GündemSıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

Sıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

08.03.2023 - 07:00 | Son Güncellenme:

Türkiye’yi yasa boğan depremlerin üzerinden bir ay geçti. Gidecek yeri olanlar Hatay’ı terk etmiş, kalanlar ise yardımlarla çadır, tren vagonu, gemi ve konteynerlerde yaşam mücadelesi veriyor. Hijyen, su, tuvalet sıkıntılı... Ev hasreti ve evlerinin akıbetinin ne olacağı ise depremzedelerin ortak derdi.

Sıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

ERCAN SARIKAYA/ ERCAN ARSLAN- 46 binden fazla cana mal olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7.7 ve 7.6’lık depremlerin üzerinden 30 gün geçti. Depremin en büyük hasara yol açtığı kentlerden biri olan Hatay’da binlerce kişi kenti terk etti, geride kalanlar ise yardımlarla ayakta duruyor. Çadır, TCDD’nin tren vagonları, hayırsever iş insanlarının gönderdiği gemiler ve AFAD’ın kurduğu konteyner kentler yeni yaşam alanları oldu. Herkesin tek isteği var evlerine bir an önce kavuşmak.

Haberin Devamı

Sıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

700 depremzedenin yaşadığı gemi çadıra nazaran daha konforlu. Özel etkinliklerle avutulan çocuklar ise okullarının bir an önce açılmasını istiyor.

Napoli merkezli MSC şirketi yolcu gemisini depremzedelere barınmaları için yolladı. İskenderun Limanı’na demirleyen gemide 700 depremzede yaşıyor. Gemide çocuklar için etkinlikler düzenleniyor. Depremde kolu kırılan Mustafa Bağlar beş kişilik ailesi ile gemide yaşıyor. Gemide olmaktan mutlu olduğunu söyleyen Bağlar, “Bu kötü günler de geçecek” dedi.

İlkokul öğrencisi Elif, okulunu çok özlediğini bir an önce okulun açılmasını beklediğini anlattı. 6 aylık bebeği Arden ile gemide yaşayan Meryem Nergiz de, “Çadır soğuk oluyor. Gemi çok daha iyi ve güvenli” diye konuştu. 55 yaşındaki Hanife Yıldırım da çadır soğuk olduğu için gemiye gönderildiğini söyledi.

Sıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

Çadırlarda yaşamak zorunda kalanlar hem yaşadıkları kentin hem de kendilerinin geleceğinden endişe duyuyorlar.

Su ve tuvalet ihtiyacı

Hatay’da AFAD’ın, belediyelerin ve gönüllü kuruluşların kurduğu çadır kentlerde binlerce kişi barınıyor. Lions Türkiye’nin belediye ile iş birliği yaparak kurduğu çadır kentte üç öğün yemek ise Birleşmiş Milletler tarafından karşılanıyor. Sağlık hizmetlerinin de verildiği çadır kentte yaşayan Hülya Ekeler, Şeker Taş ve Mehmet Manzara’nın çadırlarına misafiri olduk. Depremde eşini kaybeden kendisi ise enkazdan sağ kurtarılan Hülya Ekeler, “Bundan sonra ne olacak, nasıl yaşayacağız, nasıl çalışacağız, çocuklarımızın eğitimini nasıl olacak? Bir kent nasıl ayağa kalkacak” dedi.

Haberin Devamı

‘Sabah kalktık hiçbir şeyimiz yok’

Hatay’da depremzedeler kurulan konteyner kentlere de yerleştiriliyorlar. Galericiler Sitesi Konteyner kentinde bin 200 kişi yaşıyor. Çadırdan kurtulup konteynerlere yerleşen kendini şanslı sayıyor. Fatma Bozkurt 20 günde dört yer değiştirmiş. Bozkurt, “Evimiz, arabamız her şeyimiz vardı bir sabah kalktık canımızdan başka bir şeyimiz kalmamış. Evimize kavuşana kadar konteyner bize yuva olacak” dedi. Depremde çocukları ve eşi ile evin terasına çıkarak kurtulduklarını söyleyen Hayriye İşlek de, “20 gün çadırydık. Su, banyo, tuvalet büyük sorundu. Şimdi konteyner kentte bu sorunları da aştık” diye konuştu.

Sıcak bir yuvanın yerini tutmuyor

‘Evimiz bizi özlemiştir’

İskenderun’daki tren garında yataklı ve yolcu vagonlarında 1000 kişi barınıyor. Üç öğün yemek veriliyor. Gidecek yeri olmayan depremzedeler yaşadıklarını anlattı. Evleri depremde ağır hasar alan üniversite öğrencisi Buse Çermi ailesi ile birlikte yataklı vagonda kalıyor. Yaşadıklarını kötü bir rüya diye yorumlayan Çermi, “Bu kabus ne zaman bitecek” diye soruyor. Yine 6 aylık kardeşi Umut ve ailesi ile birlikte vagonda yaşamlarını sürdüren lise öğrencisi Meryem de evine ve okuluna bir an önce kavuşmak istediğini söyledi. Kiracı olanlar da güvenli bir ev hayali kuruyor.

Haberin Devamı

Yolcu vagonunda annesi, babası, eşi ve çocukları ile birlikte yaşamak zorunda kalan Naciye Dereboz, en büyük sorunun su ve tuvalet olduğunu dile getiriyor. Evlerinin hafif hasarlı raporu aldığını söyleyen Dereboz, çocuklarının “Evimiz bizi özleşmiştir, biz de evimizi özledik” sözlerini gözyaşları arasında anlattı. Emekli Yılmaz Cücük de, vagonda yaşamın ne kadar süreceğini bilmediğini dile getirdi.