04.04.2009 - 00:21 | Son Güncellenme:
Sınırın öteki yanı: Ermenistan - 1İpek Yezdani
SUNUŞ:Ermenistan, uzun yıllar Türkiye için “sakıncalı ülkelerden”, Ermeni meselesi de “yasaklı konulardan” biri oldu. Ancak, Türkiye ile Ermenistan arasında ilişkilerin normalleştirilmesi yönünde son bir kaç yıldır karşılıklı olarak önemli adımlar atıldı.
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, 2008’de Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın davetlisi olarak Ermenistan-Türkiye futbol karşılaşmasını izlemek üzere Ermenistan’a gitmesiyle başlayan süreç, artık o kadar hızlı bir şekilde ilerliyor ki, çok yakın bir gelecekte Türkiye ile Ermenistan sınırının açılmasına neredeyse “kesin” gözüyle bakılıyor. Peki, Ermenistan halkı karşılıklı başlatılan bu “normalleşme” açılımlarına nasıl bakıyor? Türkiye ile “futbol diplomasisi”, kamuoyu nezdinde nasıl bir hava yarattı? Türkiye’de bir grup aydının başlattığı “Özür diliyoruz” kampanyasının Ermenistan’daki yankıları neler? Ermeni halkı sınırların açılması fikrine nasıl yaklaşıyor? Bir Türk gazeteci olarak bu soruların yanıtlarını ararken Ermenistan’da gittiğim her yerde beklemediğim bir yakınlıkla karşılandım. Tüm bu gelişmeler, Ermeni toplumunda Türkiye’ye ve Türklere karşı uzun yıllardır var olan “tehdit” algılamasını ve önyargıları bir hayli kırmış. Her ne kadar, “Geçmişte yaşananları unutmamız mümkün değil!” deseler de...
“Sokaktaki vatandaşın” bir Türkle karşılaşmasındaki tutumu sıcak. Soykırım konusu, Ermeniler için hâlâ çok önemli, ancak çoğunluk artık soykırım konusunu, Türkiye’yle normalleşmenin sağlanması ve sınırların açılmasından ayrı bir konu olarak görüyor.
Görüştüğüm hemen herkesin ortak düşüncesi ise şu: İki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulmalı ve sınır ticareti bir an önce başlamalı...
ABD-TÜRKİYE-ERMENİSTAN İLİŞKİLERİ UZMANI GİRAGOSİAN:
Giragosian, Ermenistan-Türkiye sınırının birkaç ay içinde açılacağından çok emin. Türkiye ile Ermenistan arasında sınırın açılması ve diplomatik ilişkilerin başlatılması amacıyla, üst düzey diplomatlar tarafından aylardır gizli bir plan üzerinde çalışıldığını söylüyor.
Ortak komisyon
Bu gizli görüşmelerin artık sonuna gelindiğini belirten Giragosian, “Bir iki ay içinde Ermenistan Türkiye sınırı açılacak, ondan sonra da mayıs ile aralık ayları arasında bir zaman diliminde iki ülke arasında diplomatik ilişkiler kurulacak” diyor.
Giragosian’a göre, bu adımları, iki ülke arasında ortak bir “hükümetler arası komisyon” kurulması izleyecek. Ancak, “Ortak tarih komisyonu” kurulması fikrine sıcak bakmayan Ermenistan tarafının komisyon fikrini kabul etmesi için bu komisyonun adı “ortak tarih komisyonu” olmayacak. Tüm bu gelişmelerin ardından 4. adım olarak Karabağ sorununun barışçıl bir şekilde çözülebilmesi için bir yol haritası oluşturulacak.
Giragosian’a göre, tüm bu gelişmeler ışığında ABD Başkanı Barack Obama da 24 Nisan’da “soykırım” kelimesini telaffuz etmeyecek. Ancak, Giragosian, yılın sonuna doğru Ermeni soykırımı tasarısının ABD Kongresi’nde görüşüleceğinden emin.
‘Sınır açılacak’
Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’ın Cumhuriyetçi Partisi’nin milletvekili ve Ermenistan Meclisi Başkan Yardımcısı Eduard Sharmazanov da aynı konuya değiniyor. Sharmazanov, sınırların açılması konusunda, Türk ve Ermeni diplomatlar arasında ayrıntılı görüşmelerin devam ettiğini söylüyor. Sharmazanov, kendinden emin bir şekilde, “Çok uzak değil, yakın gelecekte sınırlar açılacak” diyor.
Sharmazanov, Ermenistan’ın Ermeni diasporasından farklı değerlendirilmesi gerektiğinin de altını çiziyor ve “Ermenistan bağımsız bir ülkedir ve kendi çıkarları vardır” diyor.
Kasparyan: Büyükannemi Türkler kurtarmış
“Biz yüzyıllarca beraber yaşamışız...” Dünyaca ünlü duduk ustası Civan Kasparyan, ben daha soru sormadan lafa böyle başlıyor. Kendisiyle taştan yapılmış eski Ermeni stili evinde konuşuyoruz. Duvarlarda değişik müzik aletleri asılı, belli ki sürekli kullanılıyorlar.
