımları atıyoruz."
Sahada ve masada güçlü Türkiye'nin olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, "Türkiye'nin hem Kıbrıs Türk halkının hem de Türk devletinin ve milletinin çıkarlarını koruyacak gücü var. Dolayısıyla biz çalışmalarımızı sürdüreceğiz. KKTC 'Biz anlaştık benim de burada haklarım garanti altına aldı, artık sondaja gerek yok' derse KKTC'nin bize ruhsat verdiği yerlerde o zaman değerlendiririz ama benim yine Kıbrıs'ın güney batısında kıta sahanlığı içinde sürdürdüğüm sondajlar var. Orası benim egemenlik alanıma giriyor. Benim egemenlik hakkımı da kimseye tartıştırmam." dedi.
Yunanistan'ın bu konuyu sürekli olarak Avrupa Birliği (AB) toplantılarına taşıdığını aktaran Çavuşoğlu, AB üyesi ülkelerin de konuyu gündemde tuttuğuna değindi.
Çavuşoğlu, "Yunanistan ve diğerleri olumlu yaklaşırlarsa biz de paylaşmaya her zaman varız, işbirliğine varız. Rum kesimi hariç herkesle bu işbirliğine varız. Rum kesimi ise KKTC'ye Kıbrıs Türklerine gitmeli." diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, turizmin başlayabilmesi için sertifikasyonun çok önemli olduğunu belirterek bu alandaki tüm çalışmaları Kültür ve Turizm Bakanlığının yaptığını söyledi.
Kabinedeki toplantılara destek verdiklerini belirten Çavuşoğlu, yurt dışında bu alandaki çalışmaları anlattıklarını, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy'un da 70 muhatabına mektup yazdığını anlattı.
Kendisinin de muhataplarını sadece turizm amaçlı da aradığını belirten Çavuşoğlu, "Cumhurbaşkanımız, (Angela) Merkel ile özellikle turizmi görüştü. Daha sonra Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas ile görüştük. O görüşmeden sonra yaptığı bir açıklama vardı. Türkiye'de bizim turizmle ilgili attığımız adımlarla bundan sonra turizme yönelik atacağımız adımlarla ilgili samimi ve tüm detayları paylaştığımız bir görüşme oldu." diye konuştu.
Çavuşoğlu, "Alman, Rus, Hollandalı ya da Avustralyalı tüm turistlerin ülkemize geldiğinde güvenliğinden biz sorumluyuz. Alman şirketleri başta olmak üzere 5 tane şirketle bu sertifikasyon işinde bakanlığımız anlaştı, çalışıyorlar. Bunları anlatmak lazım." ifadelerini kullandı.
Almanya ile ilişkilerde önceki dönemlerde inişler çıkışlar yaşandığını hatırlatan Çavuşoğlu, "Eski Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel ile çok çaba sarf ettik. Daha sonra Heiko Maas'la birlikte çalışıyoruz. Bu dönemde Almanya kamuoyu ile iyi kötü iletişimimiz oldu. Çok mülakatlar verdik, sohbetlerimiz oldu. Bazen bize kızdılar, bazen biz onlara kızdık ama tüm bu karşılıklı sinirlenmelerde bile sonuçta samimiyet sinerji oluştu. İlişkilerimiz eskiye göre çok iyi. Gereksiz, suni şeylerdi." diye konuştu.
"Hedeflerimize emin adımlarla ilerleyeceğiz"
Turizm alanında Almanya'nın yanında diğer ülkelerle de çalışmalar yapıldığını belirten Çavuşoğlu, Rusya'dan, Ukrayna'dan, Orta Asya ve Balkanlar'dan turistlerin Türkiye'ye gelmek istediğini aktardı.
Kültür ve Turizm Bakanı Ersoy'un dört bakan yardımcısı olduğunu ve kendisinin de beşinci bakan yardımcısı gibi turizm için çalıştığını anlatan Çavuşoğlu, özellikle Rusya ve Almanya hatlarının açılması için çalışma yürüttüklerini söyledi. Çavuşoğlu, her ülkenin dış hatlar konusunda ülkesindeki vaka, ölümler gibi tüm rakamları dikkate alarak uçuşlara karar vereceğini anlattı.
