20.07.2016 - 17:13 | Son Güncellenme:
ANKARA (AA)
Fetullahçı Terör Örgütünün (FETÖ) darbe girişimine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında başlatılan soruşturma kapsamında alınan ifadeler, olaya ilişkin ayrıntıları gözler önüne seriyor.
Askeri öğrencilerin, rütbeli darbeciler tarafından vatandaşlara ateş etmeleri yönünde zorlandıklarına ilişkin ifadeleri dikkati çekiyor. Askeri öğrencilerden H.D, savcılıktaki ifadesinde Kara Harp Okulu Komutanlığı 5. Akdeniz Taburunda öğrenim gördüğünü, 2 hafta önce kurs görmek için Ankara'ya, Kara Harp Okulu'na geldiklerini, 15 Temmuz'da 06.15 ila 21.15 saatleri arasında içtima, eğitim ve çarşı izni faaliyetlerinin her zamanki gibi rutin şekilde devam ettiğini söyledi.
Çarşı izni bittiğinde saat 21.20'de okula girdiğini belirten H.D, Kara Harp Okulu yatakhanesindeyken saat 21.35 sıralarında kursiyerlerin "silah başı" diye bağırmaları üzerine depoya giderek 2 depo görevlisinin rastgele dağıttığı tüfeklerden birini boş şarjörüyle aldığını öne sürdü.
Silahını aldıktan sonra, kışla içinde bir alanda toplanan arkadaşlarına katıldığını belirten H.D, sonra bağıran kişinin Jandarma Üsteğmen Önder Biberoğlu olduğunu öğrendiğini kaydetti. Daha sonra bölük komutan vekili Topçu Üsteğmen Safa Özkan'ın her takımdan üçer astsubay istediğini ve bu seçilenlerin Afyon'da ertesi gün yapılacak tatbikatta araç emniyetinden sorumlu olacaklarını söylediğini aktaran H.D, seçilenlerin, kamuflaj ve hücum yeleklerini giyerek buradan ayrıldığını dile getirdi.
Toplandıkları alanda 6-7 servis aracı bulunduğunu, tüfeklerine takılı boş şarjörlerin saat 23.00 sıralarında kendilerinden alındığını aktaran H.D, ifadesine şöyle devam etti: "Toplandığımız yerde Safa Üsteğmen haricinde ismini bilmediğim bir binbaşı ile siyah renkli, plakasında tek yıldız bulunan bir otomobil vardı. Saat 22.30'dan itibaren jetlerin uçtuğunu biliyorum. Sürekli üzerimizde dolanıyordu. Bir rütbeli bize okula baskın olacağını, bizi güvenli bir yere götüreceklerini söyleyerek, yemekhaneye götürdü. Burada saat 02.30'a kadar durduk. Komutanlar bizi hızlıca yemekhaneden çıkarıp içtima alanına götürdü. Burada Piyade Üsteğmen Atilla Kahraman ve başka rütbeli personel bizi gruplara bölerek daha güvenli bir bölgeye götüreceklerini söylediler ve bizi grup grup helikopterlere bindirdiler. Helikopterlere 12-15 kişi olarak bindik. Güvenli bir yere gideceğimizi düşünürken Genelkurmay Başkanlığının bahçesine indik."
"Vatandaşların sesleri geliyordu"
Burada tankları gördüğünü, uçakların alçaktan uçtuğunu ve silah sesleri geldiğini anlatan H.D, ifadesini şöyle sürdürdü: "Yanımıza bir komutan geldi. Silah ve mühimmatımıza baktı. Bizi kışla içinde yol kenarında açık bir yere götürdüler. Burada tahminime göre Özel Kuvvetlere ait bir kişi, kışla dışına havaya doğru sürekli ateş ediyordu. Vatandaşların sesleri geliyordu. Daha önce görmediğim bir komutan bize gelerek, 'Dışarıda bulunan halkın kışlaya girmek istemesi halinde kendilerine ateş edin' diye emir verdi. 'Eğer siz sıkmazsanız onlar size sıkar, onlar sıkmazsa biz size sıkarız' diye bizi tehdit ettiler. Biz de bunun normal bir durum olmadığını, kanuna aykırı hareket ettiklerini o zaman anladık. 'Biz kimseye ateş etmeyiz. Bizi bırakın gidelim, buradan ayrılmak istiyoruz' dedik. Onlar da 'Ayrılamazsınız, buradan başka bir yere gidecek olursanız sizi biz vururuz' dediler."
Bir grup arkadaşıyla kaçmak istediklerini ancak başaramadıklarını aktaran H.D, "Yanımıza Üsteğmen Hasan Ali Seyrek geldi. Bize 'Sizin burada işiniz yok. Kalkın buradan gidiyoruz. Ben polisle irtibata geçtim, hep birlikte toplanıp polise teslim olacağız" dedi. Biz giderken başka bir komutan engel olmaya çalıştı, 'Giderseniz hepinize ateş ederim' dedi. Üsteğmen Seyrek ise 'Ben bunları götüreceğim' dedi. Engel olmak isteyen komutan arkamızdan ateş etti. Üsteğmen Seyrek, bizi o bölgenin uzağına götürdü" diye konuştu.
Ulaşabildiği tüm kursiyerlere bulundukları yere gelmelerini söylediğini bildiren H.D, kimseden darbe talimatı almadığını, yapılanların kanunsuz işler olduğunu, dışarıda bulunan vatandaşlara ateş etmeleri istendiğinde anladığını öne sürdü. H.D, kışlanın Necatibey Caddesi tarafına bakan kısmına geldiklerini, buradaki demirlerin bir bölümünün kendilerinin çıkması için açıldığını, parmaklıkların arasından dışarı çıktıklarını TÜİK binası önünde bekleyen polislerin kendilerini alarak akademi binasına götürdüğünü söyledi.
Askeriyede 4 aydır eğitim gördüğünü, FETÖ hakkında bildiklerinin basından öğrendiği kadar olduğunu, onlarla hiçbir birlikteliği ve ilişkisinin bulunmadığını savunan H.D, eline hiçbir şekilde dolu silah almadığını belirtti. H.D, olayların kendi isteği dışında tamamen komutanların yönlendirmesiyle meydana geldiğini, bu şekilde kendisini istemediği bir olayın içine sürükleyen kişilerden soruşturmanın seyrine göre davacı ve şikayetçi olacağını bildirdi.