22.03.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
OZAN KADÜKER
Tıp, her dönem gözdeydi. Teknolojideki gelişmelerle birlikte sağlık alanında artık robot doktorlarla mı tanışacağız, sorusu da akıllara geliyor. Bu konuda görüş aldığımız Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl, “Görüntüleme alanındaki çok gelişmiş tanı yöntemlerinden moleküler düzeyde kişiye özel tedavi yöntemlerine kadar çarpıcı gelişmelerin ortaya çıkması kaçınılmaz gözükmekte” diye konuştu. Bu gelişmelerin sağlık çalışanlarının önemini azaltmayıp aksine artıracağını kaydeden Prof. Dr. Erdöl, şu bilgileri verdi:
Pandemi sürecinde sağlık alanlarının önemi bir kez daha anlaşıldı. Peki, önümüzdeki yıllarda tıbbın geleceği nasıl şekillenecek?
Zaman ne kadar ilerlerse ilerlesin, değişen ve gelişen teknoloji her şeyi ne kadar kolaylaştırırsa kolaylaştırsın; hiç değişmeyen sabit bir değer vardır: Sağlık.
Sorunuza gelince, hekimlik usta-çırak ilişkisi içerisinde öğrenilen bir meslektir. Bu çerçevede hocalarımız rol model olarak tüm birikimlerini gerek teorik gerekse klinik olarak öğrencilerimize aktarmakta. Bazı kaygılarım olmakla birlikte tıbbın geleceğinin geçmişte olduğu gibi parlak olacağına yürekten inanmaktayım.
Kaygılarım nedir derseniz? Yeni nesil meslektaşlarımız gerek hasta veya yakınları gerekse de hukuk yoluyla başına dert açacak branşlardan kaçmaya başladı. Bu durum devam ederse yakın gelecekte ameliyatlarımızı yapacak, riskli hastalarımıza el uzatacak kalp cerrahları, beyin cerrahları, girişimsel işlemleri yapan kardiyologlar, radyologlar bulamayacağız; kadın-doğum uzmanlarını, acil servislerde çalışacak nitelikli hekimleri ve diğer sağlıkçıları mumla arayacağız.
Teknoloji destek olacak
Tıpta teknoloji kullanımı her geçen yıl artıyor. İlerleyen yıllarda bizi neler bekliyor?
İlerleyen dönemde teknolojideki gelişmelere bağlı olarak biyomedikal teknolojilerin tıp alanında da her geçen gün daha da yaygınlaşacağını tahmin etmek güç değil. Şu an için tahmin dahi edemeyeceğimiz süreçlerin yaşanacağı son derece açık. Özellikle bilgisayar ve iletişim alanlarındaki ivmeli gelişmeler sağlık alanında da kendisini göstermekte ve gelecekte de gösterecektir.
Gelecekte, görüntüleme alanındaki çok gelişmiş tanı yöntemlerinden moleküler düzeyde kişiye özel tedavi yöntemlerine kadar çok çarpıcı gelişmelerin ortaya çıkması kaçınılmaz gözükmekte. Böylece, bugün için sebebini anlayamadığımız pek çok hastalığın neden kaynaklandığını anlayabileceğimiz gibi günümüz şartlarında tedavi edemediğimiz hastalıkları da tedavi edebilir hale geleceğiz. Ancak tüm bunlar, hekimin ve hekimlik sanatının önemini azaltmayacak, aksine daha da ön plana çıkaracak. Çünkü her tür teknolojik gelişmenin nihai sınırı hekimlere yardımcı olmaktan ibaret. Bugün olduğu gibi gelecekte de her türlü tanıyı cihazlar değil hekimler koyacak, tedavi planlamasını da bilgisayarlar değil doktorlar yapacak. Teknolojik cihaz ve sistemler, yardımcı karar destek unsurları olmaktan öteye gidemeyecekler.
STEM+A nedir?
Geleceğin mesleklerinde STEM alanındaki bölümlerin ön plana çıkacağı gözlemleniyor. Fen (Science), Teknoloji (Technology), Mühendislik (Engineering), Matematik (Mathematics) disiplinlerinin birbiriyle bağlantılı ele alındığı yaklaşım olan STEM’e son dönemde Sanat (Art) eklenerek STEM+A akımı ortaya çıktı. 21. yüzyılın becerilerine sahip bireylerin yetişmesinde, alanlar arası bağlantının kurulmasında, sanat alanıyla birlikte tasarım ve yaratıcılık ekseninde ortaya çıkan projelerin ürüne dönüşmesinde önemli bir yere sahip olan STEM+A, Türkiye’deki birçok okulda da uygulanıyor.
Dünyada Almanya, Hollanda, İngiltere, Polonya, Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin üniversiteleri STEM+A alanında oldukça önde gidiyor. Ülkelerin bu alan mezunlarına bakıldığında Çin, ilk sıralarda yer alıyor. Çin ve Hindistan’daki STEAM+A mezunlarının aynı oranda artması halinde 2030’da OECD ve G20 ülkelerinin STEM ihtiyacının yüzde 60’ını bu ülkeler karşılayacak.
İnsanın yerini makinalar alıyor
Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) Geleceğin Meslekleri başlıklı çalışmasına göre her geçen yıl, insanların yaptığı işlerin yerini, makinalara bıraktığı görülüyor. Öyle ki 2018’de işlerin yüzde 71’i insanlar tarafından yapılırken bu oranın 2022’de yüzde 52’ye düşeceği ve yüzde 48’inin makinalar ile algoritmalar tarafından yapılacağı tahmin ediliyor. Bu durumda firmaların yaklaşık yüzde 37’si robot yatırımı yapmayı öngörüyor. OECD Raporları ise bugünkü işlerin yüzde 14’ünün hızla otomasyona geçeceğini ve bu nedenle yüksek risk altında olduklarını ifade ediyor.