Bakan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
"Biz özellikle normal tarifeli uçuşlar başlamasa bile charter uçuşlarıyla o ülkelerden Türkiye'ye gelmek isteyen turistleri, evinden ilk adımı attıktan sonra tekrar evine dönünceye kadar güvenli şekilde getirip, tatilini Türkiye'de yaptırıp, tekrar evlerine göndermek istiyoruz. Bu konuda yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarla o ülkelerin yetkililerini ikna etmeye çalışıyoruz. O ülkelerin heyetlerini de Türkiye'ye davet etmeye başladık. Gerek Sağlık Bakanlığı gerek Kültür ve Turizm Bakanlığı veya sektörden, tur şirketleri, operatörler dahil hepsi gelsinler görsünler, bizim aldığımız tedbirleri, havaalanından otele kadar servis nasıl olacak görsünler istiyoruz."
Türkiye'nin sağlık kapasitesinin dünyada örnek gösterildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Sağlık kapasitemiz de önemli. Pozitif vaka olabilir, bu çok normal. Türkiye'nin sağlık kapasitesi örnek gösteriliyor ama turizm destinasyonuna da bunları göstermek lazım. Hem Almanya'dan hem Rusya'dan heyetleri davet ettik, memnuniyetle karşıladılar. İnşallah resmi yazıları da Bakanımız gönderiyor, sonuçta bizim görevimiz onları ikna etmek." ifadelerini kullandı.
"Tatil için Türkiye'ye gelmek istiyorlar"
Çavuşoğlu, Almanya ve Rusya vatandaşlarının tatili kendi ülkelerinde yapmaları yönünde baskı yapıldığı iddialarının sorulması üzerine de "Her yönetici böyle bir dönemde, pandeminin ekonomileri etkilediği bir dönemde iç turizmi teşvik etmek isteyebilir. Biz de teşvik ederiz. Bu doğal ama biz görüyoruz ki bu gerçekçi değil. Alman ve Rus dostlarımız, Avrupa'daki Türkiye'yi bilen tüm vatandaşlar ülkemize gelmek istiyor. Bunun için birlikte çalışmamız lazım. Türkiye'de tatil yapmasını birlikte sağlamamız lazım." karşılığını verdi.
Çavuşoğlu, Alanya ilçesinde yayın yapan Alanya Dim TV'de katıldığı programda, Akdeniz bölgesinde tropikal meyve yetiştiriciliğin her geçen gün yayıldığına dikkati çekti.
Bu ürünlerin yetiştirilmesi için hükümetin ciddi destek verdiğini vurgulayan Çavuşoğlu, "Muza da ciddi bir destek veriyoruz ve muz ithalatında önemli kısıtlamalar var. En üstten biliyorsunuz vergilendirme yapılıyor. Eskiden Alanya, Gazipaşa, Anamur vardı. Şimdi Manavgat ön plana çıkmaya başladı, hatta Serik tarafında diğer yerlerde de seralarda muz üretimi başladı. Eskiden sadece yüzde 20'sini üretebiliyorduk. Şimdi bu yüzde 50'yi geçti. Yüzde 60'da doğru gidiyor." diye konuştu.
"Babamızın çiftliğinde büyüdük, çiftçi çocuğuyuz"
Türkiye'de avokado, mango, papaya gibi tropikal meyvelerin üretiminin başladığına değinen Çavuşoğlu, bu ürünlerden bazılarını kendisinin de ürettiğini ifade etti.
Yurt dışına gittiğinde fidan getirdiğini ve bahçesine diktiğini anlatan Çavuşoğlu, "Mango pasiflora veya diğer tropikal meyveleri deniyoruz. Bir ağaçta 10-15 tane küçük küçük mango gördüm. Ankara'da fırsat bulursam hemen bahçeye gidiyorum. Sebze meyve yetiştiriyoruz. Neticede babamızın çiftliğinde büyüdük, çiftçi çocuğuyuz." ifadelerini kullandı.
Dünyanın geleceğinin tarım olacağına işaret eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye pandemi sürecinde gıda güvenliği konusunda da başarılı bir sınav verdi. Gıda güvenliği konusunda hiç sıkıntı olmadı. Ramazan da gelince bir arz talepte artış oluyor. Aracı ile tüketici arasındaki mesafeyi kapatmak için çeşitli model üzerinde çalışıyoruz. Tarım geleceğimizin de sektörü. Muz konusunda neler yaptık gördük. Gerçekten turizm veya diğer sektörleri yapabiliriz ama İmkanımız varsa tarımdan vazgeçmeyelim. Devletimiz de tarıma destek veriyor. Bundan sonra da vermeye devam edecek."
