25.11.2023 - 07:01 | Son Güncellenme:
Asya Varbanova
UN Women Türkiye
Ülke Direktörü
25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ile adım attığımız ve her yıl düzenlenen 16 Günlük Aktivizm Kampanyası’na başladığımız bugün, hem bunun üzerine düşünme hem de harekete geçme çağrısı zamanı. Bu yılki kampanyayı buruk bir gerçekle kutluyoruz: Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddet, dünya çapında en yaygın insan hakları ihlallerinden biri olmaya devam ediyor. Yaklaşık 736 milyon kadın - neredeyse her üç kadından biri - hayatları boyunca en az bir kez yakın partnerleri tarafından fiziksel ve/veya cinsel şiddete, partner dışındaki bir kişi tarafından cinsel şiddete veya her ikisine birden maruz bırakılıyor. Çok sayıda kadın ve kız çocuğu evlerinde, işyerlerinde, kamusal alanlarda veya çevrimiçi dijital alanda şiddete uğruyor. Ve maalesef geriye doğru gidiyoruz. Çatışmalar ve savaşlar, ekonomik krizler, doğal afetler ve iklim değişikliği bu yangına körükle gidiyor.
Şiddeti önlemeye yatırım
Birleşmiş Milletler bu yıl “BİRLEŞİN! Kadınlara ve Kız Çocuklarına Yönelik Şiddeti Önlemek için Yatırım Yapın” teması altında, şiddetin önlenmesine yatırım yapmanın aciliyetini vurguluyor. Slogan olarak #BahanesiYok’u kullanan kampanya, derhal harekete geçilmesi ve şiddetle mücadeleye yönelik finansal yatırımların artırılması çağrısında bulunuyor. Birçok ülke ve bağlamdan edindiğimiz deneyimler, bizlere yapılması gerekenleri gösteriyor: Yasalarda ve çok sektörlü politikalarda reform yapmak ve bu reformları hayata geçirmek; şiddet mağdurlarının ihtiyaç duydukları hizmetlere erişimini sağlamak; kanıta dayalı önleme müdahalelerini yaygınlaştırmak ve failleri sorumlu tutmak. Bunun gerçekleşmesi için, konunun ciddiyetiyle orantılı olarak yeterli mali kaynakların tahsis edilmesi gerekiyor.
Son araştırmalara göre Türkiye’de her on kadından dördü yakın partnerleri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor. Bu kadınların çok azı maruz kaldıkları şiddeti bildiriyor ve yardım arıyor. Şiddet mağdurları birçok farklı nedenden dolayı sessiz kalabiliyor. Damgalanma, utanç, faillerden korkma, hakları veya nasıl yardıma erişecekleri konusunda bilgi eksikliği veya koruyucu mekanizmalara ve adalet sistemine olan güven eksikliği bunlardan birkaçı.
6284 sayılı kanun önemli
Kapsamlı mevzuat, bütüncül ve etkili bir müdahalenin temelini oluşturur. Buna cevaben, Türkiye’deki #BahanesiYok kampanyası, ulusal ve uluslararası yasal çerçevelerin koruyucu gücüne ışık tutmayı hedefliyor. Bugün en az 162 ülkede aile içi şiddet, 147 ülkede ise işyerinde cinsel tacizle ilgili yasalar var ve görüyoruz ki aile içi şiddet mevzuatı güçlü olan ülkelerde eşler arası şiddet oranı daha düşük. Ancak, yasalar mevcut olsa bile, bu durum yasaların her zaman uygulandığı, yürürlüğe konduğu ve izlendiği anlamına gelmiyor.
Türkiye’de kadına yönelik her türlü şiddet yasa dışıdır ve bazıları suç olarak kabul edilmiştir, Ceza Kanunu ile Medeni Kanun’da ve diğer yasalarda da yaptırıma bağlanmıştır. En önemli gelişmelerden birisi, 11 yıl önce 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un kabul edilmesidir. 6284 sayılı Kanun, şiddet olaylarını ve risklerini yönetmek için etkili, şiddete maruz bırakılana odaklanan ve insan hakları temelli bir sistem kurması açısından önemlidir.
Çok paydaşlı yaklaşım
BM Kadın Birimi’nin bu yılki 16 Günlük Aktivizm kampanyası, Türkiye’deki mevcut mevzuat hakkında kamuoyunda farkındalık yaratmayı, mevzuatın etkin bir şekilde uygulanması ve daha da güçlendirilmesi için çağrıda bulunmayı amaçlıyor. Yasal çerçevenin uygulanması ve daha da güçlendirilmesi, Türkiye’nin de taraf olduğu Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi”nde (CEDAW) yer alan uluslararası standartlara ve tavsiyelere dayanmalı. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve bununla mücadele edilmesine dair tedbirlerin merkezinde yer alan temel ilke olarak fiili toplumsal cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca her bir mağdurun hakları tüm eylemlerde ön planda tutulmalı ve bu mağdurlara onurlu ve saygılı davranılması sağlanmalı.
Değişim bizden başlar
16 gün boyunca yasaların hayatları korumada ve dönüştürmedeki kritik yerinin ve mevzuatın etkili bir şekilde uygulanmasında çok paydaşlı bir yaklaşımın öneminin altını çizeceğiz. Bu yaklaşım, kamu kurumlarının kadın sivil toplum örgütleriyle yakın işbirliği içinde olduğu ve onların uzmanlıklarından ve kesişimsel ayrımcılığa maruz kalanlar da dahil olmak üzere kadınlarla yakın ilişkilerinden beslenilmesini esas alır.
Sizi, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik şiddetin bir insan hakları ihlali olduğunu ve asla bir gerekçesi olamayacağını ifade ederken, yüksek sesle ve açıkça #BahanesiYok demeye çağırıyoruz. #BahanesiYok sadece bir slogan değil. Hepimiz buna inandığımızda, eşitliğe doğru değişim mümkün olacak. Ve değişim bizden başlar.
Milliyet’e teşekkür
Kadınlara yönelik şiddete karşı bizimle birlikte #BahanesiYok dedikleri için medyadaki ortağımız, Media Compact üyemiz Milliyet’e teşekkür ediyoruz.