20.10.2021 - 07:01 | Son Güncellenme:
‘Büyük bir kayıp’
Altan Öymen (Gazeteci): Sami Kohen, Türk basınında dış haberlerin sistematik bir şekilde izlenmesine ve yorumlanmasına en büyük katkıyı yapan gazetecimizdi. Babası Albert Kohen de gazeteciydi. İstanbul’da Ladino ve Fransızca dillerinde çıkardığı gazete ve dergiler vardı. Gazeteciliğe ilk adımlarını o yayın organlarında attı. O zamanki Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres gazetelerinde çalıştı. 1954’ten sonra ise Milliyet’te Abdi İpekçi’nin ekibinin en aktif gazetecilerinden biri oldu. Günlük gazetelerimizde dış haberlerin izlenmesi ve yorumlanması o vakte kadar genellikle Anadolu Ajansı bültenlerine dayanılarak gerçekleştirilirdi. Kohen’in Milliyet’te kurduğu ve uzun yıllar yönettiği dış haberler servisi, o haber ve yorumların en etkili kaynağı haline geldi ve birçok gazeteyi de aynı yolda örgütlenmeye teşvik etti. Kohen, vefatına kadar süren o çalışmalar sırasında, günlük yazılarının yanında, dış gezilerindeki izlenimlerini yansıtan röportajlarını da yayımlıyordu. Aynı zamanda yıllarca yönetim kurulu üyeliğini yaptığı Uluslararası Basın Enstitüsü olmak üzere, gazetecilik kuruluşlarının etkinliklerine de katkıda bulunuyordu. Vefatı, gazeteciliğimizle birlikte tüm düşün ve kültür hayatımız için çok büyük bir kayıptır. Onu saygıyla, sevgiyle anarım. Ailesine, yakınlarına ve dostlarına başsağlığı dilerim.
‘O’nu çok özleyeceğiz’
Tunca Bengin (Milliyet Yazarı): Sami Abi’nin Milliyet Gazetesi ile bütünleşen ömrü, olaylarla ve dünyayla yaşamanın ötesinde gazetecilik dersi vermekle de geçti. Halen Milliyet’te olanlar, daha önceleri olup da bugün ayrı kalanlar, hatta hiç aynı çatı altında bulunmayanlar dahi ondan çok şey öğrendi. Hem de sadece haber, habercilik anlamında değil, insani ve beşerî ilişkiler açısından da. Çünkü Sami Abi bilgeliği ve hoşgörüsüyle sağduyunun sesiydi aynı zamanda. O’nu çok özleyeceğiz...
‘Artık hep eksiğiz’
Menderes Özel (Milliyet Yazı İşleri Müdürü): 2008’de Milliyet Dış Haberler Servisi’ne müdür olduğumda beni mutlu eden terfim de Sami Kohen’in kurduğu serviste, bir zamanlar onun oturduğu koltuğa geçmiş olmamdı.
Gazeteciliğe Mayıs 1996’da Milliyet Dış Haberler Servisi’nde stajyer olarak başladım. Sami Abi, Dinçer Abi’yle (Güner) birlikte beni mesleğe bağlayan, dış haberci bilincimin temellerini atan kişi oldu. Onun aydınlattığı yolda yürüyerek büyüdük biz. Dış habercilik genlerinde vardı. Ayak üstü veya değil rutin gündem toplantılarımız mesai rutinimizin bir parçasıydı. Dış haberler sayfasında attığım manşetleri beğenmediği günler de olurdu. Ama bunu çatık kaşlarla değil her zaman güler bir yüzle ifade ederdi. Manşet bulamadığımda ‘İmdat’ diye aradığım kişi de Sami Abi oldu hep. ‘Sami Abi bunu yazar mısın, okurlarımız etraflıca öğrensin’ diye sorduğumda asla geri çevirmez, hatta aşkla yazardı. Onunla konuşamadığımız gün biz eksiktik. Ve artık hep eksiğiz. Siyasi yön fark etmeksizin herkesin önünde saygıyla eğildiği bir gazeteciydi. Bunu bilen bilir; bilmeyen bugün Milliyet sayfalarındaki veda mesajlarını okusun. Türkiye seni unutmayacak Sami Abi...
‘Hoşça kalın Sami Abi...’
Levent Köprülü (Milliyet Dış Haberler Müdürü): İşiyle hayat bulan, yazdıklarıyla yaşama sevincini katlayan bir insandı Sami Kohen. Son dönemde yazılarına ara vermiş olmasından kaynaklanan huzursuzluğunu, haftada bir yaptığımız röportajlarla gidermeye başlamıştı. Bir gün önceden arar ve ‘Yarın konuşuyoruz değil mi?’ diye sorar, kendince hazırlıklar yapardı. Bir gün sonrasında ise tekrar arayıp teşekkür eder, ‘İyi oldu değil mi?’ diyerek, adeta onayımı almak isterdi. Sohbet için aradığında da ‘Başın sıkışırsa ara, elimden geldiğince yardımcı olurum’ derdi. İşine çok titiz, naif, hatırşinastı. Onu tanımış olmak, kendisiyle çalışmak, benim için her zaman bir gurur vesilesi olacak. Hoşça kalın Sami Abi...