"Pandeminin ne zaman biteceğine dair öngörü yok"
Pandeminin ne zaman biteceğinin öngörülemediğini bildiren Çavuşoğlu, bu konuda kimsenin net bir şey söyleyemediğini ifade etti.
Bu konuda tahminlerin olduğunu belirten Çavuşoğlu, "Devletimiz de bu öngörüler çerçevesinde alacağı tedbirler ve vereceği destekler için takvim belirledi. Koronavirüsün durumunu değerlendirilerek alınacak tedbirler ve destekler gözden geçirecektir. Devlet böylesi zor günlerde vatandaşın yanında olmak için vardır. Bu tedbirleri gün geldiğinde tekrar değerlendiririz. Talep olduğunda da yapıcı şekilde ele alırız. Zaten sayın Cumhurbaşkanımızın bu konuda hassasiyeti var." şeklinde konuştu.
Önümüzdeki günlerde seyahat edenler için sağlık sigortasının ön plana çıkacağını aktaran Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Sağlık sigortasını ülkeler de isteyecek, seyahat edenler de isteyecek, acenteler de isteyecek. Sağlık sigortası olduktan sonra herhangi bir hastalık olursa bunun tedavisi olacaktır. Sağlık sigortası varsa her türlü tedaviyi kapsayacaktır. Geçmişte uçuş desteği verildi. Kriz dönemlerinde verildi. Bakanımız sektörden geldiği için yakından bu konuyu takip ediyor. Turizmcilerden gelecek bu talepler bakanımızca değerlendirilecek ve gündeme getirilecektir."
Kovid-19 sürecinde birçok ülkeye yardım yaptıklarını anımsatan Çavuşoğlu, "Los Angeles'ta görev yapan arkadaşım aradı. Çalıştığı hastaneye paketler içinde Türkiye'nin yaptığı yardımlar geldiğini ve herkesin Türkiye'yi konuştuğunu, bundan da büyük gurur duyduğunu söyledi. Pandemiden fakir ülkeler çok fazla etkilendi ancak kimin zengin kimin fakir olduğu çok da önemli olmadı. Kimin sağlık sistemi güçlü, kim hazır, kim zamanında tedbirleri aldı, öngörülü davrandı ortaya çıktı. İnsani konularla siyaseti karıştırmamak lazım. Türkiye böylesi bir dönemde ilişkilerinde soğukluk yaşadığı ülkelere bile 'Bunla ilişkilerimiz kötü, görmezden gelelim.' demedi. Bu bize yakışmazdı zaten." değerlendirmesinde bulundu.
"Hizmet için siyaset yapıyoruz"
Çavuşoğlu, "Antalya ve Alanya bağlantınızı sürdürüyorsunuz, son yerel seçimde Antalya'da büyükşehir belediye başkanı değişti. Başkan Muhittin Böcek ile aranız nasıl? Menderes Türel'den sonra neler değişti?" şeklindeki soruya 16 yıldır Antalya milletvekilliği yaptığını, bunun onurlu olduğu kadar zor bir görev olduğunu kaydetti.
Antalya milletvekillerine birlik ve beraberlikleri nedeniyle mecliste gıpta ile bakıldığını kaydeden Çavuşoğlu, "Hizmet etmek için siyaset yapıyoruz. Kıskançlık, fitne gibi olumsuz durumlara tevessül etmedik." dedi.
Diğer partilerin Antalya milletvekilleri ile de aralarında saygıya dayalı dostluk olduğuna dikkati çeken Çavuşoğlu, şunları ifade etti:
"Antalya'da farklı partilerden belediye başkanları var. Hiçbir zaman ayrım yapmadım. Bize proje getiren, talepte bulunan herkesi destekledik. Belediyeler hizmet odaklı olmalı. Tabii bazı yerlerde devletle rekabet etmek istiyorlar, devlete kafa tutup alternatif yapılar oluşturmaya çalışıyorlar. Bunun kimseye faydası yok. Kovid-19 döneminde Antalya Valiliği ve Büyükşehir güçlerini birleştirdi. Muhittin Böcek bizim ata dostumuz. Anavatan İlçe Başkanıyken kendisini tanıyorum. Konyaaltı Belediye Başkanıyken de biz kendisine her türlü desteği vermiştik. Talepleri olmuştu. Kendisine teşekkür ediyorduk. Hemen 'Muhittin Bey AK Parti'ye mi geçiyor? Mevlüt Bey niye teşekkür etti?' deniliyordu. İlla aynı partiden mi olmamız gerekiyor teşekkür etmek için."
