10.06.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Cihat Aslan / İstanbul
Cihat Aslan / İstanbul - Marmara Denizi’nin Ege’ye açılan kapısı olan Çanakkale de müsilaj kirliliğinin etkisi altında. Erdek’ten sonraki durağımız olan Çanakkale’de öncelikle denize kıyısı olan Karabiga’ya geçtik. Bir gece önce sahil şeridi salya ile kaplı ilçede, rüzgarla sahildeki müsilaj Çanakkale Boğazı’na doğru yol aldı. Buranın ardından geçtiğimiz haftalardaki müsilaj görüntüsüyle korkutan Çanakkale merkezine geçtik. Merkez’de liman ve sahil şeridinde karadan 5-10 metreye kadar beyaz renkli salya mevcut.
Parça parça salya
Çanakkale merkezden katşı kıyıya yani Kilitbahir’e vapurla geçtik. Vapur seyhatinde, sahil kıyısından akıntı ile gelen müsilajın deniz üzerinden parça parça ilerlediği görülüyor. Çanakkale Sahili’nden rüzgarla birlikte kopan ve beyaz görüntüsüyle binlerce denizanasının birlikte hareket ediyormuş görüntüsü veren büyük müsilaj parçaları Kilitbahir ve Eceabat bölgesine doğru ilerliyor. 15 dakikalık vapur yolculuğunda denizin ortasında parça parça müsilaj ve geçiş izlerine rastladık. Sahil şeridinde ise müsilaj, karadan 50 metreye kadar sahili kaplarken, Kilitbahir ile Eceabat İlçesi arasında da hem açıkta, hem de kıyılarda müsilaj denizi beyaza boyamış.
Kanal bembeyaz
Eceabat’ta ise sahil şeridinden açıkta müsilaj parçalarına rastlanıyor. Müsilajın Çanakkale’de en fazla rastlandığı yer Gelibolu sahilleri. Gelibolu sahilinde iskeleden baştan sona deniz salyası ile kaplı. Gelibolu’da Üçköprüler Mahallesi’nin ortasından geçen yaklaşık 200 metrelik Üçköprüler Deresi ise tamamıyla deniz salyasına bürünmüş. Kanalın etrafında kalan otel ve bina sahipleri kokudan ve görüntüden rahatsız. Kanala bitişik evi olan Bahar Yücel, “İki aydır böyle. Arada gidiyor rüzgarla geri geliyor. Oğlum 15 gün önce Saros’ta müsilajlı denize girdi. Ertesi gün ateşler içinde yandı. Önce koronavirüs sandık. Sonra ishal olduğunu öğrendik. Ben bu salyaya bağlıyorum” dedi.
Yumurtlamaya salya engeli
Kanalın yanındaki Otel Halil Tuna’nın sahipleri de hem kokudan hem de görüntüden rahatsız. Otel sahibi, müsilaj nedeniyle sezonu açamadıklarını söyledi. İstanbul’dan Gelibolu’ya tatile gelen Yıldız Yaycı, “10 gündür buradayız her taraf salya. Bu sene denize giremeyeceğiz galiba” dedi. Merkez’deki balıkçı barınağında balıkçı ise, “Ağlar normalde turuncu renkte ama renkleri değişti. Ağı normalde 2 kilo çekiyorsan, yukarı salya yüzünden 15 kilo gibi geliyor. Balıkların yumurtlama dönemi geldi ama salyadan yumurta atamayacaklar. Nereye atacak, en dipten beri her taraf salya. Seneye balık fiyatları acayip yükselecek” diye konuştu.
‘Festival nasıl olsun?’
Gelibolu sahilde kıyıya yakın Balık Restoranı’nın sahibi Eşref Tan ise, şunları söyledi: “2 aydan beri var. Sıcakla birlikte koku yapar mı? Sinek mi toplar bilemiyoruz. Balık çıkmıyor, işlerimiz büyük etkilenecek. Artık balığı ya Karadeniz ya da başka yerden getireceğiz. Masalarım denize bir metre. Ben kendim bu görüntüyü görsem burada balık yemem. Gelibolu’nun sardalyası meşhurdur. Her sene Sardalya Festivalleri olur. Şu iki seneden beridir sardalya azalmaya başladı. Bu sene hiç olmayacak. ‘Festival nasıl olsun?’ şeklinde konuştu.
‘Mercanlar müsilajla kaplı’
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Adnan Ayaz: “Marmara’dan gelen müsilajın bir bölümü Limni Adası’na, diğer bölümü de Gökçeada ile Gelibolu Yarımadası’ndan yukarı akıntı ile Saros’un içine doğru gidiyor. Boğazın içinde mercanların üstünün komple kaplı olduğunu biliyoruz. Müsilaj dört ayımızı felç etti. Ege’ye akan miktar fazla olmadığı için sıkıntı olmayacağını öngörüyorum.”
‘Kuzey Ege’de de oluşuyor’
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Deniz Bilimleri ve Teknolojisi Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ekrem Şanver Çelik deniz salyasının seyri hakkında şunları söyledi:
“Marmara Denizi’nden Çanakkale Boğazı ve Ege Denizi’ne üst akıntı mevcut. Hakim rüzgarlar değiştikçe bu akıntının hızı artıyor ve azalıyor. Şu an Çanakkale Boğazı’nda gördüğümüz müsilaj bu akıntının etkisiyle Limni Adası, Gökçeada ve Saroz Körfezi’ne doğru hareket ediyor. Kuzey Ege Denizi’nde birikimlerle karşılaşacağız. Güney Ege Denizi’ne gelince; tuzluluk, sıcaklık ve akıntı farklılıkları ve Ege ile Akdeniz’deki organizmaların dağılımlarının Marmara Denizi’nde sorun oluşturan organizmaların dağılımlarına benzer olmaması nedeniyle bu müsilajın Güney Ege’de etkili olacağını düşünmüyoruz.”
Kurum: Yarısı ön arıtma
Tv’de canlı yayında soruları yanıtlayan Murat Kurum, Marmara Denizi’nin ‘Koruma Alanı’ ilan edilmesi’yle ilgili olarak, “Eylem planı çerçevesinde yatırımını yapmayan tesisi kapatacağız, her türlü cezai işlemi uygulayacağız. Hiçbir tesis Marmara’dan, vatandaşımızın canından kıymetli değil. Marmara’daki arıtma tesislerinin yaklaşık yüzde 55’i ön arıtma. Bu işletmeden arıtılan sular geri kullanılamıyor. Bir de biyolojik arıtmalarımız var. Yaklaşık yüzde 40’ı da ileri biyolojik arıtma, yüzde 5’i de biyolojik arıtma. Tamamını ileri biyolojik arıtmaya getirmemiz gerekir” dedi.
Şu an arıtma tesislerinden çıkan suyun yüzde 3.2’sini kullanabildiğimize dikkat çeken Kurum, “Hedefimizin 2023’te yüzde 5’e, 2030’da da 15 seviyesine çıkarmak. Bu suları toplayıp kollektör hatlarıyla birlikte bahçe sulamalarımızda kullanabileceğiz” dedi.
MÜSİLAJ NEDİR?
Suda fitoplankton olarak adlandırılan mikro alglerin, aşırı çoğalması sonucu oluşan yapışkan salgıya müsilaj deniliyor. Deniz salyası olarak da adlandırılan müsilaj, suyun üzerinde veya dibinde beyaz veya sarı renkte çamur gibi bir yapı oluşturuyor. Müsilaj oluşumu, denizdeki kirlilik ve deniz suyu sıcaklığındaki artışa bağlanıyor.