‘Milliyet’in tarihiydi’
Haslet Soyöz (Milliyet Gazetesi karikatüristi): Sami Abi, Milliyet’in en eskisiydi. Milliyet’in bir noktada tarihiydi. İşini çok ciddiye alan ve ciddi şekilde yapan beyefendi bir insanı kaybettik. Hayatını işine adamıştı. Objektif gazetecilik kriterlerinden taviz vermezdi. Abdi İpekçi ekolünün yaşayan, İpekçi zamanından kalan son temsilciydi. Üzgünüm, yeri kolay kolay doldurulamaz.
‘İyi gazeteciliğin sembolü’
Sedat Ergin (Hürriyet Gazetesi yazarı): Sami Kohen’in Türk basın tarihinde çok özel bir yeri var. Öncelikle Türk basınında ilk dış haberler servisini kuran ve sonrasında dış haberciliğin bir alan olarak yerleşmesinin önünü açmış olan kişidir. Köşe yazarı olmasına karşılık hiçbir zaman sahadan kopmamış, muhabir ruhunu ve heycanını hiç kaybetmemiştir. Ortaya koyduğu mesaiyle, evrensel gazetecilik ilkeleriyle özdeşleşmiş çizgisiyle Türk basınına hayatı boyunca büyük değer katmıştır. Her zaman kaliteli, düzgün, iyi gazeteciliğin sembol isimlerinden biri olmuştur. İşte sahip olduğu, temsil ettiği bütün bu hasletlerle, ölçülerle Sami Kohen her şeyden önce bir müesseseydi. Türkiye, dün yalnızca eşsiz bir insanı, büyük bir gazeteciyi değil aynı zamanda çok değerli bir müessesesini de kaybetmiştir Sami Bey’in ölümüyle.
Tahir Özyurtseven (Gazeteci): Sami Ağabeyi ilk tanıdığım yer 1977 Milliyet’inin Cağaloğlu binasındaki teleks odasıydı. O dış haberler şefi, ben üniversite öğrencisi bir stajyerdim. Ona dünyanın en uzak ülkelerinden gelen mesajları görünce çok şaşırmıştım. 35 yıl boyunca onunla çok yakın çalışmanın onurunu yaşadım. Her gazeteci gibi kendisinden çok şey öğrendim. Mesleki kariyeri göz kamaştırıyordu. Vefatını duyduğum an hissettiğim, ‘Bizden bir büyüğümüz daha gitti’ duygusuydu. Hatırası önünde saygıyla eğiliyorum.
Güven Özalp (Gazeteci): Sami Bey’in bende her zaman özel bir yeri vardı. Brüksel’e atanmam da önemli rol oynayan isimlerden biriydi. Sami Bey, dış haberleri de Türk basınına yerleştiren kişidir. Kendisini her zaman saygıyla takip ettiğimiz, görüşlerine önem verdiğimiz bir büyüğümüzdü. Konulara hakimiyeti ve olaylara yaklaşımı her zaman bizlere örnek olmuştur. Birçok kişiden farklı olaylara bakardı, farklı bir bakış açısına sahipti. Kimsenin aklına gelmeyen detaylara bakardı. Tam bir yol göstericisiydi. Hepimiz için örnek bir isimdi. Bana da birçok konu da yol gösteren biriydi, olaylara nasıl yaklaşmam gerektiği ve olayları nasıl analiz etmem gerektiği konusunda emeği de faydası üzerimde çoktur. Kendisini kaybetmekten dolayı büyük bir üzüntü duyuyorum.
Oktay Ekşi (Gazeteci): Kendisini uzun yıllardır tanıyorum. Gazetecilikte dürüstlüğüne her zaman hayran olduğum bir dosttu. Yıllardır Milliyet’te çizgisini bozmadan yazmaya devam etti ve yazılarını sonuna kadar sürdürdü. Türk basını adına da çok değerli bir isimdi. Dış politika konularında yazdığı yazılarla da her zaman öğretici olmuştur. Büyük bir değerdi, kaybı da büyük bir üzüntü.