Dostluk ve siyasetin başka olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Menderes Bey'in Antalya'ya büyük hizmetleri oldu ama bu hizmetlerin Muhittin Böcek döneminde olmadığını söylemek lazım. Partizanlık yapmıyorum, gerçekleri söylüyorum. Antalyalı da görüyor. Belediyecilik AK Parti'nin işi." diye konuştu.
Çavuşoğlu, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını sürecinde küreselleşme ile ilgili çok önemli görüşlerin ortaya atıldığını belirterek, bu süreçte, küreselleşmenin sona ereceğini ve içe kapanmanın olacağına ilişkin görüş bildirenlerin bulunduğunu ifade etti.
Bakan Çavuşoğlu, "Küresel sistemin bu pandemiden çok etkilenen ülkelere, fakir zengin fark etmez çok büyük bir desteği olmadı. Diğer taraftan içe kapanma, kendi kendine yeterli olma çabaları olacaktır. Ama pratikte bu mümkün değil. O zaman ne olacak? Bölgeselleşme olacak. Bölgeselleşme ne demek? Bölge ülkelerin birbirine ihtiyacı daha da artacak." diye konuştu.
İhtiyaçların artmasıyla ülkeler arası ilişkilerin de doğal olarak gelişeceğini vurgulayan Çavuşoğlu, bölgesel sorunların çözümü için olası adımların atılma ihtimalinin de güçlendiğini kaydetti.
Sorunları çıkaranların bu süreçte Kovid-19 zaafiyetini avantaja çevirmeye çalışıp, agresifliğini artırdığının görüldüğünü vurgulayan Çavuşoğlu, terör örgütlerinin de salgından yararlanmaya çalıştığını belirtti.
"Terör örgütleri pandemiyi fırsat bildi"
"Pandemi oldu, birbirimize ihtiyacımız var. Tüm sorunlarda, çatışmalarda her şey kendiliğinden çözülür ya da bazı gayretlerle çözülür." demenin doğru olmadığına işaret eden Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Maalesef böyle olsa keşke ama sahadaki gerçeklere baktığım zaman öyle değil. Örneğin terör bitsin isteriz ama gördük ki terör örgütleri bu pandemiyi fırsat bilerek her yerde, bizde de içeride de dışarıda da saldırmaya başladılar. Diğer ülkelerde de terörün olduğu yerlerde de görüyoruz. Umarım herkes bundan ders alır. Bu korona döneminde de sorunların en çok yaşandığı ülkelerde çatışmaların olduğu ülkelerde testler bile yapılamadı. Vakanın ne olduğunu bile bilemiyorsunuz, belirsizlik var. Ortaya çıkan sayıların düşük olması bizleri aldatmasın. Ülkelerin ve bölgenin istikrarı, huzuru ve barışı için dayanışma çok önemli."
Türkiye olarak terörle mücadelesinin yanında Suriye'de ve Libya'daki sorunların siyasi olarak çözülmesi için de çok çalıştığını vurgulayan Çavuşoğlu, "Bölgedeki sorunların barışçıl yoldan çözülmesi için de Türkiye her zaman en önde olmuştur. İnisiyatiflerin içinde olmuştur, bundan sonra da bu çabalarımızı sürdüreceğiz. Keşke her şey bizim çabalarımıza bağlı olsa. İnşallah bu koronavirüsten herkes ders alır, birlik ve dayanışmayı özellikle de bölgesel düzeyde artırır." ifadelerini kullandı.
"Azerbaycan'ın derdi bizim derdimizdir"
Çavuşoğlu, Ermenistan işgali altında olan Karabağ'da seçim yapılmasına ilişkin bir soru üzerine de "Azerbaycan'ın derdi bizim derdimizdir." dedi.
Bir millet iki devlet olarak Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini de her zaman önemsediklerini kaydeden Çavuşoğlu, iki ülkenin ortak önemli projeler için iş birliği yaptığını ve Türkiye'nin bu bölgedeki etkinliğinin de sürekli arttığına işaret etti.