Kasparyan, bir çok kez Türkiye’ye gelmiş ve konser vermiş bir müziysen olmasına karşın, ben yine de “acaba ne diyecek?” diye heyecanlanıyorum.
Söyleşimiz sırasında ortaya çıkıyor ki sadece bir müziysen değil, aynı zamanda “bilge” de...
Kasparyan’a kendi hikâyemden söz ediyorum: “Biz Azeriyiz, annemin dedesini Gence’de Taşnak’lardan kaçarken bir Ermeni komşusu kurtarmış.”
Kasparyan ise, “Ne tesadüf, benim büyükannemi de küçük bir çocukken, 1915’te soykırımdam kaçarken Türk komşusu kurtarmış” diyor. İşte Kasparyan’ın hikâyesi ve anlattıkları:
‘Ahıra saklamışlar’
“Biz aslen Muşluyuz. Büyükannem 1915’teki sizin ‘acı olaylar’, bizim de ‘soykırım’ dediğimiz olaylar sırasında küçük bir çocukmuş. Onu ve ailedeki diğer çocukları, Türk komşuları ahıra götürüp ineklerin arkasına saklamış. Büyükannem bu şekilde hayatta kalmış. Daha sonra başka ailelerle birlikte Ermenistan’a gelmiş. Ancak, biz oradaki kökenimizi hâlâ bulamıyoruz. Bu şekilde çok kurtarma hikâyesi var.
100 yıl önce yaşanan olaylar bugünkü insanların suçu değil. Biz yüzyıllarca beraber yaşamışız. Ben Türklerle Ermenilerin çok iyi dost olmasını istiyorum, çünkü, dünyada iyi veya kötü millet yoktur, iyi veya kötü insan vardır.
Türkiye’de beni çok iyi karşıladılar. İlk gittiğimde 2000 yılıydı. İstanbul’da ilk konser verdiğimde daha soyadım anons edilmeden seyirciler ayağa kalkıp alkışlamaya başladı, ben olduğum yerde titredim. Normalde sadece bir gün kalacaktım ama, Türkler bana o kadar yakınlık gösterdi ki, bir hafta kaldım. Oradayken Türkiye’de miyim, Erivan’da mıyım anlamadım.
‘Sarı Gelin’ anonim
‘Sarı Gelin’ türküsü için Türkler, Ermeniler, Azeriler, İranlılar, hepsi ‘bizim şarkımız’ der. Oysa, Sarı Gelin bir halk şarkısıdır, kimin yazdığı da belli değildir. Bir önemi de yoktur. Benim Azeri bir sürü arkadaşım da var, eskiden buralarda buluşurduk, şimdi sadece Moskova’da buluşup votka içebiliyoruz.”
Kötü Ermeni filmiyle kötü Türk filmi aynı
Ermenistan’da her yıl düzenlenen “Altın Kayısı Film Festivali”nin Başkanı, Ermeni yönetmen Harutyan Khachatryan’ın amacı Türklerle ortak film yapmak.
Festivalde de çok sayıda Türk filmine yer vermiş. Türk filmleriyle Ermeni filmleri arasında bir benzerlik görüp görmediğini soruyorum: “Kötü Türk filmleriyle, kötü Ermeni filmleri birbirine çok benziyor! Genelde her ikisinde de abartılı duygular oluyor” diyor.
En önyargılı grup üniversiteli gençler
Ermenistan’da görüştüklerim arasında Türkiye’ye ve Türklere karşı önyargıları geçmiş yıllardan aynen devralmış gibi görünen bir grup vardı: Türkoloji öğrencileri! Yerevan Üniversitesi’nde konuştuğum öğrencilerin çoğu, oldukça sert cümleler kuruyor: “Sınırların açılmasını istemiyoruz, çünkü Türklere güvenmiyoruz.” Önyargıları, Hrant Dink’in cenazesinde yürüyen yüzbinlere rağmen değişmemiş. Öğretim üyesi Ruben Malkonyan beni teselli edercesine “Bu düşünceler bilgisizlikten kaynaklanıyor” diyor.
Koyu Fenerbahçeli barmen
Vardan Vardanyan, Erivan’daki bir otelde barmenlik yapıyor ve koyu Fenerbahçeli. Ayağında Fenerbahçe çorapları var, söylediğine göre odasının duvarlarını da Fenerbahçe bayrakları süslüyormuş. Vardan, 6 yıl Türkiye’de çalışmış. O sırada Türklerle çok yakın dostluklar kurmakla kalmamış, koyu Fenerbahçeli de olmuş!
YARIN: SINIR KENTİ GÜMRÜ, “BEN KARS’I ORHAN PAMUK’TAN DAHA İYİ BİLİRİM” DİYEN GÜMRÜLÜ GAZETECİ... KÖYLÜLERDEN ERGENEKON SORUSU...