‘Diplomasi gazeteciliğinin hocasıdır’
Taha Akyol (Gazeteci): Sami Bey, Türkiye’de yaşayan tüm nesillerin diplomasi gazeteciliğinin hocasıdır. Milliyet ğazetesinde çalıştığımız sırada kendisinden çok şeyler öğrendim. Engin diplomasi kültürü ve yabancı dil bilgisi yanında, siyasi tarafsızlığı ve gazeteci dürüstlüğü ile hepimizin hem hocası hem örneği olmuştur. Türkiye’de uluslararası ilişkileri ajanslardan takip etmenin ötesinde, olayları yerine giderek takip etme gazeteciliği Lozan döneminde başlamışsa da bunun eksiksiz bir gazetecilik faaliyeti haline gelmesi merhum Sami Ağabeyimiz tarafından gerçekleştirilmiştir. İnanıyorum ki, Türkiye’nin 70 yıllık diplomasi tarihini araştıracak olanlar Sami Kohen’in haberlerine, mülakat ve yazılarına başvuracaklardır. Büyük bir kayıptır. Kendisini derin bir hürmetle anıyorum.
Murat Yetkin (Gazeteci): Sami Bey sadece bir kuşağa değil, birçok kuşağa, dış politika muhabirliği, dış politika yazarlığı nedir, onu gösterdi. Sami Bey’in yazıları her zaman bizlere bir referans oldu. Kendisi son derece alçak gönüllü, mütevazı biriydi. Üç yazısı çıkınca, kendini en iyi yazar sanıp burnu Kaf Dağı’nda olan biri hiçbir zaman olmadı. Bu hep de böyleydi ve değişmedi. 90’lı yaşlarında olmasına rağmen hâlâ muhabirdi ve bir muhabir gibi olaylara baktı ve yaklaştı. Bu da hepimize örnek olması gereken bir özelliğiydi. Hem mesleki hem de insan olarak örnek bir insandı. Meslek büyüğümüz olarak kendisini saygı ve rahmetle anıyorum.
‘Faal gazetecilik yapan en eski isimdi’
Cenk Başlamış (Gazeteci): Sami Bey’le 1986 yılında Milliyet Dış Haberler Servisi’ne girdiğimde tanıştım. Gazetecinin dış olaylara nasıl bakması, olayları nasıl yorumlaması gerektiği konusunda kendisinden çok şey öğrendim. Ben 1989 yılında Moskova Bürosu’na gittiğimde hep temasta olduk. Rusya’yı da yakından izliyordu. Duayen bir dış haberci olarak hep yol gösterdi. Sami Bey’in herhangi bir yazısını açın içinde mutlaka bilgi vardır. Geçen yıl Tahir Özyurtseven’le evinde ziyaret ettik. Yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen inanılmaz zor koşullarda çalışmaya, yazmaya devam ediyordu. Kendisine olan saygım bir kat daha arttı. Adı Milliyet’le özdeşleşmiş Kohen aynı zamanda Türk basınının faal gazetecilik yapan belki de en eski ismi. Bir dış haberci olarak Sami Bey’e basındaki öncülüğü için teşekkür ediyorum.
Nükhet İpekçi (Abdi İpekçi’nin kızı): Sami Kohen, insanlara ve Dünya’ya, insanca bakışıyla, engin bilgisi ve geniş ufkuyla, candan dostluğuyla, çalışma, yaşama ve yaşatma azmiyle çok özel bir kişilikti. Basındaki gelişmelerin öncülerinden olan Sami Kohen, Milliyet gazetesini yaratan, saygınlığa eriştiren başlıca kişilerden biriydi. 70 yıla yakın Milliyet’liliğiyle gazetenin hafızasıydı.
Metin Çorabatır (İltica ve Göç Araştırma Merkezi Başkanı): Sami ağabey, benim için önce genç bir okuyucu olarak günlük yazılarını zevkle, öğrenerek okuduğum bir köşe yazarı, sonra da duayen bir meslektaşım oldu. Benim rol modelimdi. Türkiye’yi dış dünyaya açan yazardı.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu: Çok uzun yıllardır aralıksız gazetecilik ve yazarlık yapan Sami Kohen’i ne yazık ki kaybettik. Dış haberler alanında başarılı ve örnek çalışmalarıyla tanıdığımız Sami Kohen’in ailesine, sevenlerine ve Milliyet gazetesi çalışanlarına baş sağlığı ve sabır diliyor, acılarını paylaşıyoruz.
‘İyi usta, iyi patrondu’
Cemre Birand: Sami ağabey benim ilk patronumdur. Bana ve benim dışımda birçok kişiye dış haberlerde çok şey öğretti. Mesleki emeği büyük bir insandı. Yeri doldurulmayacak usta, duayen bir ağabeyimizi, büyüğümüzü kaybettik. Mesleki anlamda bana çok şey öğretmesinin yanı sıra, Mehmet Ali (Birand) ile aşkımızı onun karşısında yaşadık ve aşk hayatımızda da bize hep destek oldu. Fikirleri bizim için değerli bir büyüğümüzdü, saatlerce Mehmet Ali ile karşısına oturup onu dinlerdik. Fevkalade anlayışlı bir ağabey ve iyi bir patrondu.Saygı ve rahmetle anıyorum.
(Soldan sağa) 1968 yılı... Altan Erbulak, Füsun Şahin Erbulak, Sami Kohen, Cemre Güngören (Birand), Mehmet Ali Birand.