Çavuşoğlu, şu görüşlerini paylaştı:
"Önümüzdeki süreçte de Azerbaycan'ın derdi bizim derdimizdir. Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimizdir. Azerbaycan'ın bizden ne talebi olursa bu talebi de gerçekleştiririz. Azerbaycan'a da her türlü desteği veririz. Hangi alanda ne tür desteğe ihtiyaç duyarsa. Türk devleti, Türk milleti olarak Azerbaycan'ın yanındayız, öyle olacağız her zaman da. Birbirimizin hakkını diğerimiz orada yokken de güçlü şekilde savunuyoruz, savunmaya devam edeceğiz."
Türkiye'nin koronavirüs salgını sürecinde İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri ile ilişkilerini de değerlendiren Çavuşoğlu, İngiltere yönetimiyle hiç bir sorun yaşamadıklarını bildirdi.
Bu ülkeyle ilişkilerin her geçen gün daha iyiye gittiğini aktaran Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Sistemimizin İngiliz yöneticileri tarafından sorgulandığına hiç şahit olmadım. Her ülkenin kendisi başkanlık sistemidir, tam parlamenter sistemdir, yarı başkanlık sistemidir buna kendisi karar verir. Son zamanlarda pandemi başlamadan önce birçok arkadaşım, (Sık sık koalisyon hükumetlerinin yıkıldığı, Avrupa ülkelerinden bahsediyorum) bana şunu söyledi, 'Bizde sürekli koalisyon olduğu için hükumetler değişiyor, kuruluyor, yıkılıyor. Bu bir istikrarsızlığa yol açıyor. Burada en avantajlı kim çıkıyor, Fransa' dediler. Niye? Burada yarı başkanlık sistemi var. 5 senede bir seçim olacak. Bu hiç tartışılmıyor. Önemli olan demokrasinin iyi işlemesi güçler ayrılığının hayata geçmesidir. Bizimde amacımız bu."
Medyada çok fazla dezenformasyon yapıldığına değinen Çavuşoğlu, Türkiye'nin istikrarlı olmasının İngiltere'ye de diğer Avrupa ülkelerine de zararının olmadığını vurguladı.
Yapılan insani yardımları bir medya kuruluşunun çarpıttığını anlatan Bakan Çavuşoğlu, "Ne dedi? '400 bin tulum kullanılamaz' dedi. Yardımlarımızı kastetti. Oysa İngiltere yardımların dışında bazı firmalarla anlaştı. İngiltere bizden yardım istediği için izin verdik. Çünkü pandeminin boyutu endişe verici. Dost ve müttefik olarak yardım ettik. Bunlardan bin tulum uygun olmamış. Bin tulum için '400 bin tulum olmadı' demek doğru değil. Bunlar açıklandı. Maalesef bazıları bunları kasıtlı yapıyor." diye konuştu.
"Libya'daki hamlelerimizle dengeleri değiştirdik"
İngiltere ile uluslararası meselelerde de görüş birliğinde olduklarını belirten Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Biz koalisyonlardan çok çektik. İngiltere ile korona ile değil Brexit'in ilk başladığı dönemde de her alanda ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Uluslararası ve bölgesel alanda İngiltere ile ilişkilerimiz uyuşuyor. Libya'da da görüşlerimiz uyuşuyor. Herkes kabul ediyor ki Libya'daki hamlelerimizle biz dengeleri değiştirdik. Yoksa o savaş iç savaşa dönecekti ve sokak savaşına dönecekti. Libya için felaket olacaktı. Bugün ateşkesten bahsediliyorsa, Türkiye sayesinde oluyor. İngiltere de aynı şekilde meşru hükumeti destekliyor. Bizim gibi siyasi süreci destekliyor. Çünkü tek çözüm siyasi çözümdür. Hafter'in de bunu anlaması gerekiyor. Bu konuda İngiltere ile görüşlerimiz örtüşüyor. Diğer ülkelerle ilişkilerimizi geliştirmek için çalışacağız."
Çavuşoğlu, G-20 zirvesinde, uluslararası tüm koordinasyon toplantılarında, yardıma en çok ihtiyaç duyan kesimlerin göçmenler, kadınlar, çocuklar olduğunu, bunların ihmal edilmemesi gerektiğini söylediklerini vurguladı.
Göçmen konusunun önemli olduğuna işaret eden Çavuşoğlu, "Özellikle de göçmenlere yardım eden ülkelere ayrıca yardım edilmesi gerektiğini söyledik. Bir de en az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere de destek vermemiz gerektiğini G-20 toplantısında bizzat Cumhurbaşkanımız söyledi. Daha sonra bakanlar düzeyinde detaylı şekilde ele alındı." diye konuştu.
Koronavirüs salgını sürecinden göçmenlerin, mültecilerin çok etkilendiğini vurgulayan Çavuşoğlu, eğer Kovid-19 şüphesi varsa test yapma konusunda "göçmen ya da değil, yerli, o gruptan, bu dinden" diye ayrım yapılamayacağını kaydetti.
Herkesin en temel hakkının yaşamak olduğunu, yaşaması için de tedavisini görmesi gerektiğini aktaran Çavuşoğlu, "Türkiye'de biz hiçbir şekilde ayrım yapmadık. Bu vaka başladığında Türkiye'de geçici olarak yaşayanlar da turistler de vardı. İhtiyaç duyan herkese bu imkanı sağladık." dedi.
Çavuşoğlu, programa bağlanan bir Alman gazetecinin, koronavirüs salgınından en çok kimlerin etkilendiği ve AB ile Türkiye arasındaki anlaşmazlığın yeniden düzenlenmesi gerektiğine ilişkin sorusu üzerine bazı ülkelerde solunum cihazı ya da yoğun bakım ihtiyacı duyan insanların hastaneye alınmadığını kaydetti.
Türkiye'de kimseye mağduriyet yaşatmadıklarını belirten Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
"Dolayısıyla bu süreçten en çok göçmenler etkilendi. Göç konusunda biliyorsunuz Yunanistan sınırına giden göçmenler vardı, pandemiden dolayı bu yavaşladı. Ama pandemi bittikten sonra bunu tehdit olsun diye söylemiyorum mutlaka gitmek isteyeceklerdir. 2016'da Avrupa'da bir göç anlaşması yaptık. AB ile biz madde madde üzerimize düşeni, yükümlülüklerimizi tam anlamıyla yerine getirdik. Ama size de buradan tavsiye ediyorum, o anlaşmayı bir okuyun. Avrupa Birliği neyi yerine getirmiş neyi yerine getirmemiş? Kendiniz söyleyin. Vicdanlı bir insan olarak söyleyeceksiniz ki Türkiye'ye çok haksızlık yapıldı. Dolayısıyla bu anlaşmanın gözden geçirilmesi gerekiyor. Ayrıca, bunu sadece para vereyim göçmenler de Türkiye'de kalsın gibi basite indirgemek de doğru değildir."
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell ile bugün telefonla görüştüğünü aktaran Çavuşoğlu, "Son zamanlarda kendisi de her platformda Avrupa Parlamentosuna hitap ederken de söyledi. Bu kapsamlı bir anlaşma var aramızda. Bu zor günlerde gördük ki birbirimize daha çok ihtiyacımız var ama AB'nin Türkiye'ye daha fazla ihtiyacı var. Bunu tepeden bakan bir kişi olarak söylemiyorum gerçekten böyle. Şu anda AB'nin içinde olsaydı Türkiye, bu mücadelede çok daha güçlü olurdu. Pandemide özellikle destek konusunda da birçok AB üyesi, çok ciddi eleştiriler yaptı. Dayanışmada öyle bir çatırdama oldu. Sonuçta ilişkilerimiz ne kadar iyi olursa bundan herkes faydalanır." ifadelerini kullandı.
"Gümrük Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi gerekiyor"
Göç konusunun da ortak bir sorun olduğunu ve birlikte hareket etmek gerektiğini bildiren Çavuşoğlu, "Bu anlaşmayı gerçekten bizim güncellememiz gerekiyor. Gümrük Birliği Anlaşmasının güncellenmesi, vize serbestisinin gelmesi gerekiyor. Terörle mücadelede daha kararlı olmamız gerekiyor. Birçok ortak atacağımız adımlar var. Bunları atmamız lazım. Şu mesajı da vermek durumunda kaldık. Bugün pandemiyi bahane ederek Türkiye ile iş birliğine ihtiyaç yok derseniz yarın ya da ertesi günü, bir gün pandemi bitecek ama göç sorunu önümüzdeki yıllarda devam edecek. O zaman siz de lütfen bizim kapımızı çalmayın mesajını kendilerine verdik. Burada amacımız, iyi bir iş birliği ve herkesin sözünde durduğu iş birliğidir." diye konuştu.
"Türkiye-ABD arasında olumlu bir atmosfer oluştu"
Çavuşoğlu, "Pandemi nedeniyle ABD'de ölü sayısı 100 bine yaklaşırken, kritik dönemde Türkiye ABD'ye yardım elini uzattı ve uçakla tıbbi malzemeler gönderdi. Bir dönem Amerika ile Türkiye arasında S-400'ler konusunda sert rüzgarlar esmişti. Türkiye'nin zor dönemdeki yardımı ileriki süreçte ilişkilere yeni ivme kazandırır mı?" sorusuna da yardımların tüm sorunları çözeceğini düşünmediğini söyledi.
"Türkiye ve ABD arasında yardımlar sonrasında olumlu bir atmosfer oluştu." diyen Çavuşoğlu, Daha önce Türkiye aleyhinde konuşanların bu süreçte olumlu konuşmaya başladığını belirtti.
Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"Türkiye aleyhine tasarılar sunan senatör kongre üyeleri, büyükelçimizle Türkiye'ye teşekkür mektupları gönderdi. Aynı şekilde, halktan, sahadan olumlu etkisini gördük. Bunu Avrupa'da da gördük. Örneğin bazı ülkelerde Fransa, Almanya olsun veya Avusturya değişik Avrupa ülkelerinde de orada yaşayan vatandaşlarımıza özellikle Fransa'da bazı medya kuruluşları hep aşağılayacak şekilde yaklaşıyorlardı. Bu dönemde gördüler ki kendilerine en çok destek olan oradaki vatandaşlarımızdı. Herkes maske üretmeye başladı. Oradaki vatandaşlarımız, sağlık ve güvenlik personeline maske, dezenfekte ve sıcak yemek dağıttı. Onlarla ilgili olarak en olumsuz olan gazetelerin bile çok olumlu haberler yaptığını gördük. Umarım unutulmaz. Zor dönemde siyaset başka insani konular başka."
S-400 konusu
Dış politikada gerçekçi olmak gerektiğine işaret eden Çavuşoğlu, ciddi sorunların hemen aşılamayacağını kaydetti.
Çavuşoğlu, "Amerika, PKK ve YPG'ye Suriye'de verdiği desteği keserse burada önemli bir yumuşama olur. FETÖ ile ilgili bizim beklentilerimizi karşılarsa öyle olur. Niye S-400 aldığımızı Amerika çok iyi anlıyor ama bizim de onlara komisyon gibi tekliflerimiz var. Birlikte adımlar atarsak burada yine birlikte yürürüz. Bu dönemde görüldü ki gerek üretimde gerek diğer konularda Türkiye ciddi bir alternatif, şu anki ürettiklerimiz konusunda vazgeçilmez ama şimdi birçok ülke daha güvenilir kaynak arayışına girmeye başladı. Yani kaynağını çeşitlendirmeye başladı, bir tarafa bağlı kalmak istemiyor. O zaman ilk gelen ülkelerden biri Türkiye. Dolayısıyla Amerika-Türkiye için de geçerlidir. Önümüzdeki süreçte önemli fırsatlar olacak. Bu yaşadığımız sorunları da birbirimize saygı duyarak ve beklentileri anlayarak, adım atarak aşabilirsek o zaman ticaretimiz de Amerika ile 100 milyar dolara ulaşır." değerlendirmesinde bulundu.
"Özel bankaların sicil affı uygulamamasından rahatsızız"
Çavuşoğlu, özel bankaların sicil affını uygulamadığı yönündeki soruya da "Pandemi sürecinde haklı bir konu, biz de bundan rahatsızız. Siciller sıfırlanıyor, temizleniyor ama bazı özel bankalar kendi kafasına göre karar veriyor. Her bankanın riskini azaltması önemli, risk yönetimi yapması önemli saygıyla karşılıyoruz ama alınan kararlar tedbirler var. Krizler yaşanıyor, şu anda devletimiz tüm desteği veriyor. Hazine ve Maliye Bakanlığımızca sıkı denetim yapılıyor." cevabını verdi.
Bakan Çavuşoğlu, Antalya'daki hemşehrilerinin, Türkiye'de ve yurt dışındaki vatandaşların Ramazan Bayramı'nı kutlayarak, bayramın koronavirüsten kurtulmaya vesile olmasını temenni etti.